LİSE TERCİHLERİNDE ŞANS FAKTÖRÜNÜ NASIL ARTIRABİLİRSİNİZ?

Her yıl olduğu gibi yine bir Liselere Giriş Sınavı yapıldı ve sonuçlar da 30 Haziran Perşembe günü açıklandı. Adaylar hemen her platformda “puanlara bakmayın, tercihlerinizi yüzdelik dilimlere göre yapın” cümlesini duydular bu yıl da. Peki neden puanlar değil de yüzdelik dilimler?

Tüm merkezi sınavların ortak gayesi adayların diğer adaylar içindeki yerini belirlemek yani bir sıralama oluşturmaktır. Ülkenin en başarılı öğrencisi veya öğrencileri ile başarı düzeyi en düşük öğrencisi arasına tüm adayları sıkıştırmaktır. Olay sıralama olunca da ya sınavın ya sıralama değerleri ya da yüzdelik dilimler dikkate alınır. Özetle bir aday elde ettiği yüzdelik dilimi ile aslında sıralamanın hangi noktasında pozisyon aldığını bilir. Örneğin sınavda yüzde 5,42’lik dilime girdiğinizi varsayalım. Bunu sınava katılan toplam aday sayısı ile çarptığınızda sıralamada yaklaşık kaça girdiğinizi de öğrenmiş olursunuz. Örneğimizdeki aday 5,42 yüzdelik başarı ile yaklaşık 55 bin 920. olduğunu öğrenmiş olur.

Puan neden güvenilir bir veri değil?

Çünkü uygulanan sınav ve giren öğrenci profili farklı olduğu için sınavların ortalaması ve standart sapması her yıl değişmek zorundadır. Puanlar da buna bağlı olarak her yıl ya güçlenir ya da zayıflar. Önemli olan puanın değeri değil gücüdür. Puanın gücü adayı sıralamanın ya da yüzdelik dilimin hangi noktasında konumlandırdığı ile ölçülür. Aslında bir önceki yıla göre yüksek puan almış olabilirsiniz ama bu puan etkili değilse sizi sıralamada ya da yüzdelik dilimde önceki yıla göre daha alt bir pozisyona atabilir. Örneğin geçen yıl 400-499 puan dağılımında 58 bin öğrenci varken bu sene bu puan aralığına 102 bin adayın girdiğini gördük. Adayın puanı arttı ama sıralamada daha zayıf bir bölgeye düşmüş oldu.

Tercihlerde yüzdelik dilimi kullanmanın bir diğer gerekçesi de MEB’in her yıl yayınladığı tercih kılavuzunda sınavla yerleşilecek okulların önceki yılda oluşmuş yüzdelik dilim aralıklarını vermesidir. Puanlar çok değişken olacağı için yüzdelik dilimler daha stabildir ve öğrenci için doğru referanstır.

Her yıl okulların birebir aynı yüzdelik dilimlerle almasını da bekleyemeyiz. Sınava katılan aday sayısının ve sınavla öğrenci alacak okul kontenjanlarının değişmesi muhtemel bir yüzdelik değişimini de beraberinde getirir. Kontenjan azalmışsa yerleşme yüzdesi öne doğru, kontenjanlar artmışsa yerleşme yüzdesi aşağı doğru hareket eder. Ancak burada salt okulun kontenjan değişiminden ziyade o okulun önünde pozisyon alacak diğer okullardaki kontenjan değişiminin de etkisi olacaktır.

Peki bu yıl adayları ne bekliyor, katılım ve kontenjan durumu nedir?

Bu yıl katılımda ülke genelinde 7 bin azalma kontenjanda ise yine ülke genelinde 15 bin artış yaşandı. Bu tercihlerin toplamında yerleşme şansını yaklaşık yüzde 8 oranında rahatlatabilecek bir unsur olacak. Fakat LGS tercihlerinin yerelliği nedeniyle bu etkiyi bazı iller daha fazla bazı iller de daha az yaşayabilir. Örneğin bu yıl Ankara, Hatay ve Manisa kontenjanların en yüksek sayıda arttığı iller oldu. Bu illerde yerleşme şansı da artmış oldu. Mardin, Denizli ve Osmaniye de kontenjan eksilmesini en yoğun yaşayan iller oldu. Buralarda da yerleşme şansı azalmış oldu.

Yerleşme şansını salt kontenjan artışı ile de izah etmek yeterli değildir. Örneğin bir ildeki sınavlı okul kontenjanının o ildeki toplam öğrenci sayısına oranı da ildeki yerleşme şansını etkileyen faktörler arasındadır. Bu açıdan bakıldığında Gümüşhane, Giresun ve Ardahan ülkenin en şanslı illeri olarak öne çıkmaktadır. Zira bu illerde oran yüzde 38 civarındadır. Van, Ağrı ve Bitlis gibi illerde ise sınavlı okul kontenjanları toplam öğrenci sayısının yüzde 11’lik diliminde olduğundan bu illeri şansın en düşük olduğu iller sınıfına alabiliriz.

Tercihlerde kullanılan dağılım genişliği arttıkça açıkta kalma riski de aynı oranda düşer. Tek tercih değil 10 tercih yaptığınızda yerleşme şansı artmış olur. Birbirine yakın yüzdelik dilimlerden ziyade nispeten birbirinden farklı yüzdelik dilimlerden oluşan bir liste yine şansı artırır. Yeni açılan ve referans bilgisi olmayan okullar benzer okul türlerine bakılarak tercih edilebilir. Okulların farkı puan ve yüzdelik dilimleri kadar değildir. Bu nedenle 4 yıl boyunca erişim zorluğu yaşayacağınız okulları listede bulundurmamak daha faydalı olur. Nakil tercihleri meşakkatli bir süreç olduğundan ilk yerleştirmede yerleşebilecek okullardan bir liste oluşturmak daha doğrudur. Hangi lise türünün ve varsa alanının seçilmesi gelecekte akademik eğitimin de yönünü belirler. Bu nedenle uzun vadeli bir perspektifle bu seçimlerin yapılması da gerekir. Son olarak tercih bildirimlerini zamanında tamamlamayı ve herhangi bir ortaokulda listeyi e-okul üzerinden onaylatmayı da asla unutmayın…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Salim Ünsal Arşivi