Murat Aydın
Kutuplaştırmadan medet ummak
Ekonomik krize çare bulmayan, insanların daha da derinleşen yoksulluğuna rağmen kendi şatafatlı yaşamlarından vazgeçemeyenler, iktidarlarını korumak için bildikleri tek yola yine ve yeniden sarıldılar; “Kutuplaştırma.” Bu ülkenin kurtarıcısı ve kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerini tekrarlayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i hedef alarak giderek çözülen saflarını sıklaştırmaya çalışıyorlar.
9 Eylül’ün 100. yılında aralarında hiçbir farklılık gözetmeden bütün İzmir bir araya gelmiş, coşku ve gururla kurtuluşu kutlamışken siyasi iktidarın tüm birimlerince dile getirilen öfkeyi başka türlü açıklamak mümkün görünmüyor. İnsanlarda oluşan umudu kırmak, coşkuyu gölgelemek istediler. Yoksa Tunç Soyer’in dile getirdiği sözlerin Atatürk tarafından Nutuk’ta, üstelik daha ilk sayfasında söylendiğini ve son sayfasında yer alan Gençliğe Hitabe’de tekrarlandığını bilmiyor olabilirler mi?
Her yıl 29 Mayıs’ta Fatih’i, Ulubatlı Hasan’ı ananlar, Fatih’in emaneti İstanbul’u işgal kuvvetlerine Vahdettin’in teslim ettiğini bilmiyor olabilir mi? Başka bir tarih yazmaya çalışsalar da kimin hain kimin kahraman olduğunu tarih yazdı ve hepimiz biliyoruz.
Vahdettin için dile getirdikleri “ecdat” güzellemelerinin halkta karşılığı olmadığını, Vahdettin ve Damat Ferit’in Kurtuluş Savaş’ında yaptıklarını gayet iyi bilen bu milletin Tunç Soyer’e yönelik sözlere prim vermediğini gördüler ve tartışmayı yeni bir aşamaya çektiler. Tunç Soyer’in sözlerinin Kurtuluş Savaşı sırasında Osmanlı yönetiminde bulunan Vahdettin ve Damat Ferit’e yönelik olduğu, yani konu hiçbir şekilde Abdülhamit ile ilgili olmadığı halde, Erdoğan, “33 sene Osmanlı’yı idare eden bir Sultan Abdülhamit’e öyle yakıştırmalar yapılması asla kabul edilemez” deyip çıktı. Kendi mahallesinde bile Vahdettin’in karşılığının olmadığını bilen Erdoğan, bilinen bin bir çarpıtmayla oluşturulan Abdülhamit imajına sarıldı.
Siyasi iktidarın başka türlüsünü bilmediği için kullandığı bu siyaset dilini ve amacını biliyoruz. Bu amaca hizmet etmeyecek, kutuplaştırmaya taraf olmayacağız. Halkın asıl dertlerini, bu dertlere yol açan siyasi iktidarı anlatmaya devam edeceğiz. Bunları yaparken Kurtuluş Savaşı’nı yürüten Mustafa Kemal ve silah arkadaşları hakkında idam fermanları çıkaranlara, ona karşı defalarca suikast girişiminde bulunanlara, İngiliz uçaklarından fetvalar attıranlara, isyanlar çıkartıp milli ordunun üzerine salanlara ve sonunda İngiliz zırhlılarına binip ülkeden kaçanlara hain demeye de devam edeceğiz.
Kim ne derse ve ne yaparsa yapsın, İzmir halkı aralarında hiçbir siyasi düşüncü farkı gözetmeksizin bir araya gelerek kurtuluşun 100. yılını gönlünce kutladı. Kordon boyundan coşkuyla, gururla ve en önemlisi geleceğe dair umutla ayrıldı. Hiçbir tartışma, kutuplaştırma çabası bu gerçeğin üzerini örtemez. Tunç Soyer’in İzmir halkıyla bütünleştiği gece ülke tarihinin unutulmaz anları arasına çoktan girdi.
Son bir söz de siyasi iktidarın çıkardığı gürültüden çekinen, Tunç Soyer’in sözleri bahane edilerek yapılan Vahdettin güzellemelerine kayıtsız kalanlara, Soyer’in sözlerini gereksiz bulanlara söyleyelim. Halkın çok büyük bir kesiminin Cumhuriyet’e ve Atatürk’e bağlılığının gönülden olduğu unutulmamalıdır. Günün koşullarına, kimilerinin çıkardığı gürültüye aldanıp Atatürk ve kurtuluş mücadelesinde canlarını ortaya koyanlar ile aralarına mesafe koyanlar, bekledikleri siyasi kazanımları elde edemediklerini görecektir.