Son zamanlarda baskın/erken seçim bahsinin sıkça açılmasından dolayı oy verme tercihini ölçen anketler sıkça konuşulur oldu. Öncelikle şunu söylemek lazım, önümüzdeki 1.5 yıl boyunca seçim olmayacak. İktidarın seçim kanununun değişikliğine dair yaptığı çalışmalara bakılırsa, bu değişikliklerin kanunlaşmasında sonra en az 1 yıl seçim yapmamayı planladığını söylemek mümkün. Bu sebeple 6 ay içerisinde gerçekleşecek bir baskın seçim ihtimali çok zayıflıyor.
Temelinde tüm anketler benzer sonuçlar veriyor. Cumhur İttifakı ve karşısındaki muhalefet olarak değerlendirildiğinde maç ortada gözüküyor. Yeni partiler anketlerde tam anlamıyla arzı endam etmiş durumda değiller. Anketlerin belki de en çok ayrıştığı nokta kararsızların oranı ile ilgili. Bizim İstanbul Ekonomi Araştırma olarak yaptığımız araştırmalar kararsız oranı %6-7 çıkıyor. Bu rakam diğer şirketlere göre düşük. Ancak araştırmalarımızda beliren başka bir grup var ki onlar bir parti tercihi yapsalar da, diğer sorulara verdikleri cevaplar itibariyle başka bir kategori oluşturuyorlar. Ben bu seçmen grubuna “kuşkulu muhafazakârlar” diyorum. Kuşkulu seçmen, halen Cumhur İttifakı partilerine oy vermeyi tercih etse de memnuniyetsizlikleri artıyor ve bunun çözümünün mevcut iktidar dışında olabileceği ihtimaline kapalı değiller. Diğer bir deyişle, önceki yıllardan farklı olarak, İktidar bloğu seçmeninin bir kısmının kulağı artık diğer liderlerin söylediğine kapalı değil. Bu kesimin genel seçmen içerisindeki payı %7-10 civarında. Örneğin Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında TurkiyeRaporu.com’da yayınladığımız seçim anketinde Cumhur İttifakı’nı oy oranı %47-48 seviyesinde çıkıyordu ancak ekonomiyi hangi siyasi lider düzeltir diye sorduğumuzda Recep Tayyip Erdoğan cevabını verenlerin oranı %40 seviyesindeydi. İşte aradaki fark az önce tarif ettiğim seçmen grubunu oluşturuyor.
Bu kitle üzerinde büyük bir mücadele var şu anda. Bir yandan DEVA ve Gelecek Partisi, bu grubu doğal oy kaynağı olarak görüyor. Öte yandan İYİ Parti, giderek ortadan kalkan baraj sıkıntısının verdiği özgüvenle gözünü merkez sağın bu grubuna dikmiş vaziyette. Önümüzdeki dönemde kuşkulu muhafazakarları ikna etmek bu üç partinin esas mücadele alanı olacak. Bu mücadelenin galibi belki de muhalefette şekillenecek yeni bir ittifakın lideri olacak.