Fatma Acar Ünlü
Kısa bir hatırlatma: Merkez bankasının bağımsızlığı
Ekonomi politikalarının temel amacı toplumsal refahı artırmaktır. Toplumsal refahın artırılması ise temel olarak sürdürülebilir büyümenin sağlanmasına dayanmaktadır. Merkez bankalarının sürdürülebilir büyüme ve refahın artırılmasına yönelik en temel katkısının “fiyat istikrarının sağlanması’’ üzerinde fikir birliği olan bir görüştür.
Yüksek enflasyon toplumsal refahı olumsuz etkilemekte; fiyat istikrarı ise ekonomik istikrarın, diğer bir deyişle sürdürülebilir büyüme ve istihdam artışının ön koşulu olarak kabul edilmektedir. Fiyat istikrarının sağlanması ve sürdürülmesi uzun vadeli bir bakış açısıyla oluşturulan politikaların uygulanmasını gerektirir. Diğer yandan, dışsal şokların yanı sıra, yüksek kamu borçlarını merkez bankası kaynakları ile finanse etme eğilimleri, fiyat istikrarını tehdit eden temel unsurlar arasındadır.
Bu anlamda merkez bankalarının fiyat istikrarına tehdit olabilecek risklere karşı koyabilmeleri ve gerekli uyarıları yapabilmeleri de merkez bankası bağımsızlığının temelini oluşturmaktadır.
Merkez bankasının bağımsızlığını birbiri ile ilişkili üç temel yapı içinde düşünmek olasıdır.
- Bunlardan ilki mülkiyet bağımsızlığıdır. Bankanın sermayesinin devlete ait olmaması halinde mülkiyet bağımsızlığından bahsedilebilir.
- İkincisi personel bağımsızlığıdır. Merkez bankasının yöneticilerinin seçilmesi ve görevlerinden ayrılması konusunda hükümetin hiçbir yetkisi yoksa personel açısından bağımsızlık söz konusudur.
- Üçüncü olarak fonksiyonel bağımsızlık ise merkez bankasının para politikasının belirlenmesi konusunda hükümete bağlı olmamasını ifade eder. Bu anlamda net bir tanımla; bir merkez bankasının para politikasını uygularken siyasi otoritelere karşı özerk olma derecesi olarak tanımlamaktadır.
1980’lerin sonunda ülkelerin birçoğu merkez bankasının bağımsızlığını artırmaya yönelik düzenlemeler yapmıştır. Bu ülkelerden biri de Türkiye’dir.
24 Ocak 1980 sonrası dönem, ülke için bir değişimin başlangıcı olmuş dolayısıyla merkez bankasının kamuya kredi vermesinin önüne geçilmesi, hukuksal özerk statüsünün kabul edilmesi, şeffaflık ve hesap verme mekanizmalarının çalıştırılması konusunda önemli adımlar atılmıştır. Merkez bankası 1990 yılında ilk defa uygulayacağı para politikasını açıklamıştır.
Yine aynı dönemde kısa vadeli faiz oranlarının belirlenmesi yetkisi TCMB’ye verilmiştir. Bu değişikliklerle merkez bankası modern merkez bankası işlevi kazanmış, para politikasını yönetecek enstrümanların bünyesinde toplanması hususunda gelişmeler yaşanmıştır.
2001 Krizi de Türkiye’nin finansal açıdan tekrar yapılanması için bir dönüm noktasıdır. Kriz sonrası özellikle bankacılık alt yapılı bir kriz olması sebebiyle bankacılık alanında düzenlemeler yapılmıştır. Merkez Bankası Kanunu’nda da bankanın etkinliğini ve bağımsızlığını artıracak değişikliklere gidilmiştir.
Bu dönemde merkez bankasının temel amacının fiyat istikrarı olduğu, bu amaca ulaşmak için kullanacağı politikayı ve politika araçlarını belirleme yetkisinde olduğu kanunda yer almıştır.
Merkez bankasının para politikası özerkliği, bir derece problemlidir. Para politikasını yönetmek ve izlemek politik ve ekonomik olarak maliyetli bir iştir. Çünkü bankalar hükümetlere, uzmanlık ve enformasyon alanında üstünlük taslamaktan hoşlanırlar ve hükümetlerin bankaları denetlemesi için zaman ve diğer kaynaklara ihtiyaç vardır. Bundan dolayı, hükümetler merkez bankalarının politika uygulamalarını, istediği gibi denetleyemez. Dolayısıyla, merkez bankası bağımsızlığı, bankanın iktidardaki hükümetin isteklerinden ne kadar uzak olduğuna işaret eder. Böylece, para politikası ve enflasyon hem merkez bankası ve hem de hükümet tarafından kontrol edilir.
ŞEFFAFLIK VE SORUMLULUK
Merkez bankası, hükümetin para politikasında güvenilirliğin sağlanması için çok önemlidir. Bir merkez bankası ne kadar çok güvenilir ise yüksek enflasyonist beklentilere yol açmadan ve daha yüksek uzun dönem faiz oranları ya da faiz oranlarının yükseltilmesi, bir durgunluk korkusu olmaksızın enflasyonist baskıları yenebilir, böylece faiz oranlarını düşürmede daha başarılı olacaktır. Bu da şeffaflık ve hesap verebilirliği, güvenilirliği ve etkinliği artırmakla olur.
Birçok çalışmada, merkez bankasının bağımsızlığı için dört kriter belirlenmiştir:
- Merkez bankası başkanı ve üyelerinin değişme sıklığı,
- Para politikasının belirlenmesi kıstasları,
- Merkez bankasının amaç veya amaçlarının belirlenmesi kıstasları,
- Kamu kesimine açılan kredilerin sınırları ile ilgili kıstaslar
Birincide; merkez bankalarının görevde kalış süresinin uzunluğu ve kısalığı, görevine kimin son verdiği önem taşımaktadır. Merkez bankası üyeleri hiçbir baskıya maruz kalmadan uzun dönem yani hükümet ile ortaya çıkan görüş ayrılığı durumunda merkez bankasının durumunu güçlendiren yasal düzenlemelerin varlığında görevlerinde kalabiliyorlarsa bağımsız kabul edilmektedir.
İkincisi; para politikası belirlenirken merkez bankası ve hükümet arasında oluşabilecek sorunlarda kimin daha etkili olduğu ve merkez bankasının rolünün ne olduğuna bakılmakta ve merkez bankası gerek bütçede gerekse diğer kaynaklarda aktif rol alıyorsa bağımsız kabul edilmektedir.
Üçüncüsü; merkez bankasına fiyat istikrarı dışında başka amaçlar yüklenmiyorsa bağımsız, ancak diğer hedefler (tam istihdam, ekonomik büyüme) de yüklendiğinde bağımsızlık azalıyor demektir.
Dördüncüsü; kamu kesimine açılan kredilerin sınırları Mayıs 2001 yılında yapılan düzenlemeyle kamuya kullandırılan krediler tamamen yasaklanmıştır. Bunlarla beraber bahsi geçen kanun değişikliği ile para politikaları kurulu kurulması, şeffaflık ve hesap verme sorumluluğu, finansal ödeme sistemlerinin güvenliği konusunda standartlar getirilmiştir.
BAĞIMSIZLIĞIN ÖLÇÜLMESİ
Merkez bankası bağımsızlığı, literatürde bu konu ile ilgili çalışan yazarların oluşturdukları endekslerle ölçülmektedir. Endeksi oluşturmada kullanılan kriter listesi;
- Banka yöneticisinin: Görev süresi, atayan kurum, işten alma, başkan hükümette görev alabilir mi?
- Politika oluşumu: Para politikasını kim oluşturur? (Anlaşmazlık durumunda kim son sözü söyler?) Bütçe oluşumunda merkez bankasının rolü
- Hükümete borç vermede kısıtlamalar: Avanslar, tahvil borçlanması, borçlanma şartları, bankadan borç alabilecek kurumlar, kredi limitleri, kredi vadesi, kredi faizleri, merkez bankasının hazine tahvil ve bonolarını birincil piyasadan alımı veya satımı yasaklanmış mıdır?
Gelişmiş ekonomilerde merkez bankası bağımsızlık düzeyinin yüksek olduğu ve bu durumun makro ekonomik göstergeleri olumlu etkilediği gözlenmiştir. Siyasi otoriteler, siyasetin doğasından kaynaklanan nedenlerle kısa vadeli bakış açısına sahip baskı gruplarının etkisi altında kalabilmekte ve özellikle seçim dönemlerinde daha kısa vadeli düşünmeye yatkın olabilmektedir. Bu noktada enflasyonu kontrol etmek, fiyat istikrarına, sürdürülebilir büyümeye ulaşmak için merkez bankaları, toplum tarafından daha uzun vadeyi planlayabilmeleri için siyasi otoriteden bağımsız olarak görevlendirilirler.
Sonuç olarak, ekonomik ve politik çerçevede bağımsız bir merkez bankasına sahip olunması bir ülke ekonomisinde öncelikle fiyat istikrarının sağlanıp korunmasında, yani enflasyon oranının kontrollü bir trend sergilemesinde, ayrıca da ekonomik büyüme, çıktı açığı, makroekonomik performans gibi kriterler üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.
Kaynak:
Merkez Bankasının Bağımsızlığı, Yönetişim, Enflasyon ve Ekonomik Büyüme Aslı Yenipazarlı Adnan Menderes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 2 (Sf. 1-15)