Kimler neye göre ekrana çıkıyor?

Siyasi iktidar medyanın yaklaşık yüzde 95’ni kontrol ediyor. Bu medyanın en önemli unsuru ise kuşkusuz görsel medya. Görsel medya, siyasi iktidar tarafından bir “propaganda makinası” olarak kullanıyor.
Görsel medyanın haber kanalları, siyasi iktidarın “hayali gerçekleri”ni her akşam sayısı giderek azalan, sayı azaldıkça nitelikleri düşen “uzman”lar tarafından ekranda anlatırken eğlence kanalları ise toplumu gerçek sorunlardan uzaklaştırarak “hayali bir gerçekliğin” içine hapsetmeye çalışıyor.
“Kapalı devre” işleyen bu yayın sistemde, Örneğin CNNTürk’deki yorumcuyu aynı gün ya da sonraki akşam A Haber ya da NTV’de aynı şeyleri söylerken görmek mümkün. Ya da TRT1’de gösterilen gerçeklikten kopuk, tarihi kendince inşa eden dizinin tekrar bölümlerini üstelik peş peşe 360TV ya da başka bir kanalda görmek mümkün.
Bütün bunların ise toplumu manipüle edecek bir siyasi mühendislikle yapıldığına şüphe yok. Netflix’te “The Social Dilemma” ve “The Great Hack” izlediğinizde, bu manipülasyonun nasıl yapıldığının iyi örneklerini görüyorsunuz.
GERÇEKLERİN DEŞİFRESİ
Meslektaşımız Faruk Bildirici’nin kendi bloğunda yazdığı yazı haber kanallarındaki işleyişi göstermesi açısından ilginçtir.
Ekran Taraması Raporu yazısı dizisinin ilkinde Bildirici, tartışma programlarının ekran yıldızlarını analiz etmiş.
Bildirici, 11 Ocak- 7 Şubat tarihleri arasında siyasi iktidara yakın NTV, CNN Türk, Habertürk, Haber Global, A Haber televizyonlarındaki tartışma programlarına kimlerin kaçar kez katıldığını analiz etmiş
Buna göre 10’ar kez katılan isimler Türk Medya Ankara Temsilcisi Melik Yiğitel (CNNTürk 5 + A Haber 5), Takvim Gazetesi Ankara Temsilcisi Zafer Şahin (CNN Türk 5 + Haber Global 3 + A Haber 2) ve AK Parti eski milletvekili Mehmet Metiner (CNN Türk 6 + A Haber 4) izlemiş.
Onları 9’ar program ile Şaban Seviç (CNN Türk 9), Hakan Bayrakçı (CNN Türk 8 + Haber Global 1), Prof. Dr. İlyas Topsakal (Habertürk 5 + A Haber 4) izlemiş.
Onları 8’er program ile Prof. Dr. Burhanettin Duran, Mete Yarar, Metin Özkan; 7’şer program ile Doç. Dr. H. Basri Yalçın, Ali Haydar Fırat; 5’er program ile Emin Pazarcı, Nedim Şener, Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu izlemiş.
Listede yer alan bazı isimler farklı kanallarda yer alırken bazı isimler ise –farklı nedenlerle olsa gerek- sadece bir kanalda yer alması da ilginç.
Burada temel soru şudur; “Seçilen bu isimlerden iktidara yakın olanların temel niteliği alanlarındaki birikimleri mi yoksa iktidarın hayali gerçeklerini daha iyi savunmaları mı?”
Cevabınızı duyar gibiyim. Ki haklısınız.
Burada iktidara yakın bu kanalların en büyük zorluğu “eleştirel”, “muhalif” kontenjandan davet edilen isimlerin belirlenmesi.
Bu isimlerin seçilmesinde birinci kriter “laik” kesimden olmaları. İkinci kriter büyük kısmının muhalefet partilerine (özellike CHP’ye) yakın olmuş ve şu anda iktidardan çok muhalefete eleştirel olmalarıdır. Zaten davet edilmelerinde temel neden de söylediklerinin öneminden çok budur.
Yukarıdaki listede bunun istisnası Dr. Ali Haydar Fırat’tır.
Ancak şunu da unutmayalım ki, yukarıdaki listeye girmeyen eleştirel, muhalif isimlere de program öncesinde sunucu ya da program koordinatörü tarafından bazı “hassasiyetler” önceden bildirildiğine kuşkunuz olmasın.
MEDYA ÖZGÜR MÜYDÜ?
Evet günümüzde medya özgür değil, kontrol altında. Ancak bunun mevcut iktidarla sınırlı olduğunu söylemek de hakkaniyetli olmaz.
Ama bu tespit, “geçmişte medya özgürdü” anlamına gelmiyor. Sadece bugüne göre “daha özgürdü” diyebiliriz.
Bu iktidara has olan durum, medya özgürlüğünün bir “tehdit” olarak görülmesi ve kontrol altına alınmasıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Aksoy Arşivi