Burak Soyer
“"K" harfinin bizim için temsil ettiği çeşitliliğe inanarak içerik üretiyoruz”
Duygu Dalyanoğlu’nun yazdığı, Ayşenil Şamlıoğlu’nun yönettiği, Nazlım Bulum, Ayşe Damgacı, Erol Babaoğlu, Tilbe Saran ve Gün Koper’in oyuncu kadrosunda bulunduğu Kıvılcım, “intihar” denilerek üstü kapatılan bir kadın cinayetini konu alıyor.
Öncelikle K’nın Sesi nedir, ne yapar, ne zaman kuruldu? Sizi tanıyarak başlamak isterim.
Duygu Dalyanoğlu : K'nın Sesi kadın ve kuir hikayelerinin ve deneyimlerinin merkeze alındığı bir podcast kanalı. "K" harfinin bizim için temsil ettiği çeşitliliğe inanarak içerik üretiyoruz diyebiliriz. Jeneriğimize referans vererek kimilerinin, kadınların, kuirlerin, kız kardeşlerin, kavganın, kahkahanın, keşfin sesi diyebiliriz. Kamusal alanda görmezden gelinen toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği bağlamında ve yaş, sınıf gibi farklılıkları kapsayıcı şekilde, hikayeleri çoğunlukla göz ardı edilmiş olanları anlatmak için “K” harfinin imkan verdiği ölçüde bir tanımlama yapmaya çalıştık. K’nın Sesi’nde yayın yapmaya 2020 yılında başlamıştık. O zamandan bu yana çeşitli temalarda, toplumsal cinsiyet dramaturjisini merkeze alan kısa oyunlar ve söyleşiler yayımladık. Üç boyutlu ses tasarımıyla hazırlanmış bu oyunlar ile dinleyiciyi tiyatro izleme deneyimine yaklaştırarak hayal gücünü harekete geçirmeyi hedefliyoruz. Ayrıca ses tiyatrosu formundaki oyunların yanı sıra oyun teması çerçevesinde, gerçek hayattan kişilerin deneyimlerine odaklanılan sohbetler gerçekleştiriliyor. Belgesel/anlatı türündeki bu sohbetler ile de dert edinilen konularınderinlemesine ele alınması sağlanıyor.
Bu üçüncü sezonunuz sanırım. Şu ana kadar K’nın Sesi nasıl bir süreç geçirdi?
Beril: Her bir sezonun hikayesi birbirinden farklı. İçerik ve üretim biçimlerimiz değişiyor. İlk sezon pandeminin tam içine doğmuştu. Orada dijital içerik üretimi ve tüketiminin maksimum seviyeye çıktığı bir dönemden bahsediyoruz. Bizim de podcast alanında format geliştirmek nedir - nasıl olmalıdır’ı henüz yeni keşfettiğimiz zamanlardı. İkinci sezonun hikayesinde Google - PRX Media’nın desteklediği Podcast Creator Programı’na seçilmemiz merkeze oturdu. Burada podcast’in çok daha gelişkin market potansiyellerini gördüğümüz, mentorluk ve aldığımız eğitimle endüstrinin güncel olanaklarını öğrendiğimiz bir sezon geçirdik. Malum, şimdi pandemi etkisini gittikçe yitirdikçe dijitalin albenisi ilk dönemlerdeki gibi değil. Bu sezon ve sonrasında kalıcı olmak isteyenlerle birlikte düşüneceğiz sanıyorum burayı.
Sadece kadınlar ve kuirlerin haricinde de takipçileriniz var sanırım. Beklediğiniz ilgiyi görüyor musunuz?
Beril: Söyleşiler ve ses tiyatrolarının kitleleri biraz değişiyor. Söyleşiler, özellikle toplumsal cinsiyet alanında ilgisi olan kadınlar ve kuirlerin ağırlıklı dinlediği içerikler. Ses tiyatrolarında daha sanatsal bir mesele ortada olduğundan, burada daha geniş bir spektruma hitap ediyoruz diye düşünüyorum. Ürettiğimiz içerikler bağlamında ele alırsam da en güçlü olduğumuz alan hep ses tiyatrolarıydı. Bu alan, Türkiye’de de dünyada da en çok emek isteyen ama geri dönüşünü en az gördüğünüz bir tür. O anlamda içerik üretmek için gerçekten ciddi bir çaba sarf etmek gerekiyor. Koşullarımız iyileştikçe biz daha üzerine eğildikçe ürettiğimiz oyunlar da yolunu daha da buldu gibi geliyor. Seyirciye ulaşması zor, ulaşınca genelde olumlu dönüşler alıyoruz.
Yeni podcast diziniz Kıvılcım kadınların başrolde olduğu ilk polisiye podcast serisi. Nasıl ortaya çıktı Kıvılcım?
Duygu: Kıvılcım’dan önce 10 farklı kısa oyun yayımlamıştık. Dinleyicilerimizin bir kısa oyunu dinledikten sonra “hikayenin devamı yok mu” soruları, bizlerin daha geniş bir kadro ile daha kapsamlı bir hikaye anlatma isteğimiz ile birleşince bir podcast dizisi ya da daha eski tabir ile “arkası yarın radyo tiyatrosu” yapma fikri oluştu. Dünyada podcast dizileri yaygın olsa da Türkiye’de yakın dönemde podcast için üretilen dizilerin sayısı halen bir elin parmaklarını geçmiyor. Sinemada ve dijital platformlarda olduğu gibi kadın hikayelerini ve karakterlerini merkeze alan yapımlar ise yok denecek kadar az. Biz de bu bağlamda kadın karakterlerin hikayesini merkeze alan bir polisiye dizi yapmak istedik. Ben geçmişte hem tiyatro sahnesi için oyunlar kaleme almış, hem de K’nın Sesi’nde kısa oyunları yazmıştım fakat polisiye yeni bir alandı. 2021 yazında uluslararası bir crime fiction (suçun kurmacası) yazarlığı eğitimi aldıktan sonra sekiz bölümlük bir senaryo halinde Kıvılcım’ı kaleme aldım. Kıvılcım’ı kurgularken Türkiye’nin güncelini araştırmaya başladım. Kadın cinayetlerinin uzun yıllardır arttığı hepimizin malumu fakat 2021 yazında şüpheli kadın ölümlerinin ve intiharlarının da arttığı ve birçok dosyanın “intihar” diye kapatıldığını öğrenince bunun üzerinden ilerlemeye karar verdim. Alanda çalışan avukatlarla, adli tıp uzmanları ile, fizik alanından akademisyenlerle görüştüm; feminist yapıların çabaları sonucu adalete kavuşan vakaları inceledim. Yüksek bir tepeden atladığı iddia edilen Kıvılcım adlı genç bir kadının şüpheli intiharını merkeze alan hikayemizde tüm bu araştırma süreci çok önemliydi diyebilirim. Sonrasında geniş bir kadro ile hayata geçti proje. Kıvılcım’ı deneyimi Ankara Radyosu yıllarına dayanan Ayşenil Şamlıoğlu yönetiyor. Projede ikimize Nazlı Bulum, Ayça Damgacı, Erol Babaoğlu, Tilbe Saran, Gün Koper gibi deneyimli oyunculardan oluşan geniş bir kadro eşlik ediyor. Yapım koordinatörlüğünü Nihal Albayrak’ın üstlendiği oyunun ses tasarımı ve özgün müzikleri ise Beril Sarıaltun’a ait.
Aslında podcast’e duyulan ilgi bu kadar fazlayken ele aldığınız konunun –sizin özelinizde değil- biraz geç ele alındığını düşünüyorum. En son Mezarlık dizisinde benzer bir konu işlenmişti. Kadınlar hâlâ öldürülmeye devam ederken ve buna bir çözüm bulunamamışken kültür sanatta eldeki işlerin az olması biraz düşündürücü değil mi?
Duygu: Bana kalırsa bunun birkaç sebebi var. İlki kadın hikayelerine ve kadın karakterlere, özellikle ana akımda, halen açılan alanın sınırlı olması ile ilgili. Kadın karakterlerin alışılmışın dışında var olduğu hikayeler artarsa kadın cinayetleri gibi yakıcı bir mesele de yeni temsil olanakları ile anlatılabilir. İkincisi, kadın cinayetlerinin politik olduğu gerçeği ile ilişkili. Bunun sistemik olarak artan ve engellenmeyen bir mefhum olduğu dramaturjisi ile hikaye kurmak ve bu hikayeyi hayata geçirmekten çekinmeyecek mecralar bulabilmek lazım.
Beril: Bir mesele çok yakıcıyken yaratıcı alana sirayet etmesi bazen zaman alabiliyor sanırım. Buna pek çok açıdan yanıt bulunabilir. Nitelikli bir üretim ekosisteminden, işleyen bir ortamdan bahsetmediğimizde burada bir de alternatif bir kanal bulmak çok olası olmayabilir. Bir taraftan, konuyu yakıcı bir gündem olarak ele alan yaratıcılara ne kadar alan açılıyor sorusu da bir şekilde akıllarda durmalı galiba.
Bundan sonra neler dinleyeceğiz sizden?
Duygu: Kıvılcım’ın hikayesinin ikinci sezonu devam edebilir. Yeni temalarda söyleşiler veya sesli hikaye formatları gündeme gelebilir. 2023 yılı için yeni formatlar üzerine fikir geliştirme aşamasındayız.