Hakan Dilek
İnce ayar
ABD tescilli John Biden’in 8 ay önceki açıklamalarını ısıtıp önümüze süren “medya”nın yaptığını görünce siyasetin ‘s’sinden anlamayan ben, bir şeyler yazmak gerektiğini düşündüm. Che şapkalı tarikat ehli siyasetçiler, parkasız Deniz Gezmişler uçuşurken ortalıkta… Bağımsızlık ve vatan sevgisi yolunda ‘al kanlara boyanacak’ ne çok meraklı varmış bu ‘sağ!!!’ cenahta…
Oysa; senin bağımsızlık dediğin şey antiemperyalizme ve her türlü işgale karşı durmaktır. Arkanı yaslayacağın duvar, halkın kendi özgücüdür. Ülkenin birikimlerini peşkeş çekenler anti-emperyalist değildir, başka bir emperyalin arkasından diğer emperyale ‘dayılık’ yapmaya kalkanlar, dağları/ormanları altın madencilerine yedirenler, dere yataklarını susuz koyanlar,, kentlere beton blokları yığanlar, tarımı köylüye unutturanlar, işine gelene ağam gidene paşam diyenler, yığma/taşıma insandan medet umanlar, milletin anasını zikenlerle kolkola olanlar, eğitim yuvalarını karanlığa teslim edenler, sadece sınırları çizerek bağımsız olunamayacağını bilmeyenler, ülkenin bütün yerüstü ve yeraltı kaynaklarını halkı dışa bağımlı hale getirmek için peşkeş çekenler, 6.Filo’yu kıblesi belleyenler, antiemperyalist olamazlar… 100 yıllık yalanınızı artık yediremezsiniz…
Devam edeyim; belli ki bir korku var ortamda. Son ‘mermi’ Ayasofya idi onu da harcadılar. Neden bu iktidarın ‘çekinceli’ bir ‘vehamet’ içine girdiğini merak etmiyor değilim. Ancak bazı rakamlar var ki ‘’korkularını’’ ve ‘’endişlerini’’ haklı çıkarıyor. Rejim için işler çoktandır tatsız. -Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Seçimi sonuçları sonrası- AKP 24 Haziran 2018 seçimlerinde %42 barajındaydı. MAK Danışmanlık’ın 12 Mayıs’ta yaptığı son yoklama/araştırmasına göre oy oranı %.37,4 olarak görünüyor. Müştemilat ortağı MHP’nin oy oranı ise %11,1’den 10,7’ye düşmüş. (Hatta aynı döneme denk düşen bir başka araştırma/yoklamaya göre de barajın altında.)
Mağduriyet edebiyatına darbe söylentilerini de eklemiş olmaları belli ki verili oranların belini doğrultmaya yetmiyor. Baskısını şekillendiremediği ya da uygulamalarını kabullendiremediiği baroları bölerek, “Türküler kimseye zarar vermez” mesajını paylaşan Karşıyaka Yargıcı Ayşe Pehlivan’ı görevden alarak, yine aynı “suç”tan İzmir Yargıcı Orhan Gazi Ertekin’e soruşturma açarak, biat etmeyen yandaşlarını bile görevden alarak -TÜİK’in Bşk. Yrd. E. Taştı’dan sonra yine Bşk. Yrd. M. Yılmaz-, dikkat! ‘selalar halkı bezdirdi biraz daha dikkatli ve titiz olabilsek!’ diyen Bülent Arınç için minimal düzeyde bir linç kampanyası başlatarak, RTÜK aracılığıyla sesini beğenmediği tv kanallarını kapatarak/yayınını bir sürelik de olsa durdurarak, tamam hepimiz aylıklarımızı dolarla alıyoruz şikayet etmeye hakkımız yok ama kapitalist restorasyonun kaleleri olan bankalara bile saldırarak/siyasi müdahaleyle işlevsizleştirerek, -tamam emperyalizmin dünya temsilcisi ama göbekten bağlı olduğun, ‘inkar etme ne olur’; dövize sıkışma halinde başvurduğun ABD Merkez Bankası FED, Türkiye’ye swap hattı açmayı, çok kısa vadeli (3-5 gün) para vermeyi artık reddediyor.- sonunuzu kendiniz hazırladınız.
Durum böyleyken böyle…
Değil başınıza CHE beresi, sırtınıza Deniz’in parkasını geçirseniz yüzünüzü bu ülkenin sahici değerlerine çevirmediğiniz sürece size bundan sonra iktidar yüzü yok. Karşıtların içinden ‘İnce’ adamlar çıkarıp bezeye süsleye medyanızın bütün kanallarından sunsanız bile… (Sayın İnce’ye bir iki laf etmeden olmaz; Neden bütün karşı çıkmalara rağmen cumhurbaşkanı adayı olduğunu, seçim gecesi neden ortadan yok olduğunu, sonra ‘’adam kazandı’’ açıklamalarının sebebini, neden ardından güle sırıta saray konuğu olarak ziyarete gittiğini anladık iyice bir. Bugüne hazırlıkmış… Yeni partiye…)
Seçimler sizi bekliyor. Ha seçim olur mu? Bilemem. Olmaması için neler yapılacağını tarihin kendisi bizatihi anlatıyor bize.
Çözümün seçim olmadığını da biliyoruz ama şu ağrıyan dizim, eklem yerlerimdeki bu baş edilmez sızı şimdilik bu kadarına izin veriyor. Ee Doğanın Diyalektiği; önce duruyor sonra çürüyüp gidiyorsun…