Galip Umut Özdil
İnanırsınız… Kandırılırsınız…
İstemediğiniz bir şeye ikna olmanız için çok zor durumda olmanız gerekir. Başka olanağınız ve umudunuz kalmamıştır. Mecbursunuzdur. Kabul etmezseniz yaşamınızı geri dönülemeyecek şekilde olumsuz etkileyecek bir son sizi beklemektedir.
Eğer konu gıda ise kaçınılmaz son kıtlık, açlık ve ölümdür. İnsan açsa ikna edilmesi işten bile değildir. Bu nedenle gıda üreticisini de tüketicisini de ikna etmek için en iyi işleyen silahtır.
İkna kelimesinin birinci anlamı inandırmadır.
İnanırsınız…
Tarımsal üretim yapmak için kullandığınız girdilerin ham maddelerini sağlamak için ithalata mecbur olunduğuna, bu ham maddelerin en azından bir bölümünün yerli üretimle karşılanamayacağına, döviz kurunun artışıyla birlikte gelen zamlara, en az iki kat artan maliyetlere mecbur olduğunuza…
‘’Tarımın doğası gereği!’’ ne kadar destek alacağınızı bile bilmeden ürünü ekip hasat edip satmak zorunda olduğunuza…
Devletin aldığı ürünler için açıklanan ve piyasada geçerliliği sınırlı olan taban fiyatlarının ne olacağını öğrenmek için tek kişinin iki dudağının arasına bakmanın gerekliliğine…
Sizden alınan ürünün 5-6 kat fiyat farkıyla tüketiciye ulaşmasının arz- talep dengesi içinde, serbest piyasa koşullarının bir gereği olduğuna…
Bir ürünün üretim ve destek politikası açıklanırken, ‘’Dünya piyasalarına uyumlu olmak zorundayız, yoksa dengeleri bozarız….’’
Yalanlarına…
Birlikte üretim ve satış yapmanın, kooperatifleşmenin gerekli olmadığına, bu yapılacaksa bile devlet tarafından yapılması gerektiğine inanırsınız.
***
İkna kelimesinin ikinci anlamı kandırmadır…
Kandırılırsınız…
Sizin çıkarlarınızı gözetmeyen, hukuki altyapısı oluşturulmayan, büyük firmalarla sizi karşı karşıya getirme olasılığı çok yüksek olan, sizden çok uluslararası şirketlerin menfaatlerine odaklı sözleşmeli tarım kurtarıcınız olacaktır.
Destek almak için önce borcunuzun olmaması gerektir. Önce özelleşen kurumlar tarafından desteğinizden borcunuz kesilir ki: ‘’Üretimin sürdürülebilir olması için bu şarttır.’’
Kendisini sosyal güvenlik sitemine almazsınız yani sigortalayamazsınız ama yine bazı desteklerden yararlanmak için üretiminizi ve üretim araçlarınızı sigortalatmanız şarttır. Sigorta bedelinin yarısını devlet karşılar ama kalan yarısını nasıl ödeyeceğinizin bir önemi yoktur.
Zaman zaman borçlarınız affedilir, faizleri silinir, yeni kredi paketleri falan çıkar. Sevinirsiniz, şükrederseniz. Çok kısa bir süre sonra temel girdilerinize yapılan zamlar hepsini siler süpür…
İhracat verileri söylenir de daha yüksek oranda artan ithalat rakamları hiç konu edilmez…
Zaman zaman miktar, zaman zaman dolar bazında öğrenirsiniz ihracat verilerini. Bir önceki yola göre hangisi yüksekse o açıklanır çünkü…
‘’Borsamız yükseliyor, uçuyor.’’ denildiğinde, kazananın 40-50 bin kişi olduğunu söylemedikleri gibi, ‘’Tarımda üretim ve ihracat artıyor.’’ denildiğinde de elde edilen katma değerin bir avuç şirkete gittiğini de söylemezler.
Projeler açıklarlar… Çiftçinin projeye ilgi gösterdiği yalanını kamuoyuna yutturmak için kendi teşkilatlarını devreye sokup veri girerler ki; sayı yükselsin… Ruhunuz duymaz.
Geçen yıl ‘’Mazot maliyetini en aza düşürecek devrim niteliğindeki elektrikli traktör projesi’’ bu yıl gündemde yoktur. Traktör ise kaportası tertemiz şekilde bakanlığın arkasındaki botanik bahçesinin süsü olmuştur, gelen geçen bakar.
***
Tüketici ise artık neresi daha ucuzsa, oraya… Tarihi geçmiş - geçmemiş, üzerine yazılan üretim tarihi satış gününden daha sonraymış - değilmiş, çürük-çarık, tatsız-tuzsuz ne varsa… Allah ne verdiyse… Mücadele dua ile…
Sen önce önlemini al, sonra takdiri Allah’a bırak…
***
En büyük gıda silah tamam ama mermisi de sende…
Kanma, inanma… Toprak senin, güç senin elinde… En kanaatkâr sensin, emek senin ellerinde…