HİÇ Mİ KENDİMİZE GÜVENMİYORUZ?

Dün akşam Kadıköy’de çok tuhaf bir gece yaşadık. Bir tarafta futbol oynayan/oynamaya çalışan bir takım diğer tarafta, her türlü çirkefliği, karaktersizliği sergileyen bambaşka bir şey vardı. Bir şey diyorum çünkü sahada sergilediklerine futbol demek gerçekten çok zor. Belli ki hocaları, ‘güzel insan’ Lucescu böyle istiyor.

Neyse ki, Fenerbahçe şanssızlığı devreye girmedi de 3 puan aldık. Bütün bu futbol ile yakından uzaktan alakası olmayan hareketlere rağmen muazzam bir taraftar desteğini arkasına alan Fenerbahçe, keyif veren futbolunu oynamayı başardı. Bu güzel hücum futboluna alışmaya başlıyoruz. Ama belli ki daha hem biz tribünlerin hem de futbolcuların inancı tam değil.

İlk golden sonra taraftarıyla tamamen bütünleşen Fenerbahçe çok güzel oynamaya başlamıştı ki, sanırım 4-5 pas sonucunda, konstrasyon eksikliği ve Altay’ın da hatasıyla tam bir Fenerbahçe golü yedik. ‘Fenerbahçe golü’ çünkü rakibin maçtaki neredeyse ilk şutu, gol oldu. Ancak işin tuhaf yanı bundan sonra başladı. Sanki o muazzam taraftar eve gitti ve bir ölüler/ruhsuzlar ordusu geldi. Gole kadar tribün desteğimiz ne kadar mükemmelse, golden sonra da bir o kadar felakete dönüştü. Halbuki takımın Kadıköy’ü rakip için cehenneme çeviren taraftara ihtiyacı tam da golden sonra başlamıştı. Aslında aynı tuhaf psikolojiyi oyuncularda da gördük, ligde kaybettiğimiz maçta da yaşanmıştı aynısı. Gol yedikten sonra ne oyuncuların morali kalıyor ne de taraftarın. Buna acilen bir çözüm bulunması lazım. Jesus oyuncularına biraz özgüven mi verir ne yapar bilmem ama futbolda gol yiyebilirsin, geriye de düşebilirsin, ama çökmeyeceksin, ne geri dönüşler gördü bu gözler.

Aynı şekilde biz tribünlerin de eski havamızı ve kendimize güvenimizi bulmamız gerek. Dün akşamki golden sonraki suskun Kadıköy, Fenerbahçe taraftarına hiç ama hiç yakışmıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İbrahim Can Arşivi

Kabus

21 Ekim 2024 Pazartesi 07:00