Motor çalıştıysa yolunda demektir her şey. Binlerce iş yeri kapalı, milyonlarca insan işsiz, o ayrı. İşsizliği ekonomik gerçeklerle, yokluğu pandemiyle ilişkilendiriyorlar, çünkü kolay olan o. Peki işleri rast gidenleri, işi olanları, parasını tıkır tıkır alanları, kayrılanları, işe adam sokanları nasıl açıklayacağız? Çekinmeden kullanılan kamu kaynaklarıyla, iktidar partisiyle ilişkileri ile…
Üç yerden maaş alanların bir kuruşu eksilmezken, hangi iş yerlerinin kapanacağı, kimin işsiz kalacağı sonu gelmeyen korku filmi gibi. “Zor günlerden geçiyoruz, hep birlikte aşacağız” diyerek milleti motive edenler, zorun yanından geçmiyor. “Biriz, birlikteyiz, kardeşiz” laflarıyla süslü siyasi demeçler de karın doyurmuyor.
İmar dairesinin başına kardeşini atayan Belediye Başkanı, “nihayet hepimiz kardeşiz” demişti. Koca şehirde kimi o göreve getirse kardeşi zor durumda kalacaktı, hiç olmazsa en hakiki kardeşe teslim etmişti işi. Geçen gün de Tokat’ın ilçelerinden geldi benzer haber. Belediye Başkanı oğlunu işe aldı; makine teknisyeni olarak. Koca Tokat’ta daha iyisini nereden bulacak? Evin içinde kendi aralarında çözmüşler çalışmayan makinaların problemini.
Liyakatte çıta bu. Haliyle memlekette bütün makinaların, bütün motorların sorunsuz çalışması zor. Helikopterin motoru bir seferde çalışmadı mesela. İlk yerli helikopter motorundan ses beklerken genel müdürden iç konuşmaları işittik. Cumhurbaşkanlığı, “filanca firmayla çalışın” demiş. Demişse de aksilik çıkabiliyor. Törenle Çin’e uğurlanan ihracat treni geri döndü, o da bir hamlede yola çıkamadı. Ulaştırma Bakanı’nın yol verip el salladığı Çin treni ertesi gün Halkalı’daydı. İktidar yoruldu, hangi birine yetişsin; yakınlarının işleri yürüyor olsa da devlette bazı işler aksayabiliyor. Gümrük muamelesi bitmeyen treni yola çıkartan kim hakikaten? Kim o kötü niyetliler? Kim uzman, kim partili, kim kimin yeğeni, kimin kardeşi, nerede hangi şirket kollanıyor beş müteahhitten biri değilse bilemiyoruz.
İlk yerli helikopter motorunun çalıştırıldığı törenin ardındaki gariplikte sis perdesi dağılmadı henüz. TUSAŞ Genel Müdürü’nün, “Hakkımı helal etmem” dediği kim, Cumhurbaşkanı’na şikayet edip sabotaj dediği ne? Savunma Bakanı’nın susturmaya çalıştığı kadar var. Canlı yayında gıybet yapacağına, alkış kıyamet “hadi hayırlı olsun” deseler ruhumuz duymayacak, motorun teklediğinden haberimiz bile olmayacak. Sanki içerde bir mesele var, onlar biliyor biz bilmiyoruz. Neyse ki garantili ödemelerde, adrese teslim ihalelerde, atamalarda sorun yok. Parasını alamayan müteahhit var mıdır? Yoktur. Her şey yolunda o zaman. Devletin motoru teklemiş ne gam.