Hassasiyet

Epey bir zaman önceydi. O zaman FETÖ değil, dini bütün arkadaşlar, hizmet veya cemaatti isimleri.
Yere göğe konulamıyorlar, ne isterlerse veriliyor, parsel parsel satandan parsel parsel alıyor, gelecekleri için tehlike gördükleri asker, polis, politikacı, yazar, çizer, gazeteci kim varsa içeri tıkıyorlardı.
Bu arada geleceklerini sağlama almak için yıllardır gizlice yaptıkları şeyleri artık fütursuzca yapıyor, sınavlarda ayan beyan usulsüzlükler organize ediyor, kendi adamlarına soruları veriyorlardı.
Mod medyan skandalı, soruların çalınması iddiaları bir anda gündeme gelmişti.
O zaman böyle şeyler gündeme gelebiliyor, uzunca süre de konuşulabiliyordu.
Tartışmalar karşısında dönemin ÖSYM başkanı açıklamalar yapıyor, dönemin Cumhurbaşkanı, bugünün pek bir duyarlı ismi Abdullah Gül “Ben bu açıklamalardan tatmin oldum” diyerek konuyu kapatıyordu.
Üstelik sonraki sınavlarda ÖSYM dalga geçer gibi sınav sırasında dağıtılan kalemlerin üzerine “Emeğiniz, emanetimizdir” yazıyor, adeta karşı kaldırımdan suratımıza nanik çekiyordu.
İşte tam o zamanlarda henüz üzerine çökülmemiş olan Çukurova Grubu’nun radyosu Alem FM’de program yaparken bir yandan da grubun gazetesi Akşam’da yazıyordum.
Düşünün ben o yıllarda (50 yıl önce değil, hepi topu 10 yıl önce) Akşam’da yazabiliyordum.
Bu sınav rezaleti üzerine bir yazı yazdım. Kısaca kalemlerin üzerine yazılan yazıyla aptal yerine konulduğumuzu anlattım.
ÖSYM yemeyip içmeyip koşa koşa beni mahkemeye verdi. Kurumun itibarını zedelediğimi öne sürdü. Dava yıllarca sürdü.
O yıllar içinde öküz öldü, ortaklık bozuldu. Cemaat tu kaka olup FETÖ’ye evriliverdi.
Yaptıkları tüm pislikler bir bir ortaya çıkmaya başladı.
O pisliklerin önemli bölümünün sınavlarda yapılan usulsüzlükler olduğu anlaşıldı. Bırakın soruları el altından birilerini vermeyi, hiç öyle bina dışına soruları çıkarmak zahmetine girmeden direkt ÖSYM binasından başka binalara kablolar çekilerek soruların aktarıldığı ortaya çıktı.
Tatmin olunan açıklamaları yapanlar gözaltına alındı, sonra tutuklandı.
Bu arada ben beraat ettim ama ÖSYM pes etmeyerek konuyu yüksek yargıya taşıdı.
Biz de aradan geçen zamanı değerlendirerek ÖSYM ile ilgili tüm soru hırsızlığı haberlerini, davaları bir dosya haline getirip savunma olarak sunduk.
Dava yine lehime sonuçlandı haliyle.
Peki sonra ne oldu?
Bu hırsızlar gidince ÖSYM’de her şeyin düzeldiğini sananlar oldu mesela.
Nelerin düzeldiği geçen hafta yapılan sınavda anlaşıldı.
Çoğunluğu lise öğretmenleri ve üniversite öğretim üyeleri tarafından hazırlanan sorulardan bir tanesi sınavdan sonra çok konuşuldu.
Mabel Matiz isimli sanatçının yeni albümüyle ilgili değerlendirme yapılan bir metin üzerinden bir soru soruldu sınavda.
Ertesi gün yobaz basında Mabel Matiz’in isminin nasıl bir sınavda geçebileceği, böyle birinin (eşcinsel olduğu kastediliyor) soruya konu olmasının skandal olduğu yazıldı.
Normal bir zamanda kimsenin sallamayacağı bu gerici yorum üzerine ÖSYM bizzat başkanının ağzından bir açıklama yaptı ve şöyle dedi;
“Kurumumuz yönetiminin milli, manevi değer yargılarımız konusundaki hassasiyeti açıktır. Sorumlu kişiler soru hazırlama süreçlerinden çıkarılacaktır”
Bak bak, hassasiyete bak…
Konu hırsızlık olunca milli ve manevi değerlere aykırı olmayan ama eşcinsellik olunca bir anda artan hassasiyet.
Kalemin üzerine “Emeğiniz, emanetimizdir” yazmaktan daha beter ne yapabilirler diye düşünüyordum, onu da yaptılar.
Keşke Mabel Matiz konusunda hassas olduğunuz (ki bir insanın yönelimi kimseyi ilgilendirmez) kadar dürüstlük, hak yememe konusunda da hassas olsaydınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nihat Sırdar Arşivi