Haberin haberi yok, tartışması var. Kumanda cihazına basıp ister aşağı doğru ister yukarı gezin, kanalın birinde durup “vay be…!” demezsiniz; yani o kadar güzel ülkemiz.
Haberlerden haberi çıkartınca geriye güvenlik kamerası kalıyor. İyi ki güvenlik kameraları var. Koca koca haber kanalları mobeselerle dönüyor. O sessiz filmler, trafik kazaları, kuyumcu soygunları, market hırsızları olmasa haber izleyemeyeceğiz… Hırsızlığın cezalandırıldığını, çalanların mutlaka yakalandığını öğrenemeyeceğiz.
Diyanet İşleri Başkanı bütün günahları bir yana bırakıp sosyal medyada şeytan taşlar, Cumhurbaşkanı pahalılıktan şikâyet eder, Turizm Bakanı’nın oteli, Sağlık Bakanı’nın hastanesi, Milli Eğitim Bakanı’nın istifası hakkıyla haber olmaz, Hazine Bakanı’nın istifa mektubunu yayınlayacak gazeteci çıkmaz, sorun olmaz. Sağından solundan, nedenleriyle, tepkileriyle ülkenin can yakıcı başlıkları haber bültenlerinde yer bulamaz bir türlü. Her gün aynı döngü; sıra tam pahalılığa, adalete, israfa, yolsuzluğa gelir; süre biter. Hava durumu spor haberleri kapanış…
Bazı haberleri görmemek için, yukarıya bakarak ıslık çalmak gerekiyor. Bir gün ağaçtan kedi kurtaran itfaiyenin sirenini çalıyorlar bir gün emniyet şeridini kullanan sahte ambulansın.
Gazetecilik mesleğinin, televizyon haberciliğinin malzemesi haber, bunu biliyorlar. Ama haberin ne olduğunu bilmek istemiyorlar. Her saat başı ‘dınının’ ‘dınının’ jenerik döndükten sonra giren videolara haber diyorlar.
“İndirim yapmayınca sinirlendi, tezgâhın üzerindeki suyu döktü…” “Motosiklet sürücüsü iki elini bıraktı…” “Su altında evlenme teklif etti…” “Köpekten korkan çocuk, kaçarken kolunu kırdı…” Haberleri izlediniz, şimdi özetler…. Sabahtan akşama, akşamdan sabaha, üstelik tekrar tekrar… Bilinen o “gazetecilik” tarifini hatırlatmaya gerek var mı bilmiyorum; gazeteci yaptığı haberlerle gazetecidir. Kimileri de yapmadığı haberlerle, yazmadıklarıyla gazeteci geçinir.
Sorunu tarif etmek veya çare önermek değil derdim. Çünkü bunu da biliyorlar. Derdim hatırlatmak, hafifçe omzunuza dokunmak. Haber yok da ne var peki televizyonlarda? İkiye ayrılmış kutupları seslendiren konuklar var.
Duymadığınız, duyurulmayan haberin tartışmasını dinliyor ve özgür sansürsüz basını seyrediyoruz. En can alıcı haberleri, iddiaları konuk yorumcudan alıyoruz, haber kanalı da “ben demedim o dedi” diyor.