Güzel günler gelecek mi?

Sabah uyandığımızda elimizi yüzümüzü yıkadıktan sonra ne olup bitiyor diye elimize telefonu alıyoruz. İlk açtığımız uygulama günün nasıl geçeceği konusunda belirleyici oluyor biraz. İlk olarak İnstagram’a bakanlar nispeten iyi başlıyorlar güne. Eğer devamında Twitter’a giriyorsanız bir anda bir karamsarlık kaplıyor içinizi.
Hele bir de direkt Twitter’la başlarsanız daha fena.
Öyle şeyler oluyor ki memlekette artık neresinden tutsak elimizde kalıyor.
Eğitim, sağlık, tarım, ekonomi, futbol aklınıza ne gelirse.
Her yerde bir pespayelik, her yerde bir işbilmezlik.
Peki bunun sebebi ne?
Bu işleri doğru düzgün yapacak kimse kalmadı mı memlekette?
Mesela şu ülkede tarımın sorunlarını bilen, nasıl düzeltilebileceği konusunda fikri ve yeteneği olan kimse yok mu?
Kala kala biz Ekrem Pakdemirli’ye mi kaldık?
Ne tarımı, ne ormanı? Sorumlu olduğu tüm alanlarda baş aşağı gidiyoruz. Çiftçiler tarlalarını ekmiyorlar. Pirinci Yunanistan’dan, soğanı Mısır’dan alarak hem tarım hem de dış politika konusunda harikalar yaratıyoruz.
Sağlık en önemli konu. Üstelik bir de dünya çapında bir salgın hastalık dönemindeyiz.
Pandeminin hemen öncesinde özellikle şehir hastaneleri denen garabetlerle ilgili eleştiriliyordu Sağlık Bakanı.
Özel hastane sahibi birini bakan yapmak doğru muydu? Şehir hastanelerine verilen garantiler, çılgın kira ücretleri, ismi şehir olan ama şehirlerden mümkünse en uzağa yapılan bu hastanelere ulaşımın zorluğu, şehir merkezlerindeki hastanelerin kapatılmasını konuşuyorduk biz.
Sonra pandemi başladı.
Sağlık Bakanı’nın yıldızı parlayıverdi. Pandemiyle ne kadar da güzel mücadele ettiğimiz koro halinde anlatıldı.
O sırada Türk Tabipler Birliği başta olmak üzere kimi kurumlar yapılan yanlışları anlatmaya çalışıyorlardı. Hemen vatan haini oluverdiler haliyle.
Maske rezilliği yaşadık. Sokağa çıkma yasağını son dakika duyurunca halk sokaklara taştı.
Şimdi geldiğimiz noktaya bakın. Dünyanın da bizim gibi her şeyi yiyeceğini düşünerek vaka sayısını gizledikleri ortaya çıktı.
İngiltere güvenli ülke olmaktan çıkardı bizi.
Japonya vize koydu iyi mi?
Peki bu memlekette sağlığın sorunlarını gerçekten bilen kimse yok muydu başka bakan yapacak?
İlla bir cemaatten mi olması gerekiyor bakanın?
Nitekim o cemaatlerin sağlık bakanlığını nasıl ele geçirdiklerini daha dün GATA’daki yobaz başhekim yardımcısıyla bir kez daha gördük.
Yani biz işi ehline vermedikçe, onun amcası bunun dayısı, o cemaatin adamı, bunun yalakasını bir yerlere getirmeye devam edersek ki edeceğiz gibi görünüyor, güzel günler beklemiyor bizi.
Düne kadar dalga geçtiğimiz Bulgaristan’ın parası bizim paramızın karşısında 5 kat değer kazandı.
Düne kadar acıyarak baktığımız Arjantin, Venezuela gibi olmaya ramak kaldı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nihat Sırdar Arşivi