Eve ekmek götüremeyene “Abartmayın” diyorlardı geçen yıl, yavaş yavaş pahalılığı geçim sıkıntısını kabul ettiler. Cumhurbaşkanı’nın zengin konuşma metnine yoksulluktan yamalar, pahalılıktan eklemeler de ufak ufak girmeye başladı şu ara; çünkü görmezden gelinemeyecek hale geldi fakir fukara.
“Hayat pahalılığının canımızı yaktığını, fiyat artışlarının yol açtığı yükün omuzlarımıza bindiğini gayet iyi biliyoruz. En kısa zamanda aşacağız.”
Ne zaman aşarız, çok sürer mi? Çanakkale Boğazı’nı 6 dakikada geçmekti tek ihtiyacımız, onu hallettik. Milyar eurolarla borçlanıp orayı aştık geçen hafta. Bu hafta da mevcut havaalanının yanına yenisi yapılıp bir Tokat Havaalanı daha açıldı törenle. Hepsi maliyet, hepsi garantili ödeme, o yüzden biraz gecikebilir ama kısmetse yoksulluğu, pahalılığı da aşarız bir ara.
Sabır istiyor Cumhurbaşkanı:
“Vatandaşlarımızı enflasyona ezdirmemeye çalışıyoruz. Sabredersek, çalışmaya devam edersek, hepimizi müreffeh bir geleceğin beklediğinden şüpheniz olmasın. Günübirlik veya dönemsel sıkıntılar kimseyi aldatmasın.”
“Gayet iyi biliyoruz” dediği pahalılığın sebebi olarak üretim maliyetlerini ve açgözlüleri sorumlu gösterdi Cumhurbaşkanı.
Hakikaten iyi biliyorlar mı pahalılığı, geçim derdini şüphe ediyor insan.
200 liraya bozuk para muamelesi yapalı iki hafta geçmedi.
Bu hafta da pahalılık “günübirlik” oldu.
Bir gün bile yerinde durmayan etiketleri, her gün gelen zamları anlatmak için yerinde bir tarif.
Türkiye’de günübirlik bir şey var; o da akıl almaz, ipe serilmez açıklama yarışı. Cumhurbaşkanı’nın oğlu Bilal Erdoğan, 3 bin dolarla 5 bin lirayı bir tutuyor, Maliye Bakanı, “Türk Lirası en zayıf noktada, daha gideceği yer yok. Vatandaş rahat olsun” diyor.
Vatandaş, bu garip cümlelerde rahat edecek bir yer ararken çok daha rahatı AKP sözcüsünden geliyor: “Hazırlıklarımız 19 yıl sürdü, asıl şimdi başlıyoruz.”
20 yıllık iktidarın sonunda Toprak Mahsulleri Ofisi mağazalarında ucuz bakliyat kuyruğu var, gurur duyabiliriz; Kanada’dan gelen kırmızı mercimeği satıyorlar. Mercimekte kuyruk var ama sağ olsunlar kırmızı ette kuyrukları sonlandırdılar, Et ve Süt Kurumu başkanının formülüyle:
“Bizim fiyatlar çok düşüktü. Mağaza önünde kuyruklar oluşuyordu, bu nedenle fiyatı arttırdık.”
Tavşan tablasından niyet çeker gibi tek tek çekip okuyoruz; Türkiye’yi, kurumları idare eden yöneticilerin sözleri bunlar. Her biri, bir öncekini unutturuyor.
Bir bakan yardımcısının, bir kamu görevlisinin üç yerden aldığı aylık maaşın toplamı 313 bin lirayı geçiyor. Asgari ücret açlık sınırının altındayken aylık 313 bin liralık gelire yol verenler, dert etmeyenler, buna göz yumanlar hiç konuşulmuyor, tartışılmıyor.
Sabah halka seslenirken “Omuzunuzdaki yükü pahalılığı biliyorum, biraz sabır” diyen Cumhurbaşkanı, akşam Medine hurmasıyla, kestane balıyla, manda yoğurdu tarifi veriyor.
Ve devletin zirvesindeki bu rahatlık da pahalılık daha çok can yakıyor.