Atıf Ünaldı
Güneş var da takan yok
3 yılı aşkın bir süredir Mersin’de yaşıyorum. Bilen bilir sıcak şehirdir. Yılda 3bin15 saat güneş alan bir şehirdir. Bu nedenle de Mersin halkı suyunu güneş ile ısıtır. Neredeyse her evin çatısında bir güneş enerjisi sistemi vardır. Bu şehrin ekonomisinde önemli bir yer tutar. Sadece tasarruf değil aynı zamanda güneş enerjisi sistemleri üretimi ve satışı neredeyse her caddede bir iki tane vardır.
Yılın sayılı günlerinde, Mersin’de güneş olmaz. Bu sayılı günlerde sıcak su için de, su ısıtma sistemlerinin kazanına halk arasındaki deyişle bir rezistans takılır. Kablosu da bir şaltere bağlanır. Su soğuduğunda Mersin’li şaltere basar ve suyu bu sefer de elektrikle ısıtır.
Dedim ya, Mersin’de bu yıllardır böyle giden bir sistem. Neredeyse her çatıda su ısıtmak için bir güneş enerjisi sistemi vardır. Bu da Türkiye’nin büyük şehirlerinden biri olan Mersin’de bu işi büyük bir pazar haline getiriyor. Ancak üzücü olan, üniversitesi olan bir şehirde bu koca pazarda, su ısıtma sistemlerine entegre rezistans sistemi takıp, su ısındığında bunu farkeden bir ısı sensörü ve şalteri kapatma sistemi yapan kimse yok!
Peki ya elektrik?
Yazılarımı takip edenler bilir, özellikle yenilenebilir enerji kaynakları önümüzde akarken, aval aval bakanlardan olmak istemem. Sonuçta nükleer santralde de olduğu gibi yenilenebilir enerji kaynakları da bir ekonomi… Üstelik hem daha doğa dostu hem de carbon salınımı yok.
Bu konuda Konya’da üretim yapıldığını duydum. Hiç düşünmeden koştum, gittim, inceledim, yazdım. Üstelik çok fazla da bilgi aldım. Biliyorum, bu güneş panellerinin hücreleri Türkiye’de üretilmiyor, üretilemiyor. Üstelik verimlilikleri de yüzde 20-25 arasında. Ama ne olursa olsun, elektrik üretimini de su ısıtma sistemleri ile entegre çalıştırıp, aradaki ısı iletişimi ile panelleri soğutup, verimliliği arttıracak sistemler kuramaz mıyız?
Türkiye gibi güneşi bol bir ülkede neden hala elektriği nükleer santrallerde üretelim? Ürettiğimiz bu enerjiyi taşımak için kablolar döşemek yerine, güneş panellerini halka yayıp, hızla dağılmasını sağlamayalım? Üstelik Mersin Türkiye’de en fazla güneş gören iller sıralamasında, ilk üçte bile değil. Açın bakın internete, neden elimizin altında merkeziyetsizleştirebileceğimiz, yenilenebilir bir enerji kaynağı varken, bunu kullanmayalım?
Inovasyon her yerde!
Geçen hafta billboardlarda su tasarrufu ile ilgili bir kampanya vardı. Kampanyayı Tarım ve Orman Bakanlığı yapmış. Malum bu aralar herkesi ihanet eden hain ilan etmek çok moda, bakanlık da suyu kullananları hain ilan etmiş. Su vatandır, ihanet etmeyin demiş. Her ne kadar bu anlatım şeklini üzücü derecede kötü bulsam da bu konuyu pas geçip yazılan bilgiler de dikkatimi çeken başka bir konuyu geçmek istiyorum.
Sırasıyla su kullanımındaki hatalardan bahsedilmiş. Mesela diş fırçalarken günde kaç litre suyun israf olmasına sebep olduğumuzdan, bulaşık makinesine koymadan bulaşıkları musluktan geçirmenin yarattığı israfa kadar birçok başlık var.
Ancak ilk sıradaki çok dikkatimi çekti. Gerçekten de suyunuz eğer merkezi sistemde ısınıyorsa, onun musluğunuza gelmesi için geçen sürede ciddi anlamda su israfı oluyor. Bunu engellemenin yolu ise son derece basit. Özellikle kısa süre sıcak su ihtiyacı duyduğunuz mutfak ve lavabolarda anlık su ısıtan armatürler kullanmak.
Hemen internetten bir araştırma yaptım. Sonuçta evin içinde neredeyse her lavaboda elektrik olmasına rağmen, anlık su ısıtan tam çözümlü bir armatür göremedim. Bu konuda fiktif çözümler üretip bunu armatür ucuna takanlar var ama orta ve üstü kaliteye sahip hiçbir markada tam bir çözüm yok.
İşte ev içinde merkeziyetsiz sıcak su dağıtımını sağlayacak harika bir çözüm. Hem de inovasyon. Neden olmasın?
İleti Yönetim Sistemi - İYS
Hepimizin problemi cep telefonlarımıza gelen ve hiçbir şekilde izin vermediğimiz SMS’ler. Bunlarla ilgili bir süredir bir çalışma yapıldığı haberleri geliyordu.
Geçenlerde sosyal medyadaki haberler sayesinde “iletim yönetim sistemi”nin e-devlet üzerinden açıldığını öğrendim. Hasbelkader telefon numarama ulaşıp SMS haberleşme kanalımı tıkayan mesajlardan kurtulacağım için çok sevindim. Hemen sisteme girdim…
Dağ fare doğurmuş!
İletim yönetim sistemi, bilgilerinizi doğruladığınızda onay verdiğiniz bütün büyük markaların kampanya kanallarını açıp kapamaya yarıyor. Mesela ben Vakko’ya SMS, Mercedes’e ise hem SMS hem de sesli arama ile kampanyalarından haberdar etme hakkı vermişim. Bunları istersem bu sistem üzerinden kapayabiliyorum. Ancak ben zaten bu markalara ulaşıp beni veri tabanlarından çıkar diyebiliyorum.
Beni asıl rahatsız eden, hasbelkader telefon numarama ulaşıp bana kombi bakımı, kumar ve bilimum rahatsız edici mesajı yollayan şirketler. Bunların üyelikten çıkma tuşu yok, devamlı telefon numarası değiştirdikleri için numaraları devamlı bloklamak gerekiyor, üstelik bazıları alfa numerik gönderici bilgisi kullanarak bloklanmaktan da kurtuluyorlar. Yahu bu mesajlardan kurtulamadıktan sonra Vakko’nun mesajını kapatsan ne fayda? Zaten burada yazan markalar itibarlarına zarar gelmesin diye yüzlerce kere soruyorlar.