Giresun’da yaşanan felaket üzerine…

Öncesi:
Bir yağmur damlası dağa düşer ve yerçekimi doğrultusunda aşağı doğru ilerlemeye başlar.
Onu tutması gereken ağaç köklerinin üçte biri yoktur, çünkü yıllar içinde kesilmişlerdir.
Bir yere tutunamadığı için arkadaşlarıyla beraber aşağı doğru olan yolculuğuna devam eder.
Düz bir araziye gelir.
Bu sefer önüne ağaç kökleri ve toprak yerine beton bloklar çıkmaya başlar. İnsanoğlunun “temel” dediği garip kütleler geçişini engeller.
Buralardan kurtulup devam edenlerin karşısına istinat duvarı gibi bir yapı çıkar. İnsanlar buraya “Karadeniz Sahil Yolu” demektedir.
Bizim yağmur damlası geri gitmeye çalışır ve bulduğu en düşük kota doğru akar: Bu da bir dere yatağıdır.
Ancak bu sefer dere yatağının yerine her iki yanı betonla kaplanmış bir havuz bulur.
Dere yatağı dediği yer yine temellerle çevrilmiştir.
Bazı dere yatakları ise tamamen yok olmuştur.
Bizim yağmur damlası dağın üstünde başladığı macerasına, önüne kattıklarını kendisiyle beraber sürükleyerek şehrin merkezinde sonlandırır.
• • •
Sonrası:
Giresun’da meydana gelen sel sonrası 6 kişi ölmüş, 10 kişi kaybolmuştur. Yetkililer açıklama yapar:
“Yaklaşık bir metre su yükseltisi var, her yer dolmuş durumda. Ekipler müdahale edemiyor, hiç kimse bir yere gidemiyor, yapabileceğimiz şu anda bir şey yok.”
“Ben böyle bir afet görmedim. Deprem de gördüm fakat bu başka bir şey. Allah kimseyi böyle bir imtihanla sınamasın.”
“Devletimiz felaketin yaralarını sarmak için tüm imkanlarını seferber etmiştir.”
• • •
Nedeni:
Bu acı olayın bir felaket olmasına, bir afete dönüşmesine neden olan şey “Hayata, şehirleşmeye, doğaya, insana” bakış açısıdır.
• • •
Dere yataklarının yanının, çevresinin betonarme binalarla veya herhangi bir yapıyla dolmasına ses çıkarmayacaksın.
Dere yataklarını bazen tamamen dolduracaksın, bazen iyileştiriyorum diye iki yanına betonarme duvarlar yapıp hapsedeceksin.
Yaylalarda yapılaşmaya göz yumacaksın.
Sahilden yol geçirmeyin şehirlerin arkasından geçirin dediğimizde “Biz daha iyisini biliriz,” diyeceksin.
Yaptığın Karadeniz Sahil Yolu’nun alt yapı ve sanat eserleri sorununu çözmeyeceksin.
Derelerin sınırsızca HES veya farklı üretimler amacıyla kullanılmasına ve yok edilmesine izin vereceksin.
Ormanlarımızın yok olmasını önlemeyeceksin, tam tersine betondan yana tavır koyacaksın.
Bölgede yaşayan insanlarımıza bu gibi durumlarda ne yapmaları gerektiğini anlatmayacaksın.
Selin geleceği belliyken insanları uzaklaştırmayacaksın.
Bölgede gerekli kurtarma, arama ekiplerini bulundurmayacaksın, böyle bir olay olduğu zaman çevre illerden, Ankara’dan ekip göndereceksin.
• • •
Sonra kalkıp “Ben böyle afet görmedim”, “Son 500 yılın yağmuru yağdı”, “Büyük bir yıkım,” diyeceksiniz.
• • •
Bu arada, “Ben böyle bir afet görmedim,” diyenlere şunu söylemek isterim. Ben Karadenizliyim. Trabzon doğumluyum. O bölgedeki kardeşlerime bir sorsunlar lütfen: Böyle bir afet gördünüz mü, yoksa görmediniz mi, diye.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kubilay Kaptan Arşivi