Geçmiş olsun…

Pandeminin ilk başladığı günler.
Maskenin önemi yavaş yavaş anlaşılıyor. Diğer ülkelerde maskenin kullanımı zorunlu hale geldikçe biz de anlamaya başlıyoruz.
Bilim insanları televizyonlarda meselenin ciddiyetini anlatmaya çalışıyorlar.
Ancak habercilik refleksini çoktan kaybetmiş gazeteciler ne soru sorulacağını, o soruları sorup soramayacaklarını, sorarlarsa başlarına ne geleceğini bile bilmiyorlar.
Maske meselesi ciddileşince, halkımızı alıyor bir maske telaşı. Herkes maske bulmanın peşinde. Fiyatlar patlıyor her talep olan şeyde yaşandığı gibi.
Ve müthiş bir organizasyonsuzluk başarısına şahit oluyoruz gün gün.
Önce tavan fiyat getiriliyor.
Sonra satışı yasaklanıyor maskenin.
Peki nasıl bulunacak maske?
Devlet yollayacak deniyor. Girin internete talebinizi evinize gelsin.
Çoğun insana gelmiyor.
Eczaneler dağıtacak deniyor bu sefer.
Eczacılara bağırıp çağırıyor halkımız “Maskemiz nerede?” diye.
Tıpkı muayene ücretinin tahsilatı işinde yapıldığı gibi halkın önüne atılıyor yine eczacılar.
Tüm bunlar yaşanır ve maske bulunamazken biz uçaklarla ve törenlerle mesela Amerika’ya tıbbı malzeme yolluyoruz. İçlerinde maske de var.
İki kelimeyi bi raraya getirip soru soramayan haberciler o uçakların peşinden dünyanın öbür ucuna gidiyor, haber kanalı görünümlü propaganda aygıtları yardım malzemelerini götüren uçakların meydana inişini canlı yayınlıyorlar.
Bugün…
Aşı konusunu tartışıyoruz.
Diğer ülkeler çoktan başladılar aşı çalışmalarına.
Çoktan sipariş vermiş, anlaşmaları da yapmışlardı zaten.
Onlar bu anlaşmaları yaparken biz onlara uçakla maske yollayıp ele güne salgında ne kadar başarılı olduğumuzu anlatıyor, aklımızca hava atıyorduk.
O başarının ispatı olarak verdiğimiz rakamlar da yalan çıktı zaten.
Şimdi aşının gelişinin habire ertelenişine şaşıranlar var.
Konunun Çin’in Uygur Türkler’ini Çin’e iade ile ilgili yasayla bağlantısı olduğunu söyleyenler var.
Geldiğimiz durum bu.
Yüzyılın pandemisine yüzyılın beceriksizleriyle yakalandık.
Herkesin büyük umutlarla girdiği 2021’e biz aşının önce hangi torpillilere yapılacağını, hangi aracı şirketin kim bilir ne kadar para götürdüğünü konuşarak giriyoruz.
Hepimize geçmiş olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nihat Sırdar Arşivi