Galip Umut Özdil

Galip Umut Özdil

Fast food beslenen sığırlar

İstediğimiz her şeyi alabileceğimizi sanıyorduk. Paramız da vardı ayrıca. Sonradan o paranın da bizim olmadığını anladık ama olsun, pizzacıdan çıkıp burgerciye girdiğimiz muhteşem günlerdi. Üstelik bunu karnımızı doyurmak için değil damak zevkimiz için yapıyorduk. Türlü sos ve tatlandırıcılarla lezzetlendirilmiş pizzaların içindeki et ürünlerine, burgerlerdeki köfteye nasıl ve nerede üretildiğini falan düşünmeden bayılıyorduk. Artık içine ne koyuyorlarsa yedikçe yiyesimiz geliyordu.
Zaten genel yaşam tarzımız da bu olmuştu. Böyle alıştırmışlardı. Kredi kartlarından temassız çektirip harcıyor, ay sonunda ekstrenin bize temas etme boyutuna göre hayıflanıyor, gelişmiş sandığımız ama gerçekte asgari düzeydeki hayatımıza uygun olarak ekstrenin de asgarisini ödüyor, kalanı içinse ise hayırlısı diyorduk.
Bir gün Tarım ve Orman Bakanı Prof.Dr. Vahit Kirişci’nin özel sektör için gittiği Venezuela’da meraları gördükten sonra yaptığı açıklama ile öğrendik ki, bu müsrif ve sürdürülemez hayat tarzı sadece bizim alışkanlığımız değilmiş. Meğerse o pizza ve burgerlerin içindeki ürünlerin elde edildiği sığırlar da fast food besleniyormuş.
Bakan Kirişci, Venezuela Tarım ve Araziler Bakanı Soteldo’ya “Biz hayvancılık yapıyoruz; hayvanlarımıza sanki pizzacıdan pizza, burgerciden, burger ısmarlar gibi dışarıdan yem alıp öyle yediriyoruz. Burada her şey hazır. Bunu inşallah başaracağız.” demese çok geç olabilirdi.
Ama esas merak edilmesi gereken Bakan’ın “Burada her şey hazır. Bunu inşallah başaracağız’’ cümleleri ile neyi kastettiği.
Hayvanların hazır yem yememesi için ota ihtiyaç var. Ot içinse meraya. Dünyanın her yerinde hayvancılık için ucuz ve kaliteli yem girdisi sağlayan kaynak meralardır. Resmi verilere göre ülkemizde son 50 yılda mera varlığı yarı yarıya azalarak 14 milyon hektara gerilemiş. Tespiti yapılan daha az, tahdit edileni çok daha az, tahsis edileni ise 3’te 1’i.
Neden? Çünkü meraları önce tarıma açmışız, sonra orman alanı içine almışız. Bu durum kalan meralar üzerindeki otlatma baskısını artırmış, ot verimini düşürmüş. Yetmemiş, meraları tarım dışı sektörler için yatırım yapılacak alan olarak görmüşüz. Diğer üretim maliyetleri arttıkça, tarihte devlet kurduran meralara gözümüz gibi bakacağımız yerde, “kamu yararı’’ diye diye amacı dışında her türlü kullanıma açmışız.
Neresi köy, neresi mahalle, neresi kent, son yasal düzenlemelerle karma karışık olmuş. Yok kırsal mahalle, yok kentsel köy derken, hayvanı belediye mi otlatacak, otlatma sırasına muhtar mı karar verecek, ot bedeli ne olacak bilememişiz. Sapla saman karışmış, ikisi de bulunamaz olmuş.
2019 yılının sonunda açıklanan 3. Tarım ve Orman Şûra’sının sonuç bildirgesinde “Mera hizmetlerinin yürütülebilmesi, mera niteliği taşıyan alanların tespit ve tahdit çalışmalarının ivedilikle tamamlanması, üreticiler ve üretici örgütlerine tahsis edilmesi, mera ıslahında kullanılacak bitki tohumları geliştirme çalışmalarının teşvik edilmesi’’ maddesini koymamıza rağmen hayvancılıkla ilgili çiftçi kuruluşlarının çoğu bu konularda 3 yıldır kayda değer bir çalışma olmadığını, yasal prosedürlerin çok uzun sürdüğünü söyleyip durmuşlar, umursamamışız.
Yem fiyatları TÜİK’e göre bile yıllık %135 artmışken, hayvancılık işletmeleri ortalama %30 kapasite ile çalışmaya çalışırken, kaba yemin (saman, mısır silajı, yonca, korunga, fiğ ve diğer otlar) fiyatı bir yılda 3 kata yakın yükselirken, yem bitkileri üretimindeki artış açığın çok az bir bölümünü ancak kapatırken, verilen destekler çiftçinin ekim sırasına yem bitkilerini sokmasını teşvik edecek miktardan azken neyi başaracağız?
Meraların otlatmaya kapalı olduğu dönemlerde gerekli kaba yem ihtiyacının karşılanabilmesi için tarla tarımında yem bitkileri ekim oranları mutlaka artırılmalı.
Meraların kaba yem kaynağı olmaları yanında bitki ve hayvan genetik kaynaklarının
korunması ve sürdürülebilirliği açısından da büyük önem taşıdığı bilimsel bir gerçek. Konunun bu boyutunu da asla gözden kaçırmamak gerekiyor. Meraların bu önemlerinin her fırsatta dile getirilmesi ve anlatılması, meraların öneminin geniş çevrelerce benimsenmesi ve korunmaları için kamuoyu desteğinin sağlanması çok önemli.
Eğer tüm bu olumsuz tablonun değişmesi için her yerde yazılı olan doğru politikaları uygulamayı başaracaksak ne mutlu. Yoksa 5-10 şirketin oralarda soya gibi yem ham maddeleri üretmesini bekleyip bunun da maliyetleri düşürücü etkisine bel bağlayacaksak vah halimize.
···
Türkiye tüm dünya için çok önemli bir işe imza attı. Karadeniz’den tahıl sevkiyatı tabii ki gıda ve açlık krizinin çözümünün çok küçük bir parası olacak ama her şeye rağmen insanlık adına bir umut. Elbette eğer 20-25 milyon ton tahılın (toplam tahıl üretiminin %1’i) dünya için ne anlama geldiğini, nelere mâl olabileceğini, başka hangi krizleri tetikleyebileceğini bir kez daha düşünme becerisini gösterebilirsek…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Galip Umut Özdil Arşivi