İ. Bülent Çelik
Dünyanın en dayanıklı koşucusu insandır
İnsanın milyonlarca yılda kazandığı, başka hiçbir avcıda hatta kurtta bile olmayan bir özelliği vardır.
Avını yorarak, kımıldayamacak kadar bitkin düşüren ısrarlı takip özelliği.
· · ·
Evrimde, güçlü kalça kaslarından kuvvet olan uzun bacakları homoerektus,un iki bacak üzerinde yürüme ve koşma özelliğini kusursuz hale getirmişti.
· · ·
Güney Afrika’nın Kalahari çölündeki Buşmenler hala bu bıktırıcı, bezdirici takibi kullanarak antilopları avlarlar.
Antilopların kendilerinden daha hızlı olmaları fazla birşey ifade etmez.
Sonunda bu ısrarlı takibe dayanamaz ve yenililer.
· · ·
Validebağ Korusunun, vahşi imara yenilmesini, ısrarlı ve bıktırıcı takipleri ile engelleyen Validebağ avukatları ve eylemcileri, Buşmen avcılarını hatırlatıyor.
22 yıllık ısrarlı direnç meyvesini nihayet veriyor ve imara yönelik yürütmenin durdurulması kararı çıkıyor.
(Burada antilop’u bir anoloji olarak kullandığımı gözardı etmeyin lütfen)
· · ·
Bu herşey tamam demek değil, nöbet sürecek..
Beton blokların arasında bir vaha gibi kalan ve halkın nefes alabileceği son yeşil alanlardan biri olan Validebağ Korusunu, imar rantının acımasız dişlileri arasında çiğnenmekten kurtardıkları için avukat ve eylemcilere ne kadar teşekkür etsek azdır.
Başarı, sabır ve ısrarla vazgeçmeyenlerin hakkıdır.
Bu ne perhiz…
İyi Parti Grup Başkan Vekili Lütfü Türkkan’ın çiftliğinde, yirmi yıldır kullanılan, iki sundurma ahır, birkaç tavuk kümesi, köpek kulübesi birkaç yem ambarı; 9 yıl önce çıkan köyleri mahalleye dönüştüren yasa ile bulundukları alan Toki arazisi sayıldığı için, Türkkan’ın bütün itirazlarına rağmen, yargı süreci sonunda yıkılmış.
· · ·
Türkkan diyor ki, “bu çiftlikte 20 yıldır hayvan üretimi yapılıyor. Yıkılması için karar alınan yapılar, yapıldıkları tarihte köy sınırları içinde olduğundan ruhsata tabi değildi. Köylerin mahalleye çevrildiği yasa sürecinde ruhsat başvurusu yaptık. Hakkımız olduğu halde ruhsat verilmedi.
Şimdi de yıktılar…
· · ·
Tipik bir rövanş görüntüsü!
· · ·
Ancak yıkım sırasında, bunu haber yapmaya çalışan İHA muhabiri Mustafa Uslu’nun çiftlik çalışanları tarafından darp edilmesi süreci başka bir boyuta taşıyor.
Türkkan, darp edilen gazeteciye Genel Müdürünü gönderiyor, Gazetecinin babasını da kendisi arıyor. Özür dileyip arkalarında olacağını söylüyor..
Ama bir kez “penaltı” yapılmış!
· · ·
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, durum üzerine hemen bir tweet atıp olayı kınıyor ve Gazeteciyi arayarak şunları söylüyor: “…Siz orada mesleğinizi yapıyorsunuz. Bir gazeteci olarak orada bulunuyorsunuz. Dünyanın neresinde olursa olsun, bu bir haber. Orada kaçak bir yapı yıkılıyor, bilinen bir kişinin yapısı. Bunu sizin haber yapmanızdan daha doğal bir şey daha olamaz!…”
· · ·
Demek ki bilindik bir kişinin kaçak yapısının fotoğraflanması, yıkılması, dünyanın neresinde olursa olsun bir gazetecilik faaliyeti imiş.. Bunu yapan gazetecilere mani olmak. Buna mani olmaya çalışmak da suç imiş!
· · ·
Altun’un bu açıklamayı yaptığı gün, Hazal Ocak, Vedat Arık, Olcay Büyüktaş ve İpek Özbey’in isimli gazetecilerin mahkemeleri vardı..
Peki bilin bakalım bu dört gazeteci neden yargılanıyordu?
Bilindik birinin, yani twitter’da kendisini tanıttığı şekliyle “Devlet Görevlisi” Fahrettin Altun’un, boğaz kenarında, çivi bile çakmanın yasak olduğu evinin kaçak pergolesinin yıkılmasını haber yaptıkları için…
Akım derken…
İçişleri Bakanı Soylu, Sezgin Baran Korkmaz’ın uçağını kiraladığını kabul ediyor ancak uçağı doğrudan Sezgin Baran Korkmaz’dan değil, kendi sigorta şirketi aracılığıyla başka bir havacılık şirketinden kiraladığını belirttiyor ve 12,5 saat kiralama için 44 bin dolarlık ödeme yapıldığını fatura ile ibraz ediyor.
İşin asıl ilginç yanı bence bundan sonrası.
· · ·
Bu günün parasıyla ayda 30 Bin TL maaş alan bir bakan, seçim faaliyeti için cebinden ya da şirketinin kasasından 12,5 saatliğine 44.000 dolar uçak parasını nasıl ve neden ödüyor?
Tam bir yıllık bakan iken, bir yıllık toplam maaşını, 12,5 saatlik uçak kiralama ücreti olarak nasıl ve neden ödeyebiliyor?
· · ·
Kanlıca’da herkesin sevdiği, herkesin yardımına koşan Doktor Halil Bey vardı.
Bitişik komşum.
Fotoğrafçı Bünyat Dinç’in de babası..
DSP’nin ünlü siyasal çıkış döneminde Halil Abi’ye DSP’den gelip “Belediye Başkan Adayımız olur musun?” diye teklifte bulunmuşlar..
Halil Bey doğrudan, “maaşı ne kadar ?” diye sormuş.
İşte o zamanın belediye başkanı maaşı.. “yaklaşık şu kadar!” diye cevap vermiş heyet.
Halil Bey, kafasından hesap kitap yapmış.
“Olmaz!” demiş..
Ben bu maaşla yardım ettiğim hastalara yardımı sürdüremem!..
Teklifi bu nedenle reddettiğini söylemişti heyetteki arkadaşlar.
Halil Bey’in aklından katakullili işler geçmediği için belediye başkanlığını reddetmişti.
· · ·
Sözüm anlayana!
Acı tablo
Futbol Milli Takımımız, Euro 2020 Dünya Kupası Grup Elemelerinde, UEFA’nın hazırladığı resmi tabloya göre en kötü takım seçilerek sonuncu oldu.
Attığı 1 gol, yediği 8 gol. Averaj eksi 7…
· · ·
Havuz gazeteleri “acı tablo” diye başlık atmış!
Başlık atacağınıza bu tabloyu verecektiniz TUİK’e ki, alem başarılardan başarı beğensin. Herkesin aklı şaşsın!.. UEFA’nın da bir nebze önü kesilip tablosuna mukayyet olması sağlansın!