Ahmet Çakır
Dünyanın en büyük derbisi!
Yıllarca bu tür masallarla uyutulmaya çalışıldı insanlar. Ah ah ah, ne kadar önemliydi bu maçlar, bir bilseniz! Yüzyılın derbisi, bin yılın maçı… Dünya duracak, bu maç konuşulacak… Bu heyecana yürek dayanmaz… Gazetelerden böyle başlıklar eksik olmadı. Televizyonlar da bu tatavanın dışında kalamazdı; onlar da benzer türden birtakım işler yaptılar.
Kimi zaman bu maçlarla ilgili abartılar öyle bir hal aldı ki, kaybeden taraf artık tarihten silinecek; kazananınsa başı göğe erecekti. Bütün dünya maçın sonucunu bekliyordu. Milyonlarca taraftar nefesini tutmuş, bütün ülke 90 dakikaya odaklanmıştı. Maçın ardından artık dünya eskisi gibi olamayacaktı. Sadece teknik adamlar değil, yönetimler filan da değişebilirdi. Falandı da filandı.
Sonucun ne olduğunu da hepimiz görüyoruz.
Bu Galatasaray-Fenerbahçe derbisine çok da kulak asan yok. Tamam, epeyce aradan sonra tribünlerin tam olarak dolması, 50 binin üzerindeki taraftar desteği Galatasaray için çok büyük bir şans. Üstelik, Covid-19’la ilgili olumsuz gelişmeler nedeniyle öteki takımların böyle bir olanaktan yararlanabilecekleri de kuşkulu. 9 Kasım’da tam olarak açılan tribünlerin 9 Aralık’a gelmeden kapanması sürpriz olmaz.
Kulüplerin salgınla ilgili belirsizlikler nedeniyle kombine bilet satamadıkları bir ortamda Sarı-kırmızılılar rekor düzeyde bir gelir sağlayabilecek. Gerçi dolar ve euro’nun uçuşa geçtiği bir dönemde bu maçtan gelecek liraların hangi derde deva olabileceği kuşkulu ama olsun, hiç yoktan iyidir!
HHH
İşin bu yanı değil, üzerinde konuşulmaya değer olan. Spor medyasının içerik yoksunluğu nedeniyle en çok abandığı noktalardan biri de bu maçları ve benzer konuları abartmaktı. GS-FB derbilerinin dünya çapında bir önem taşıdığı da bu abartı konular arasındaydı. Gerçekte kesinlikle böyle bir şey yoktu. O kadar ki, 3 milyon vatandaşımızın yaşadığı Almanya’da, kardeş Azerbaycan’dan, Türki Cumhuriyetlerden ve Müslüman coğrafyadan bu maçın naklen verilmesi yolunda bugüne kadar hiçbir talep gelmiş değildi.
Oysa başta Liverpool-Manchester United dev maçı olmak üzere Real Madrid-Barcelona El Clasico’su gibi bir yığın gerçekten önemli karşılaşmalar oralarda naklen yayınlanıyor. Avrupa’nın devlerinin karşılaşmaları Çin’de, Japonya’da büyük ilgi görüyor. Bunun gibi bir yığın örnek göstermek olanaklı. Buna karşılık, bizim derbilerimizden kimsenin haberi bile yok.
Zaten daha önceki yıllarda dünya derbisi türünden abartılar yapılırken bununla ilgili gerçekler gizleniyordu. Evet, GS-FB derbisinin dünya çapında bir dereceye girdiği alan yok değildi. Fakat o aslında utandırıcı bir durumdu. “Taşıdığı tehlike potansiyeli açısından” dünyanın üçüncü derbisi olarak gösterilmişti yapılan bir araştırmada. Çünkü her derbide mutlaka olay çıkıyordu ve zaman zaman insanların ölmesi gibisinden feci durumlar yaşanabiliyordu. Bu da herhalde övünülecek bir durum değildi.
HHH
Bu konuda yapılması gereken, bizim derbilerin gerçekten dünyanın ilgisini çekebilecek bir noktaya getirilmesi olmalıydı. Ancak bundan kimsenin en küçük bir umudu bile bulunmadığından, sanki böyleymiş gibi bir anlatıma yöneldiler. Bunun kime ve neye yararı vardı bilmiyorum ama gelinen nokta ortada. Artık insanlar böyle şeylere kulak asmıyorlar. Gazetelerin satışı, televizyonların reytingleri bunu açık biçimde gösteriyor.
Zaten medya açısından tam anlamıyla bir çöküş dönemi içindeyiz. Gazeteler bundan 50 yıl öncesinde, Türkiye’nin bugünkünün yarı nüfusunda olduğu tirajlarını bile büyük bir özlemle hatırlıyorlar. Hatta önümüzdeki on yıllarda bile o tirajlara ulaşabilecekleri kuşkulu. Bunun elbette ki ekonomik ve siyasal nedenleri var. Ancak büyük bir bölümünün gerçek anlamda gazete olmamasından kaynaklanan sorun çok daha önemliydi.
Doğal olarak spor basını da bunun bir parçası. Son yıllarda gazete ve televizyonlar gerçek işlevlerinin çok dışına düştü. Kendilerini var eden içeriklerden tamamen yoksun bir hayal satıcılığına yöneldi. Öteki sorunlarla birlikte bu içerik boşalmasının da faturası ağır oldu.
Dolayısıyla bugün gelinen noktada, daha 12. haftada liderin 10 puan gerisinde kalmış iki takımın maçıyla ilgili abartılara kimse kulak asmıyor. Evet, büyüklüklerine ve önemlerine kimsenin itirazı yok ama futbolsuz geçeceği neredeyse kesin olan anlamsız bir didişme için de insanların kendilerini helak edecek halleri yok.
Ben size söyleyeyim, sonuç ne olursa olsun, başa geçtiğinden bu yana her türlü başarısızlığı yaşayan Ali Koç fazla etkilenmez. ‘Arkasındayız’ dediği teknik direktör Pereira ilk yarı bitmeden gönderilir. Galatasaray kaybederse Terim gençleştirme hareketi nedeniyle sıkıntı çektiklerini filan anlatır; her şeyi ocak ayında düzelteceklerini filan söyler ve bu devran böyle sürüp gider…
Kaldı ki, iki taraf da hakemin kötü yönetiminden dolayı kaybettikleri gibi önemli bir koza sahiptir ve milyonlarca taraftar da buna inanmaya dünden hazırdır.
Velhasıl, dünyada bir benzeri yoktur bizim derbilerin…