Mehmet Uçum’dan Kürtlere çağrı

Mehmet Uçum’dan Kürtlere çağrı
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Kürtlere çağrı yaparak Kürt sorununu iç ve dış olarak ikiye ayırdı. Uçum, “İç Kürt sorunu yoktur” derken bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bitirdiğini söyledi. Dış Kürt sorunu için ise Uçum fikir açıklamaya çağırdı.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum'un çözüm süreciyle ilgili geçen ay “DEM kendisine sunulan terör vesayetinden kurtulma imkanını değerlendirmezse terör vesayeti hukuk yoluyla tasviye edilir” demişti.

“Türkiye’de ne önceki uygulamaya benzer ne de yeni versiyonla bir çözüm süreci olmaz, olamaz” diyen Uçum’a DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan “Kötülüklerin Başdanışmanı Mehmet Uçum atandığı koltuğun nimetlerine yaslanarak yine konuşmuş! Bu ülke ivedilikle sizin gibilerin vesayetinden kurtulmalı” karşılığını vermişti.

Mehmet Uçum bu tartışmadan sonra sosyal medya hesabından yayınladığı “Terör saldırısı ‘tarihi fırsat penceresini’ kapattıramaz!” başlıklı yazısıyla PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik konuşulan “ev hapsi” uygulamasına yeşil ışık yakmıştı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Öcalan için “umut hakkı” çıkışıyla “ev hapsi” tartışmasını başlatmıştı. Umut hakkı, müebbet hapis cezası alan sanıkların uzun yıllar sonra ev hapsi ya da tahliyesi için uygulanan bir hukuki süreç…

Mehmet Uçum da şu sözlerle Öcalan için ev hapsi tartışmasına olumlu katkı sunmuştu:

“İşin özü terörsüz ve şiddetsiz bir Türkiye’ye ulaşmaktır. Bunun da imkân dâhilinde olduğu görülüyor. Bu imkân; Devletin terörü tasfiyeye ilişkin sürecine katkı yapması gereken ve bunun için terör vesayetinden kurtulmak zorunda olan siyasi sorumlular tarafından doğru kullanılırsa, infaz hukukuna ilişkin konular elbette konuşulabilir.”

Mehmet Uçum’dan Kürtlere çağrı

Mehmet Uçum sosyal medya hesabından yayınladığı bugünkü Pazar yazısıyla Kürtlere çağrı yaparak Kürt sorununu iç ve dış olarak ikiye ayırdı. Uçum, “İç Kürt sorunu yoktur” derken bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bitirdiğini söyledi. Dış Kürt sorunu için ise Uçum fikir açıklamaya çağırdı.

Uçum “Takiye siyasetleri, iki yüzlü yaklaşımlar, perde arkasından konuşmalar sona ermelidir. Herkes açıkça ve dürüstçe emperyalist proje olduğu tartışmasız olan Kürtlere statü verilmesi konusunda fikrini ortaya koymalıdır. Akla kara belli olmalıdır. Çünkü bugün Türkiye’ye dayatılan ve asıl amacı Türkiye’yi bölmek olan yapay ‘dış Kürt sorununa’ karşı mücadele, Türkiye’nin anti-emperyalist mücadelesindeki en temel konudur” dedi.

Mehmet Uçum’un yazısı şöyle:

“PAZAR YAZISI

TÜRKİYE’NİN BİR “İÇ KÜRT SORUNU” KALMAMIŞTIR!

EMPERYALİZMİN TÜRKİYE’YE DAYATTIĞI VE TÜRKİYE’Yİ BÖLMEYİ HEDEFLEYEN BİR “DIŞ KÜRT SORUNU” ÜRETİLMİŞTİR!

Türkiye'de 1980’e kadar geçen Cumhuriyet tarihimiz boyunca Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşanan çeşitli olumsuz pratikler ile tarihi, kültürel, sosyolojik, ekonomik ve siyasi tartışmalar Türkiye demokrasi tarihinin gelişim sürecinde ve derin tartışmalarında hep önemli bir yere sahip oldu.

Demokrasi tarihimizi askıya alan en kara dönemlerden 12 Eylül faşizmiyle birlikte devreye sokulan Kürtlerin reddi ve inkarı girişimleri ise bir 'iç Kürt sorunu' tarifi yapılmasına neden oldu.

Ret ve inkar politikalarının bitirildiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönetimlerinde Kürtler; kimliklerinin tanınması, ana dilleri önündeki yasakların kaldırılması, akademik ve kültürel haklar, bölgesel kalkınma, ekonomik refah, sosyal adalet imkanlarına kavuştu. İçerde terörün bitme noktasına gelmesiyle de huzurlu bir ortam oluştu.

Elbette demokrasinin geliştirilip güçlendirilmesi ve yeni anayasa kapsamında her zaman değerlendirilecek konular olur. Ancak bunlar artık tüm toplumun ortak konularıdır, ayrılıkçı yaklaşımlarla değil ortak politikalarla ele alınıp çözüme kavuşturulur.

Bununla birlikte son kırk yıldır emperyalist bir proje olarak terör destekli bir ‘dış Kürt sorunu’ üretildi. Bu proje “etnik kimlik=milli kimlik=bağımsız (manda) devlet” formülüne dayandırılıyor. Bu, nesnel bir Kürt sorunu değildir. Emperyalist dayatma olarak Türkiye'den toprak kopartıp Ortadoğu'da bir manda devlet kurma çabasıdır. Buna karşı 1 Ekim 2024’ten itibaren Sayın Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tarihi hamleleriyle paradigma değiştiren bir Devlet inisiyatifi ortaya kondu. Bu inisiyatif “Milli Birlik ve Kardeşliği Güçlendirme ve Terörsüz Türkiye” hedefidir.

Emperyalist proje Türkiye’nin Kürtlerini; bağımsız devletleri olan Türkiye Cumhuriyeti’nden, vatanları Türkiye’den koparmayı hedefliyor. Kürtlere ait devlet ve ülke projesi Kürtlerin statü hakkı olarak tarif ediliyor. Bunun ilk adımı olarak Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da yetki devri/siyasi özerklik var. Nihai amaç ise emperyalizmin mandası bir devlet kurmak.

Yani emperyalizmin kafasında Kürtlere biçilen rol; bölgede sürekli bir huzursuzluk faktörü, kullanışlı bir aparat, bir terör ordusundan ibaret. Bu plan Kürtleri statü sahibi yapmak yada büyütmek için değil Türkiye’yi küçültmek maksatlıdır.

Türkiye’nin Kürtlerinin bir statü sorunu ve dolayısıyla statüye dayalı tarif edilecek bir hak yoktur. Çünkü sözü edilen statü, ülke ve devlet sahibi olmaktır. Türkiye’nin Kürtleri bin yıllık kardeşlik ruhu ve bilinciyle emperyalizme karşı Kurtuluş Savaşımızda, yine aynı bilinç ve ruhla Cumhuriyetimizin Kuruluşunda yer aldı. ”Türkiye Cumhuriyetini Kuran Türkiye Halkına Türk Milleti denir!” ilkesi uyarınca Tek Milletin ayrılmaz parçası Kürtler gönüllü olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna katılıp kendi kaderlerini ebediyen tayin etti. Dolayısıyla Kürtlerin Milli Devleti Türkiye Cumhuriyeti’dir. Kürtlerin Vatanı Türkiye’dir.

Bu nedenle Terörsüz Türkiye hedefi Kürtlerin, Devletlerine ve Vatanlarına sahip çıkması çağrısı ve uyarısını da kapsıyor.

Artık bir emperyalist proje olan Türkiye Kürtlerine statü hakkı verilmesi dayatmasına karşı alınacak tavırlar Terörsüz Türkiye hedefinde safları belirleyecek temel ölçüdür.

Takiye siyasetleri, iki yüzlü yaklaşımlar, perde arkasından konuşmalar sona ermelidir. Herkes açıkça ve dürüstçe emperyalist proje olduğu tartışmasız olan Kürtlere statü verilmesi konusunda fikrini ortaya koymalıdır. Akla kara belli olmalıdır.

Çünkü bugün Türkiye’ye dayatılan ve asıl amacı Türkiye’yi bölmek olan yapay ‘dış Kürt sorununa’ karşı mücadele, Türkiye’nin anti-emperyalist mücadelesindeki en temel konudur. İç Cephenin öncelikle bu konuda sağlamlaştırılması ve güçlendirilmesi son derece önemlidir. Türkiye’nin coğrafi bütünlüğünü ve siyasi birliğini korumak için zorunludur. Türkiye’nin geleceği açısından hayatidir.”

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar