Haldun Solmaztürk
Dünya lideri efsanesi & Suriye gerçekliği
‘Şeyh uçmaz, mürit uçurur’ sözünü duymuşsunuzdur; bizim şeyhin ‘dünya liderliği’ de öyle…
Dünya beşten büyük ama—propagandaya kulak verirseniz—o dünyadan da büyük.!
Ama bir türlü Türkiye’yi Suriye bataklığından çekip çıkaramıyor.
Bu konuyu Türkiye’de ve bölgede uzun yıllar görev yapmış, çat-pat Türkçe bile konuşan—şahsını çok iyi tanıyan—ABD’nin eski Ankara büyükelçisi James Jeffrey’e sormuşlardı:
“Erdoğan çıldırtıcı derecede kibirli, öngörülemez ve kazan-kazan çözümleri kabul etmeyen ama baskı yapıldığında geri adım atan bir oyuncu. Erdoğan ona dişlerinizi gösterene kadar geri adım atmaz”. Barış Pınarı harekatı başlayınca Türkiye’yi önce ABD durdurmuştu, sonra da Rusya—hala oradayız.!
Dünya liderinin ‘liderliği’ Suriye’de daha sonra da birçok kez test edildi.
Putin’le 2018’de bir anlaşmaya varmıştı ama bir türlü o anlaşmayı hayata geçiremedi. Ruslar—ve Suriye hükümeti—iki yıl bekledi, sonra kendileri İdlib’i teröristlerden temizlemek için harekete geçtiler. Heyet Tahrir el-Şam ve diğerlerini korumak (!) için Rusya’ya savaş bile ilan edildi. Şubat 2020 ayı içinde çok sayıda şehit verdik ve Moskova’da 5 Mart ateşkesi yapıldı.
Beş ay önce “Tel Rıfat ve Menbiç’i teröristlerden temizliyoruz.!” demişti. Harekat “Hazırlıklar tamamlanır tamamlanmaz” başlayacaktı ama bir türlü başlatılamadı.
Son günlerde Suriye’de işler yine karıştı. HTŞ iki hafta önce Afrin’e girdi. Hatta Fırat Kalkanı bölgesine de el attı. Yeni bir liderlik testi gündemde.!
Malum, Suriye—bizim hükümet Suriyelileri kendi hükümetlerinden kurtarmaya çalışırken bölündü, parçalandı. Fırat’ın doğusunda PKK/YPG devleti ve arkasında ABD liderliğindeki Batı—ve bazı Arap devletleri—var. Fırat’ın batısında ise üç devletçik: Fırat Kalkanı bölgesinde ‘Müslüman Kardeşler’ devleti, Afrin’de ÖSO devleti, İdlib’de de küçük Suudi Arabistan, Heyet Tahrir el-Şam devleti.
Fırat’ın doğusunda ve batısında olanlar birbiriyle doğrudan ilişkili—aynı oyunun parçaları.!
Jeffrey, ABD’nin Suriye’de ne yapmaya çalıştığını da bir bulmacayla anlatıyor: “Bu [PYD/YPG’yi korumak] bizim B planımız. Bir A planımız var. Plan A, ‘Suriye’deki oyun nasıl biter?’ sorusunun yanıtını vermiyor. Plan A’nın tüm amacı, Rusların, Esad’ın ve İranlıların kazanmamalarını ve belki bir gün böylece Plan B’yi kabul etmelerini sağlamak”.
Plan B’nin amacı, kabul ettirmeyi öngördüğü sonuç Fırat’ın doğusunda bağımsız bir Kürt devleti.!
ABD ve Türkiye, Suriye hükümetini ve ordusunu Fırat’ın doğusunun ve batısının ‘dışında’ tutmak yani Suriye’nin bölünmüşlüğünü kalıcı kılmak için işbirliği yapıyorlar. ABD’nin, Fırat’ın doğusundaki PYD/YPG gibi batısında da bir yapıya ihtiyacı var ki HTŞ o yapının iskeletini sağlayacak. Türkiye doğrudan, ABD ise dolaylı yollardan—terör örgütü (!) kabul ettikleri—HTŞ’ye destek veriyorlar. Şimdi HTŞ’nin askeri ve siyasi gücünü Afrin ve Fırat Kalkanı bölgesine genişletmesinin arkasında da, büyük olasılıkla, ABD-Türkiye işbirliği var.
Bu şaşırtıcı değil…
Jeffrey’e göre, “Suriye Demokratik Güçleri [PYD] konusundaki farklılıklarımız hariç tutulursa Türkiye ve ABD Suriye’de çok çok kapsamlı bir işbirliği içindedirler ve Türkler bir kısım Avrupa ülkeleri ve bir kısım Arap ülkelerinden oluşan geniş bir temas grubunun parçası olarak Suriye’de ABD ile birlikte çalışıyorlar”.
Peki, 2023 seçimlerinden sonra, bir başka Türk hükümeti işbaşına geldiğinde—dünya lideri siyasi sahneden ayrıldığında—bu işbirliği sürdürülebilecek mi?
İşte asıl üzerinde düşünmemiz gereken bu soruya verilen yanıt:
“Öncelikle Erdoğan’ı Türkiye’den ayırmanız gerekiyor. Şu anda bu hükümetle bazı çok ciddi sorunlarımız var ama bir bütün olarak devletle [Türkiye ile] değil. ABD için en büyük beş zorluk Çin, Rusya, Kuzey Kore, İran ve iklim. Altıncısı Türkiye, çünkü Türkiye ilk beşten ikisini doğrudan etkiliyor: İran ve Rusya. Sonra ‘terör’ geliyor. Türkiye olmadan Ortadoğu, Kafkaslar veya Karadeniz’de gerçekten bir şey yapamayız. [Suriye’ye gelince] ABD ve Türkiye olarak, Rusya’nın Suriye’de ne kadar esneklik gösterebileceğini—mutlaka askeri yollarla olmasa da—çeşitli şekillerde test etmeliyiz”.
Seçimler sonrası Türkiye’yi Suriye’de çok ciddi gelişmeler bekliyor. Bunlara ‘dünya lideri’ gibi efsanelerle, abartılı hikayelerle değil, ayağı yere basan, ulusal çıkarları öne alan ciddi çalışmalarla hazırlanmak zorundayız.
Dileyelim ve umalım ki muhalefet bütün bu olan bitenin farkındadır.!