Haldun Solmaztürk
Dükkanı ‘ustaya’ bırakan siz değil miydiniz.?
Ticareti ekonomiyle, tüccarlığı ekonomistlikle karıştıran ekonomistler (!) var. Ekonomi, mal ve hizmetlerin üretimi, dağıtımı, ticareti ve tüketimi, kıt kaynakların yönetimidir, beceri ister.!
Ekonomideki aktörler arasında meslek kuruluşları da vardır. Bunlar, mesleğin gelişmesi, meslek ahlakını korumakla görevli, kanunla kurulan ‘kamu kurumu’ niteliğinde tüzelkişiliklerdir.
Anayasa’ya göre ‘kuruluş amaçları’ dışında faaliyette bulunamazlar.
Bunlar arasında Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) öne çıkıyorlar.
(Adı çokça geçen TÜSİAD, meslek örgütü değil, ‘sanayici’ ve ‘iş insanlarının’ bir derneğidir.)
Kuruluş kanunları 2004-2009 sürecinde yenilenmiş, üçü de giderek iktidar partisine—ve AKP Genel Başkanı’na—bağlı hale gelmişlerdir. Açık siyasi etkinlikleri tam Anayasa ihlalidir.
TESK, 415 meslek kolunda 2 milyonu aşkın esnaf ve sanatkarı temsil ediyor. Başkanı, 1999’dan beri—önce Başkan vekili olarak—Konfederasyon’un başında ama kamuoyu pek tanımaz.
Hatırlarsanız 24 Haziran seçimleri öncesi, “IMF bizden borç istedi. Baktılar ‘Bu çılgın Türkler borç verecek’, vazgeçtiler” döneminde Başkan Bey Malatya’da ‘esnaf buluşması’ düzenlemişti. Aslında seçim toplantısı—çünkü kendi oğlu AKP’den milletvekili adayı. Bakanlar, AKP Genel Başkan Yardımcıları, parti milletvekilleri, Vali, Ordu Komutanı hep oradalar. Esnaf (!) da var.
TESK Başkanı: “Cumhurbaşkanımızın buraya verdiği değere bakar mısınız? Adaylarımızın biri benim oğlum. Allah her şehre böyle liste nasip etsin.” diyor. Erdoğan, “Esnaf kardeşlerim çok iyi bilirler; çırağa dükkan teslim edilmez. Öyle mi?” diye sorunca Başkan Bey ‘Öyle’ diyor, alkış kopuyor. Sonra da kıyamet kopuyor—Ordu Komutanı da alkışladı diye. Akıllarda, Erdoğan’ın “Çırağa dükkan, siyasetin çıraklarına da Türkiye emanet edilmez” hikmetli sözü kalıyor.
Nitekim seçimlerde dükkan ‘ustaya’ teslim ediliyor. O gün bugündür dükkanda hâlâ o var…
İftar (!) masasında, Ordu Komutanı’nın yanında oturan da TOBB Başkanı—ta Ankara’dan kalkıp gelmiş seçim kampanyasına destek vermek için..
TOBB, 365 oda ve borsanın çatı örgütü. TOBB Başkanı 2002 yılından beri görevde. Kendisine bir de ‘Yassıada’ görevi veriliyor—Demokrasi ve Özgürlükler Adası olacakmış güya…
TOBB Başkanı sayesinde “Azgınlaşan bir tarihi mekan tahribi ve rantlaşma” kültürü buraya da el atıyor ve adanın tüm tarihi geçmişi ve doğal güzellikleri yok ediliyor. Büyük bir otel, 600 kişilik kongre merkezi, 1200 kişilik cami, bir de demokrasi müzesi (!) inşa ediliyor.
Yassıada, ‘beton’ adaya dönüşüyor, işletmesi de onlara kalıyor—odalara ve borsalara…!
Açılışta sadece AKP ve MHP var. Sözde burası ‘Demokrasi ve Özgürlükler’ Adası.!
Geçen yaz, pandeminin ortasında, TOBB ETÜ Hukuk Fakültesi Diploma Töreni’ni oraya taşıdılar. Erdoğan da geldi. “Yasaklara son verdik, özgürlük alanlarını genişlettik, adaleti tahkim ettik” diyordu. Yine sadece AKP ve MHP—bir de Çiller—var. ‘Ötekilere’ yasak…!
TOBB Başkanı ev sahibiydi—hukuk mezunlarına son ‘ders’ oldu.
TİM, 27 sektörde, 61 ihracatçı birliği ve 100 bin ihracatçının tek çatı kuruluşu.!
TİM Başkanı 24 Haziran 2018 seçimlerinden bir hafta sonra göreve geldi. Erdoğan yine bize ‘ekonomik savaş’ ilan edenlerden dem vurup, “Bu bir milli yerli mücadeledir. Yerli paramızla bunlara cevabı verelim.” dediğinde o da kervana katıldı. TİM Başkanı’na göre kurlardaki ani yükselişler piyasa şartları gereği değilmiş, “Altında başka nedenler” varmış. Onlar da “Cumhurbaşkanımızın önderliğinde” ellerini taşın altına koyuyorlarmış. Ne mutlu onlara.!
Daha üç ay önce TİM Genel Kurulu vardı—Cumhurbaşkanı da orada. “Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, büyük bir cesaret ve vizyonla gerçekleştirilen sanayi ve yatırım hamleleri” Türkiye’yi artık ‘güçlü bir şahlanışın’ eşiğine getirmişti.! TİM Başkanı şimdilerde ‘kur’ ve ‘fiyat istikrarı’ vurgusuna başladı. Faiz indirimiyle “TL'deki değer kaybını anlamakta” zorlanıyorlarmış.
TOBB Başkanı da artık “Böyle bir kriz görmedik” diyor. “Enflasyon, girdi maliyetleri, faizler ve döviz kurlarında” sıkıntılar (!) sürüyormuş. “Hepsini aşabiliriz, yeter ki birlik ve beraberlik olsun. Birbirinizi ötekileştirmeyin. Etnik kökeni, mezhebi, dini, farklı siyasi görüşünden dolayı tekilleştirmeyin” diye aleme nasihat (!) ediyor. Başkan Bey anca hidayete ermiş.
TESK Başkanı muhterem, hakeza “Esnafa bir dokunsan bin ah işitiyorsun” diye dert yanıyor. “Devlet kredi verdi. Kredilerin müddeti geldi. Esnafın ödeyecek hali kalmadı. Evlerine nasıl ekmek götürecekler. Bunların ailesi yok mu?” diye soruyor.
Yeni uyanmışlar—hepsi…!
Dükkanı ‘ustaya’ bırakan siz değil miydiniz?
Yaşanan bu felaketin gönüllü suç ortağı olmadınız mı?
Felakete giden yolun taşlarını, tek tek sizler dizmediniz mi?
Kötü yönetimi, israfı, ötekileştirmeyi alkışlamadınız mı?
Şimdi ustanın hikmetinden neden ve niçin sual—ve şikayet—ediyorsunuz…?
Rahmetli Refik Saydam’ın dediği gibi “İşlerimiz a’dan z’ye bozuktur”.
Devleti kurumları, kuralları ve kültürüyle yeniden tesis etmek zaman alacak, ama yapacağız.!
Yeter ki düzgün ve ehil kadroları iş başına getirip onları denetleyebilecek bir sistem kuralım.