Deniz bitti…

2012 yapımı bir dizi var. Adı “The Newsroom”
Bu satırları okuyan bir gazeteciyseniz kesinlikle izlemenizi, politik konuları işleyen dizilerin meraklısıysanız kaçırmamanızı öneririm.
Amerika’da Obama döneminde “Çay Partisi” adı altında palazlanmaya başlayan cahil muhafazakarlığın nelere sebep olduğunu bir haber kanalının, hatta tüm ABD medyasının içinde bulunduğu dönüşümle izliyorsunuz.
Bizim medyaya laf ediyoruz ama, zamanında Amerikan medyasının da nasıl bile bile yalan haberler yayınladığını, hiç sorgulamadan sırf patronlarının parlamentoda işleri var diye nasıl taklalar attığını görüyorsunuz.
Bizim cahil cühela köşe yazarlarına, kendine gazeteci diyen herbokologlara laf ediyoruz ama, Amerika’da en az bizimkiler kadar fenalarının olduğunu görüyorsunuz.
Neticede orada da kırk kez söyledikleri yalana bir süre sonra kendileri de inanmaya başlıyorlar. Kimse olayın gerçeğinin ne olduğunu sormuyor. Gerçekten gazeteci olan bir grupsa bu olanlara direniyor.
Bizim şu an yaşadığımız duruma bir bakalım.
Medyanın yüzde 90’ı iktidarın kontrolünde.
İhale verdikleri havuz patronlarına medya gruplarını sırayla aldırıyorlar.
Alırken kendi ceplerinden para çıkmasın diye devlet bankalarından krediler veriyorlar.
İstedikleri isimleri yönetici yaptırıyorlar. Sonra tek elden haberleri, başlıkları yollayıp bunların yayınlanmasını sağlıyorlar.
Doğal olarak bu yayınlar satın alınmıyor okuyucu, izleyici tarafından.
Bu kadar para harcamaya bir etkileri yok.
O yüzden çıldırıyorlar.
Ama neticede gazetecilik bu değil.
Okuyucu da o kadar saf değil.
Üstelik bu kadar harcamayla doğan bir zarar var ortada.
Havuz patronları bu medya işinden kurtulmak için can atıyorlar.
Ama emir gelene kadar mecbur katlanıp zarar ediyorlar.
Peki bu zarar nasıl kapanıyor?
Elbette verilen yeni ihaleler, kazandırılan özelleştirmelerle.
(bknz. Demirören’in Doğan grubunu alması sonrası Milli Piyango özelleştirmesinin kendisine verilmesi)
Kalan bir yüzde 10 medya var artık ülkemizde.
Direnen televizyonlar, gazeteler, radyolar.
Onların da çanına ot tıkamak için çalışıyorlar.
Çünkü o yüzde 10’un etkisi paralar akıttıkları yüzde 90’dan fazla.
Hiçbir işi yapamadıkları gibi medya işini de beceremiyorlar.
Ama artık deniz bitti, kara göründü.
Yokuş aşağı gidişin önünde değil yüzde 90 medya desteği, dağ olsa dayanamaz.
İzleyin The Newsroom dizisini.
Kimi benzerliklere çok şaşıracaksanız.
Medya çalışanıysanız, başınızı nerelere vuracağınızı bilemeyeceksiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nihat Sırdar Arşivi