Haldun Solmaztürk
“Dedim ki sıkar, sıkar! Bu millet sizi gömer, gömer!”
“Bunlarda utanma yok. Ellerinden gelse ‘18 Mart köprüsünü bile yıkacağız’ derler” diyor. Üçüncü köprü için demişler de? Ama o “Sıkar sıkar! Bu millet sizi gömer, gömer!” demiş. Vücut diline, jest ve mimiklerine bakınca söylediklerine inandığı açıkça görülebiliyor.
Psikolojide, regresyon (gerileme), daha ilkel ya da çocukça tepki modlarına dönüş anlamındadır. İnsanlar olgunlaştıkça önce ergen, sonra yetişkin davranışları gösterirler. Ama gerginlik, korku, öfke, kaygı gibi tetikleyicilerle bazı insanlar ‘geri’ giderler. Freud bunu egonun ‘daha erken’ bir gelişim aşamasına geri dönmesi, bilinçsiz bir savunma mekanizması olarak açıklıyor.
Altı parti lideri, “Ülkeye adalet, barış, refah ve huzur getirmek” amacıyla bir araya geliyor, “Keyfi, kural tanımaz yönetim” yerine ‘hukuk düzeni’ istiyorlar. Yasamanın ‘etkin’, yürütmenin ‘şeffaf’, ‘hesap verebilir’, yargının ‘bağımsız’ olduğu bir rejim.
● Yüzde 3 seçim barajı ve yüzde 1 oy alan partilere hazine yardımı yönetime katılımı artıracak.
● ‘Nitelikli çoğunluk’ kavramına dayalı demokratik bir İçtüzük TBMM’yi etkinleştirecek.
● Kanun yapımında, akıl dışı ‘torba kanun’ uygulamasına son verilecek.
● Meclis komisyonlarında siyasi muhalefetin anlamlı temsili sağlanacak, davet edilen herkesin—kamu görevlileri dahil—komisyona gelme ve sorulara cevap verme yükümlülüğü getirilecek.
● Cumhurbaşkanının ‘bir dönem’ için seçilmesi ‘sultanlık’ heveslerine nihayet gem vuracak.
● ‘Yapıcı güvensizlik’ oyuyla işleyişteki aksamalar kolayca giderilebilecek.
● OHAL’in ‘keyfi yönetime’ dönüşmesini önleyici düzenlemeler yapılacak.
● Hakimlik teminatı, hâkimlik ve savcılık mesleklerinin ayrılması, iddia ve savunmada ‘silahların eşitliği’, Adalet Bakanlığı’nın yargıdan uzaklaştırılması, Yüksek Yargı seçimlerinde TBMM’nin nitelikli çoğunluğa dayalı yetkilerinin artırılması yargıyı bağımsız ve tarafsız kılacak.
● TRT, Anadolu Ajansı, RTÜK, Basın İlan Kurumu, Merkez Bankası, düzenleyici ve denetleyici kurumlar artık iktidarın uzantısı—parti organları—olmaktan çıkacaklar.
● Sayıştay, Kamu İhale Kanunu, MASAK, Siyasi Etik Kanunu, mal beyanı, ‘hediye’ beyanı, rüşvet ve yolsuzluklarla mücadele konularındaki ayrıntılar, altı partinin ‘siyasetin zenginleşme ve eşi-dostu zengin etme’ aracı olmaması konusundaki kararlılıklarını açıkça gösteriyor.
Cumhuriyet Başsavcılığı’na bağlı Adli Kolluk Teşkilatı kurulması tek başına bir devrim…! Yani devlet, kurumları, kuralları ve kültürüyle ihya ediliyor, ayağa kaldırılıyor. Ama iktidardakilere göre bu, ‘ülkenin ve milletin felaketine’ yol açacak bir girişim, ‘Vizyondan yoksun’, ‘pespaye’ bir çalışmaymış.
Pespaye ‘beş para etmez’ demek…!
Bunları söyleyen, ülkenin ve milletin birliğini temsil etmesi beklenen cumhurbaşkanı.!
‘Tek bir dişe dokunur teklif’, temel meselelere ‘üstünkörü de olsa’ herhangi bir temas yokmuş. ‘Hınk deyicisi’ de “Metnin içeriği tamtakır kuru bakırdır, hiçbir somut öneri de yoktur” diyor.
Liyakat, tarafsızlık, yolsuzlukla mücadele, siyasi etik gibi kavramlardan niçin bu kadar rahatsız olduklarını anlamak için müneccim olmaya gerek yok—tamamen ‘duygusal’ nedenler…
Yadırganan, ergen hatta çocukça tepkileri ve tepkilerinin şiddeti… Kopya çekerken yakalanıp sıfır alan öğrencinin öğretmenine öfkelenmesi ya da elindeki dondurmayı yere düşürünce anne babasını ‘Sizin yüzünüzden oldu’ diye suçlayan çocuk gibi. Sadece kendi sorumluluklarını değil, gerçekliği de tümüyle—külliyen—reddediyorlar.
Altı parti ‘Atı alan Üsküdar’ı geçti’ referandumuyla dayatılan ‘kural tanımazlık’ yerine ‘hukuk düzeni’ getirirken ‘devrim’ niteliğinde yenilikler de öneriyorlar. Yani, muhteremlerin ‘pespaye’, ‘tamtakır kuru bakır’ dedikleri çalışma, temel meselelerimize ‘somut’ çözümler getiriyor, devlet krizinden çıkış için akılcı ve tutarlı bir yol haritası sunuyor.
Elbette eksik, eleştirilecek yanları olabilir, aranırsa bulunabilir ama bugün o gün değildir.!
Altı siyasi partinin girişimini 15 Temmuz darbe teşebbüsüyle bir tutan ve “Bu millet sizi gömer, gömer!” diye bas bas bağıranlar, devlet gücünün kontrolünü hâlâ tümüyle ellerinde tutuyorlar. Elinden oyuncağı alınmış çocuk tepkileri ya da benzeri regresif duygulanımların harekete geçirdiği psikolojik mekanizmaları ve olası sonuçlarını ciddiye almalıyız.
Trump’ın 6 Ocak darbe girişimini, Hollywood filmi gibi boş gözlerle izledik—ve hemen unuttuk.
Aynı hatayı bugün de yapmayalım.
Rusya’da yaşananlar ve Ukrayna’daki savaştan öğrenmemiz gereken çok şey var…!