Hırsızlara, sapıklara, din adı altında milleti kandıran dolandırıcılara sesini çıkarmayan Diyanet’in midye, karides, kalamar hakkında “haramdır, yenmez” diye fetva vermesi çok tartışılıyor.
Çok umurumuzda değil elbette.
“İsraf haramdır” diye hutbede konuştuktan sonra milyonluk arabaya binip cemaatten uzaklaşan, Ankara’da VİP cami yapıp camide, Allah huzurunda bile eşit olmayı bitiren, kendi salonları olduğu halde Antalya’da turistik otellerde milyonlar harcayarak toplantılar yapan, yetmemiş olacak “eğitim tesisi” adı altında içinde hamam, sauna olan binalar yaptıran Diyanet’in “kalamar haram” fetvasını kim sallar?
Ama 27 Ağustos Cuma günü camilerde okutulan hutbede Büyük Taarruz’dan bahsedip Atatürk’ün adını anmazsan işte o benim umurumda olur arkadaş.
Çünkü sen bunu yapamazsın.
Geçtim Kurtuluş Savaşı’nı başlatabilmek için öncesinde verilen mücadeleyi, geçtim Büyük Taarruz ve öncesindeki tüm meydan muharebelerinde Atatürk’ün askeri dehası sayesinde bizden sayıca ve silah olarak çok üstün bir düşmanı yenmemizi, geçtim bu zaferler sayesinde yurdumuzu kurtarıp bağımsız bir vatan kazanmamızı, geçtim Cumhuriyet’i kurduktan sonra yapılan devrimleri ve yoktan var edilen koca bir ülkeyi, sırf senin maaşını aldığın, koltuğunda yönetici diye oturduğun, har vurup harman savurduğun o kurumun kurucusu da Atatürk.
Hangi hakla anmazsın bu ülkenin kurucusunu, kurtarıcısını kendi yazdığın hutbede?
Yapamazsın.
En çok bu duruma alıştırılmış olmamız zoruma gidiyor. Böyle önemli günlerde Atatürk’ü anmamaktan alıştırıla alıştırıla Ayasofya’da Atatürk’e lanet okuyan yobazlara kadar geldik.
Alışmamalıyız.
Tepki göstermeliyiz.
Diyanet İşleri Başkanı’nın Atatürk nefreti malum.
Fesli bir yobaz vardı hatırlarsanız. “Keşke Yunan galip gelseydi” diyecek kadar vatan haini, “Mustafa Kemal’le zerre muhabbeti olan cenazeme gelmesin” diyecek kadar kin doluydu.
İşte bu yobazın ayağına kadar gitti Diyanet İşleri Bakanı.
Kim bunlar?
Hangi hakla bunu yapıyorlar?
Bunlar Kurtuluş Savaşı sırasında İngilizlerle birlikte hareket eden, Milli Mücadele ordusuna saldıran ve kendi halkını öldüren hainlerin torunlarıdır.
Başka açıklaması olamaz.
O zaman dedelerinin kurulmasın diye uğraştıkları ülke sırf kuruldu diye, dedeleri vatan hainliğinden mahkûm edildi diye, birilerinin tebaası olamadılar diye halen nefret ediyorlar Atatürk’ten.
Ne büyük adammış.
Sadece koskoca emperyalist ordularına karşı değil, içimizdeki hainlere karşı da zafer kazanmış.
Ruhun şâd olsun Paşam.
Yine kaybedecekler.
Cuma hutbelerinde yine anılacaksın, ardından dualar okunacak merak etme.