Atilla Kıyat
Darbe Muhabbeti..
Ben, bütün darbelerin ve darbe girişimlerinin canlı şahidiyim. 15 Temmuz darbe girişimi hariç, hepsinde üniformalıydım. Gerek öncesi, gerek sonrasında darbelerden medet umanları gördüm. Ama, darbe muhabbetinden medet umanları görmem için altmış sene beklemem gerekiyormuş. Bu muhabbete geri döneceğim. Şimdi yaşanmış darbe girişimleri ve darbelere dönelim.
Darbe deyince, bazılarının aklına sadece silahlı kuvvetler geliyor. Oysa toplum darbe kültürüne sahip. Demokrasiyi içine sindirememiş, halkından ve basından bütün özgürlükleri esirgemiş, yargı bağımsızlığını sağlayamamış bütün toplumlarda olduğu gibi. Demokratik yoldan mücadele ümidini yitirmiş ve tek kurtarıcı olarak silahlı kuvvetleri görmüş bütün kurumlar, yaşadığımız bütün darbelerde silahlı kuvvetlerin ortağı ve destekçisi. Darbe öncesi ve sonrasında bu desteği verenler, ilk seçimle sivil hükümetler kurulunca, darbecileri suçlayanların yanında yer almış. Dolayısı ile, söylenildiği gibi, darbelerden en büyük zararı Türk demokrasisi görmemiştir. En büyük hasar silahlı kuvvetler üzerinde oluşmuştur. Silahlı Kuvvetler, bu gerçeğin farkına varıp, benden medet ummayın, sorunlarınızı demokratik yollardan çözün mesajını verdiği an, ne tuhaftır ki potansiyel darbeci iken olmadığı kadar, bazı güçlerin hedefi haline gelmiştir.
Sonra bildiğiniz gibi Balyoz ve Ergenekon davaları ve uzantıları. En değerli komutanların tasviyesi ve yerlerine 15 Temmuz darbe girişiminde bulunan komutanların getirilişi.
Bütün darbelerin ve darbe girişimlerinin canlı şahidi olduğumu söyleyerek başlamıştım yazıma…
İşte bu deneyimimle, 15 Temmuz gecesi TV de ilk görüntüleri gördüğümde, heyecanlanan eşime, boşuna uykusuz kalmayalım, hadi uyuyalım, böyle darbe olmaz ve sabaha bir şey kalmaz dedim.
Sabaha bir şey kalmaz derken, şehit ve yaralıların da olmayacağını düşünmüştüm. Altmışlı yılların başındaki 22 Şubat ve 21 Mayıs Talat Aydemir darbelerini düşünerek. Her iki girişim de, hükümetin kararlı tutumu ve emrindeki güçlerle önlendi ve o hükümet darbe girişimlerini, darbe muhabbetinden medet ummak üzere kullanmayı düşünmedi.
Evet, CHP İstanbul İl Başkanı ve CHP gurup başkan vekilinin sözlerinden, darbeyi davet ediyorlar anlamını çıkaranlar, darbe girişimini önlemek için halkı sokağa davet edenlerdi. Ve o gün bugün darbe muhabbetinden medet umdular. Ama son muhabbeti çok kısa zamanda vizyondan kaldırdılar. Bu filmin gişe hasılatı nerdeyse sıfırdı.
Yeni bir filme gerek vardı. Yetiştirdiklerini söyledikleri dindar ve kindar nesili, her zaman iş gören, dinimize saldırı var senaryosu ile harekete geçirmeye çalıştılar.
Çav Bella. Cami minarelerinde, hem de İzmir’de. Kendilerinin yaptığını iddia edemem. Ama kim yaptıysa yapsın, yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. Baş sorumlu Diyanet İşleri Başkanı ve sırası ile İzmir İl ve İlçe müftüleri, imamlar sorumlu iken, bunlara hiç bir şey sormayıp, olayı paylaşanı, sırf CHP’li olduğu için tutukladılar.
Benim tavsiyem, bu muhabbetten de medet ummayın. Hele de, İçişleri Bakanı’nın söylediği gibi suçluya ceza olarak ezan dinletmeyin. Bir zamanlar, ceza olarak İstiklal Marşı dinletilenleri bir hatırlayın.
Sözün kısası, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti anayasa maddesi olarak kalmasın, hayata geçsin. O zaman kimse, kendi çıkarı için, hiç bir şeyden medet umamaz.