Haldun Solmaztürk
“Boşuna uğraşmayın! Atı alan Üsküdar’a geçti, haberiniz yok!”
Tulumbada suyun, siyasette denizin bittiğinin zaten farkındaydılar. Yerel seçim yenilgisi ciddi bir travma yarattı. Sonra da yeni kurulan partilerle tam bir panik havası başladı.
Yeni partilerin güçlenmesine fırsat vermeden 2021 Haziran ayında ‘baskın erken’ seçime gideceklerdi. Lebaleb (!) toplantılar onun içindi. Ama pandemi ve ‘ekonomi’ fırsat vermedi.
Artık tüm güçleriyle ‘Yol ayrımı’ dedikleri 2023 seçimlerine hazırlanıyorlar ama kazanamayacaklarını biliyorlar, ANAP’ın akıbetine uğramaktan korkuyorlar. Tek seçenekleri kazanamayacaklarını bildikleri seçimi ‘kaybetmemenin’ yollarını bulmak.!
Akıllarınca en garantili yol ‘Atı alan Üsküdar’ı geçti’ referandumunda denedikleri ve başardıkları (!) gibi yine yargıyı, yani Yüksek Seçim Kurulu (YSK)—ve il ve ilçe seçim kurullarını—kullanmak.!
YSK, 2017 Anayasa referandumunda oy kullanma devam ederken kanunun ‘mührü bulunmayan zarflar geçersizdir’ açık hükmüne rağmen, AKP temsilcisinin talebi üzerine, ‘mührü bulunmayan zarflar geçerlidir’ kararı almış ve sonucu (!) ilan etmişti.
O icraat (!) AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın “Boşuna uğraşmayın.! Atı alan Üsküdar’a [a.b.] geçti, haberiniz yok.!” sözleriyle ölümsüzleştirilmişti.
İki yıl sonraki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde de AKP adayı daha oy sayımı sürerken “İstanbul’da seçimi kazandık.!” deyivermişti. YSK, yine AKP’nin itiraz başvurusu üzerine bir kısım sandık kurullarının ‘kanuna aykırı’ oluşturulması ve bunun ‘seçim sonucuna müessir olması’ nedeniyle bu seçimi iptal etti. Sonuçta seçim yenilendi ama AKP içindeki travma daha da derinleşti.
2023 seçimlerine bu ruh hali içinde hazırlanıyorlar.
YSK hâlâ tam kontrollerinde ama il ve ilçe seçim kurulları öyle değil…
Üstelik maymun da gözünü açtı.!
Seçim Kanununun bazı maddelerini değiştirmeleri gerekiyor. İşte şimdi onu yapmaya çalışıyorlar.
Değişiklik teklifi 15 madde ama en kritik maddeleri il ve ilçe seçim kurullarının oluşturulmasıyla ilgili: “Seçim kurulu başkan ve üyeleri—halen olduğu gibi ‘en kıdemli hakim’ değil—hakimler arasından kura çekimiyle” tespit edilecek. Kura çekimine ‘dahil olmak istemeyen’ hakimler yazılı olarak başvuracaklar. ‘Yeni’ başkan ve üyeler ‘3 ay içinde’ yeniden belirlenecekler.
Böylece “…ülkemizin yükselmiş olan demokrasi çıtası ve standardı daha da yükselecek, demokratik ülkeler arasındaki yeri daha da sağlamlaşacak”, ayrıca “Seçimlerin adil ve şeffaf biçimde yapılması” sağlanacakmış…
Aynen böyle yazmışlar…!
Pekiyi, böyle bir şey olabilir mi, bu kadarına da cesaret ve cüret edebilirler mi?
Daha açık ifadeyle; Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) bazı illere ve ilçelere ‘uygun’ atama yapar mı, oralardaki bazı hakimler seçim kurullarından ‘çekilir’ mi, YSK böyle bir siyasi projenin parçası olur mu?
Siz karar verin: ‘Atı-alan-Üsküdar’ı-geçti’ ve ‘İstanbul’da-seçimi-kazandık’ vakalarından sonra şimdi bir de ‘İrfan Fidan’ vakamız var.
Şöyle ki bir yıl kadar önce, Yargıtay Genel Kurulu boşalan Anayasa Mahkemesi üyeliği için 1 Aralık 2020 günü ‘seçimle’ üç aday belirleyecek, Cumhurbaşkanı da onlardan birini atayacaktı. Ama ‘pandemi’ var—30 Kasım vefat sayısı 188… Seçim mecburen (!) 17 Aralık’a erteleniyor.!
Bu arada İstanbul Başsavcısı İrfan Fidan HSK tarafından Yargıtay üyesi seçiliyor, mazbatasını 11 Aralık’ta alıyor ve ilginçtir hemen aday oluyor. İlginç, çünkü Yargıtay tarihinde örneği yok—Anayasa Mahkemesi’ne seçilen üyelerin Yargıtay’da görev süresi ortalama 9 yıl.!
İlk beş aday vardı ya, ikisi—gördükleri lüzum (!) üzerine olmalı—adaylıktan çekiliyorlar. Bir başka Yargıtay üyesi de—o da başka bir ‘lüzum’ üzerine—aday oluyor. Yani yine beş aday var.
17 Aralık’ta vefat sayısı 243’e yükseliyor ama ne gam, durmak yok, yola devam.!
Yargıtay Genel Kurulu’nun teveccühü açık ara İrfan Savcı’dan yana oluyor—daha beş gün önce mazbatasını almış Savcı Bey açık ara, 107 oyla seçiliyor.
Doğal olarak Cumhurbaşkanı da Genel Kurul’un iradesine saygı göstererek—ki genellikle öyle yapar—onu Anayasa Mahkemesi üyesi olarak atıyor.
Bilmem anlatabildim mi.?
Seçim kanundaki değişikliklerle, ‘Kanuna karşı hile’, yani kanunun yasakladığı sonucu yine kanunun imkan verdiği yollarla—kanuni (!) olarak—gerçekleştirme hazırlığı içindeler.
Erdoğan “Sorsanız AK Parti’yi demokrat olmamakla, sadece kendi çıkarını düşünmekle suçlayacaklar” diyor ya, aynen öyle, Allah söyletiyor.!
Demokrat olmadıklarını ve sadece kendi çıkarlarını düşündüklerini bundan daha açık şekilde ispatlayıp gözümüze sokamazlardı.
Bazı siyasetçilerin, ‘Seçimi aldık’ havasına girip boş laflarla kendilerini avutmaları ibretliktir
Bu değişiklikler hayata geçerse artık hiçbir seçim eşit ve özgür olamayacak, demokrasimizin (!) son kırıntıları da ortadan kalkacaktır…!
Yine “Boşuna uğraşmayın.! Atı alan Üsküdar’ı geçti, haberiniz yok.!” diyecekler, derler.!
Daha önce yaptılar, yine yapacaklardır…!
Yapabilirlerse.!