Kubilay Kaptan
Bir Tablonun Anlattıkları “Nedimeler”
Nedimeler (İspanyolca: Las Meninas), Geç Ortaçağ İspanyası’nın en önemli ressamı sayılan Diego Velazquez’in 1656 tarihli tablosudur. Velazquez’in 1656 yılında yaptığı bu tablo illüzyon duygusu yaratan muammalı kompozisyonu ile İspanyol resim sanatının üzerine en çok konuşulan, yorum yapılan ve etkilenilen tablosudur. Ayrıca, sanat tarihinin de ilk üç boyutlu tablosu olarak kabul edilir. Madrid’deki Prado Müzesi’nde sergilenmekte olan tablo, sanat eleştirmenleri tarafından Velazquez’in başyapıtı olarak görülür.
Tabloda önemsiz görünen Latin Amerika’nın toprak işi zanaat ürününün Velázquez’in usta fırçasıyla birlikte nasıl dünyaya yeniden bakmamızı sağlayan bir lens görevine evirildiğini tamamıyla anlayabilmemiz için tablonun kültürel bağlamına ve ne ifade ettiğini hatırlamamız lazım. Önemli bir nokta olarak, İspanya Kralı 4. Felipe’ye 30 yıldan fazla saray ressamı olarak hizmet etmiş Velázquez, 1660 yılındaki vefatından 4 yıl önce (57 yaşında) yarattığı bu esere kendini de eklemiştir. Tablonun sol tarafındaki elinde palet olan kişi Velázquez’in boydan resmidir ve sanki önünde yükselen devasa tuvalde bizi resmetmekle uğraşıyormuş gibi bakar.
Velázquez’in fırça darbeleriyle meşgul olduğu Madrid Kraliyet Sarayı’ndaki loş ışıklı oda her türden saray ahalisini, düzensiz bir telaş içinde göstermektedir. Resmin merkezinde, Velasquez’in solunda, İspanya kralı 4. Felipe ile Kraliçe Mariana’nın 5 yaşındaki kızı Infanta Margaret Theresa, tabloya “Nedimeler” ismini veren 2 kadın hizmetçi tarafından çevrelenmiştir. Tablonun sağ tarafında, genç cücenin yaramaz oynaşmalarına katlanan yatmakta olan iri bir bekçi köpeği, yanlarında daha yaşlı bir cücenin yaklaştıkça her hareketimizi izlediği hissini pekiştiren bakışları görülüyor. İki cücenin arkasında prenses Infanta’nın refakatçisi yas kıyafeti giymiş, yanındaki korumaya sessizce bir şeyler anlatıyor, refakatçi anlattıkça korumanın düşünceleri değişiyor gibi duruyor.
Tablonun arkasındaki açık kapının önünde puslu bir şekilde betimlenmiş olan kraliçenin kahyası resmin dünyasından ayrılmakta ancak onu odanın dışındaki bilinmezliğe doğru takip edip etmeyeceğimizi merak ediyormuş edasıyla durup son bir kez bize bakıyor. Kapının solunda, bir aynada, tabloda fiziksel varlıklarına yer verilmemiş kral ve kraliçenin hayalet gibi görünen simaları yansımaktadır. Sanki oradalar ama yoklar. Kâhyanın tablonun özünden dışarıya bitmek bilmeyen ayrılışı ve aynanın ürpertici camı üzerindeki asil simalar… Eserin bu son iki öğesi resimde görülenden daha çok sır olduğu şüphesi uyandırıyor insanlarda.
Kral ve kraliçenin soyut varlığı (resimde varlar ancak sahnede yoklar), saray hayatının anlık bir sahnesi içinde maddenin özü ve varoluş hakkında felsefi bir eser olduğu fikrini düşünmemizi sağlıyor. Aynadaki yansıma Velázquez’in yeni başladığı ya da bitirdiği tablonun özneleri olan, resmin dışında bizle aynı konumda duran kişileri mi gösteriyor? Ya da zaten sırtı bize dönük olan tuvaldeki resmi mi yansıtıyor?
“Nedimeler” tablosu aklımızda amansız çelişkiler yaratır. Bir yandan tablonun perspektif çizgileri açık kapının içindeki bir noktada birleşir ve bakışları eserin üstüne doğru çeker. Diğer yandan aynadan sıçrayan yansıma ilgimizi resme geri çeker ve eseri büyüleyen bulanık çehreli asil görüntünün makul konumunu düşünmemizi sağlar.
Tablo sadece yaşamın bir anını göstermiyor, maddi dünyanın yavaş yavaş yok olması ve kişiliğin durdurulamaz erimesi hakkında ruhsal bir meditasyonu anlatıyor. Saraydaki neredeyse 40 yıllık hizmetinde Velásquez, 4. Felipe dönemi İspanya’sının kademeli olarak güçsüzleşmesine tanık oldu. Dünya kayıp gidiyordu. Koloni ürünlerinin tüketilebilir ganimeti gevrek búcaro ve yeni dünyalar keşfeden imparatorluğun erimekte olan gücü, gerçeklik rüyasını bırakmayı ve giderek tükenmeyi yansıtan mükemmel imgelerdir.