Kubilay Kaptan
Bir Tablonun Anlattıkları “Kar Fırtınası: Hannibal ve Ordusu Alpleri Geçerken”
Romantizmin en önemli sanatçılarından biri olarak kabul edilen Joseph Mallord William Turner, bir manzara ressamı olmanın çok ötesinde bir değere sahiptir. Sanatçı bir dışavurum aracı olarak doğayı, yüce estetiği ile betimlemiştir. Doğayı, gözün algıladığı görünümden çıkartıp, ona manevi bir anlam yükleme telaşında olmuştur. Telaş kavramı onun resim yapma tekniğinin bir parçasıdır. Çünkü resimlerinde hızlı fırça darbeleri hakimdir. Alla prima üslubunun yanında kalın boya katmanları, karşıt geçişler Turner’in resimlerinde doğadaki dehşet anlarının yarattığı kaotik atmosferi yansıtabilmenin zamana karşı savaşının telaş izleridir.
Turner, sanat kariyerine bir suluboya ressamı olarak başlamıştır. Adını kitap yayıncılarından aldığı sipariş topografya resimleri ile duyurmuştur. Sanatçı kimliğini ve onu üne kavuşturan manzara resimlerini, yaşamı boyunca üzerinde çalıştığı suluboyalar ile temellendirmiştir. Bir gezgin olarak da tanımlanabilecek Turner, ışığın peşine düşerek Galler ülkesi, Fransa, İtalya gibi kıta Avrupa’sına yaptığı geziler sonucunda sayısız suluboyalar yapmıştır. Işığa dair yapmış olduğu gözlemlerinin zirvesine Venedik’e yaptığı gezi sonrasında ulaşmıştır ve doğa, ışığın gizemiyle ruhani boyutta ulaşmak için kullanılmıştır.
Topografik suluboyalarındaki doğa ile ilişkisindeki ilk değişim 1801 yılında yapmış olduğu İskoçya seyahati ile başlamıştır. Burada onu etkileyen İskoçya manzaralarındaki “yüce” estetiğiydi.
Turner’in yüceliği manzara resmiyle birlikte siyasal bağlamda kullanmasının ilk örneklerini Fransa İngiltere savaşlarının sürdüğü dönemde yapmıştır. Resimlerinde aydınlık alanlar İngiltere’yi simgelerken karanlık alanlar Fransa’yı simgelemiştir.
Bir diğer tarihsel yücelik resmi olarak adlandırılan “Kar Fırtınası: Hannibal ve Ordusu Alpleri Geçiyor” adlı çalışmasında analojik bir anlatım dili kullanmıştır. Bu resimde Turner, Hannibal'ın askerlerini MÖ 218'li yıllarda Alpleri geçme mücadelesinde tasvir etmektedir. Resmin koyu alanının içinde yer alan parlak bir altın güneş sayesinde resmin tüm odağını, askerler üzerinde dolanan kavisli bir kar fırtınası kemeri üzerine toplamaktadır. Ön plandaki askerler, fırtınana ile oluşan dairesel hareketin altında yerel kabilelerle savaşmaktadır. Fırtınaya zıtlık oluşturacak hikayenin geçtiği İtalya ovalarının güneş ışığı ise resmin sağ tarafında dağlardan inen çığa kaderini teslim etmek üzeredir. Bu resimde Roma ordularına karşı savaşan ve tarihe en büyük komutan olarak geçen Hannibal figürü Napolyon’a bir göndermedir. Turner, çağdaşı olan Jacques-Louis David'in Alpleri Geçen Napolyon portresine karşılık olarak bu tabloyu yapmıştır.
Bununla birlikte Kar Fırtınası, bulutların, dalgaların geri bir hareketle girdap etkisi yarattığı fırtına resimlerinin ilkidir ve insanın doğa karşısında acizliğini anlatan bir resimdir. Doğanın ezici kuvveti karşısında insanın çaresizliğini ifade eder. Kompozisyonda odak nokta Hannibal'in kendisinde değil, çatışmanın kurbanları olan mücadele eden askerler üzerinde yoğunlaşmaktadır. Resmin yüzeyinin büyük oranını girdap oluşturmaktadır. Turner’in yüce estetiği üzerine yaptığı resimlerinde gökyüzü, kompozisyonun büyük bir bölümünü kaplar. Figürleri doğanın ilahi gücü karşısındaki değersizliğini vurgulamak adına küçük bir ayrıntı gibi durur.