Kubilay Kaptan
Bir Tablonun Anlattıkları “İki Kız ve Zakkum Ağacı”
Gustav Klimt, 14 Mayıs 1862 tarihinde Avusturya’nın Viyana şehri yakınlarında Baumgarten’da doğmuş ve burjuvanın alt tabakasından gelmiştir. Viyana, o dönemde Avrupa’nın dördüncü büyük kenti idi ve “belle époque” diye anılan büyüleyici dönemini yaşamaktadır. İki milyonluk nüfusu ile bir kültür ilkbaharı havasında iken, Klimt’in ailesi ekonomik kriz geçirdiği için fakir bir yaşam sürdürmek zorunda kalmıştır. Krizi atlatabilmek için sık sık adres değiştirerek, masraflarını zar zor karşılayabildikleri küçük ve karanlık evlerde yaşamışlardır. Babası geçimlerini sağlayabilmek için altın işlemeciliği ve baskı oymacılığı yapmaktaydı.
Klimt, ondört yaşında iken, 1867 yılında İngiliz sanat okulu benzeri, Avusturya sanatının saygınlığını göstermek için kurulan, Viyana’daki Uygulamalı Güzel Sanatlar Okulu Kunstgewerbeschule Art Et Craft’a girmiştir. Okuldaki başarılı çalışmaları ile yeteneği keşfedilmiş ve yeteneğini daha da geliştirmesi için çeşitli olanaklar sağlanmıştır. Kardeşi Ernts de 1878 yılında aynı okula girince birlikte iş yapmaya başlamışladır. Arkadaşları Frans Matsh da katılınca üçlü grup olarak anlaştıkları için hocaları Profesör Ferdinand Laufberger, onlara dışarıdan tasarım işleri ayarlamaya başlamıştır. Laufberger gözetiminde bu üç öğrenci 1880 yılında Viyana’daki Sturany Sarayı için dört alegori ve Karlsbad kaplıcalarının tavan resimlerinin siparişini almışlar ve böylece sanat yaşamları başlamıştır.
Klimt, 1891 yılında Avusturyalı Sanatçılar Derneğine (Küntslerhaus), üye olmuştur. 1892’de grup Josefstadterstrasse’deki yeni atölyelerine taşınmışlardır. 1892 yılının yazında, babasının felç geçirmesi ve Aralık ayında da kardeşi ve ortağı Ernst’in ölümüyle derinden etkilenen Klimt, sanatsal gerileme dönemine, girmiştir. Bu Franz Matsch ile ilişkilerini kırılma noktasına getirmiş ve araları kötüleşerek atölyelerini ayırmışlardır. Buna rağmen 1893’te şirketin (Künstler-Compagnie) yaşayan iki ortağı olarak, bu son çalışmayı paylaşmak üzere Viyana Üniversitesi duvar resimleri için anlaşmışlardır.
Klimt, resmin yapısındaki gerginliğin, iki ve üç boyutlu anlayışın farkında olarak, ilk bağımsız işi olan “Allegorien und Embleme” serisini yapmıştır. Klimt, bazen resminde ekstra vurguyu gösterirken bunu suni imajla ve çevresi ile arasındaki sınırı belirterek yapmıştır. Diğer tarafta geometrik formları ve şekilleri, mimari çevreye yansıtarak dahil etmiştir. Böylece ikisi arasındaki estetik farklılığı minimalize etmiştir. Klimt, kompozisyonlarında resmin yüzeyinin bütünlüğünü korumak için, arka planına iki boyutlu geometrik veya boyalı süslemeler yapmıştır. Kullandığı insan figürlerinin vücudunu ve yüzlerini gerçekçi, yuvarlak ve gölgeli olarak betimlemiştir. Klimt, figür ile zemin arasındaki tartışmayı tam olarak yok edememiştir.
Bu erken dönem tablosu, Klimt’in nadir çalışmalarından biridir. Henüz otuz yaşına gelmemişken, İki Kız ve Bir Zakkum Ağacı tablosu ile ustalığını göstermiştir. O yıllar boyunca, ilgi odağı Viktorya dönemi İngiliz sanatı ve Ön Raffaeloculuk tabloları oldu. Bu, Klimt’in tarihsel olarak rekonstrüksiyon veya fotografik gerçeklik olarak resmin dar sınırlarının ötesine geçtiği ve birkaç yıl içinde onu sembolizmin tam şiirine götürecek biçimsel dekorasyon yoluna girdiği zamandı.
Bu tabloda en öne çıkan üç unsur: sıcak pembe tonları, simge ve sembollerin inceliği ve dengesidir. Kızın başörtüsündeki altın boncuklar üç boyutluymuş gibi parlayarak göze çarpıyorlar. Tablodaki taş, kumaş ve çiçeklerin dokusu, kızların ciltleri inanılmaz derecede gerçek gözüküyor. Bununla birlikte, canlı olarak ortaya koyulan detaylar, Klimt’in olgun tarzını karakterize eden görkemli yüzeyleri ve soyut kompozisyonları müjdeleyen soyut bir arka plana karşı koyuyor.