Kubilay Kaptan
Bir tablonun anlattıkları: “Hilebazlar”
Barok resim sanatının ustalarından kabul edilen Michelangelo Merisi da Caravaggio (1571-1610), yoğun gölge ışık kullanımı, özellikle içerisinde dehşet, vahşet ve cinayet olan Katolik ve mitolojik hikayeleri dondurulmuş anlarmışçasına resmetmesiyle büyük bir üne sahiptir.
Caravaggio için insanlar bir aradayken yoğun bir şekilde bir aradadırlar, sık sık öldürücülük ya sahnelenmiştir ya da yakındadır. Cinayetin varlığı birçok resminde açıktır. İsa portreleri ya şiddet ya da dolaylı bir şiddet içerir ama İsa ilgisiz ve nötr görünür; muhtemelen üzgündür. Caravaggio’nun İsaları bu anlamda diğerlerinden farklı değilken Caravaggio’da ölümün ve çürümenin olduğu, insanlar yaklaştıkça cinayet ya da ölümün sahneye girdiği bir tarz vardır. Psikoanaltik şartlarda Caravaggio insanlar arasındaki muğlaklık ve duygu tezatlığını özellikle duyguların yoğun olduğu zamanlarda tanımlar ve resmeder. Freud’un yakın ilişkilerimizdeki duygu tezatlığı tanımına bunu görsel olarak üç yüz yıl önce tanımlayarak katkılar sağlamıştır.
Caravaggio, bütün modellerini gördüğü gibi tekrar resmetmekle kalmayıp, modellerini güzelliklerinden çok aykırılık ve kabalıklarından ortaya çıkan bir görsel isteğe göre seçmeye başlamıştır. Caravaggio, sanatın tek rehberi olduğu bu yolda ilerleyerek, işi modellerini sokaktan geçerken tanıştığı insanlar arasından seçmeye kadar götürmüştür. Kullandığı bu metod ile yaptığı resimler hileciler, falcılar ve yaramaz çocuklarla dolmuştur. Onun bu dönem yaptığı resimler çok geçmeden sanat piyasasının en güçlü ve en etkili takipçilerinden birinin ilgisini çekti: Kardinal Francesco Maria Bourbon del Monte. Del Monte, onun resimlerini almaktan çok daha fazlasını yaparak, Palazzo Madama’daki malikânesinde yaşayıp çalışabilmesi için ona bir oda ayarladı.
“Hilebazlar”, kart oynayan üç kişinin arasındaki etkileşimi göstermektedir. Yani, dürüst bir şekilde kumar oynayan soldaki genç adam, iki hilebaz tarafından dolandırılıyor. Bunu bu kadar net söyleyebiliyoruz, çünkü hilebazlardan biri dürüst olanın kartlarına bakarken diğeri kemerinde sakladığı kartları masaya sürmeye hazırlanmaktadır. “Hilebazlar”, Caravaggio‘nun zeka kokan eserlerinden birisidir.
Masaya bakarsak, koyu kırmızı desenle örtüyle örtülü masada dışa doğru itilmiş bir tavla durmakta olduğunu görürüz. İki kişi kâğıt oynamaktadır. Biri, giyiminden ve şapkasından üst kesimden biri olduğu belli olan genç bir adamdır. Bu genç adamın yüzünde saf bir ifade vardır ve dürüst olduğunu söylemek zor değildir. Hemen solunda, sağ gözü net bir şekilde dürüst gencin başı arkasında kalan bir hilebaz vardır Bu hilebaz, yırtık eldivenli eliyle dürüst çocuğun kartlarını işaret etmektedir. Sol eli masadadır.
Bize arkası dönük olan hilebazın ise kağıtları tutan sol eli masaya dayalıdır, ancak sağ eli kurnaz bir şekilde kemerinde sakladığı kartları almaktadır. Bu hilebazın cebindeki hançer, resme gerilim unsurunu katan en mühim alettir. Bize, “kan dökülecek” izlenimini verir. Hilebazların kıyafetlerine dikkat ederseniz tavus tüylü şapkaları ve gömlekleri uyumsuz ve zevksizdir. Bu, onları zevk düşkünü sefil sınıfına sokar. Büyük ihtimalle bir zengin genci kandıran kurnaz fakirlerdir bunlar.
İskambil oynadığını sanan saf bir zengin genç ve iki hilebazdan oluşan kompozisyonda ışık, resme göre sol, bize göre sağ taraftan gelir. Karanlık bir oda olan mekandaki ışık, güneş ışını veyahut sarı ışık veren, alçakta duran bir lamba olabilir. Caravaggio‘nun özgünlüğünü ilan ettiği bu eser, “Doğalcılık” dediğimiz akıma verilmiş ve yıllarca taklit edilen önemli bir tablodur.