Kubilay Kaptan
Bir Tablonun Anlattıkları “Çuha Adası’na Yolculuk”
Rönesans ve Barok dönemin geniş yelpazedeki bilgi birikimiyle 18. Yüzyıl Fransa’sında başlayan Rokoko dönemi resim, süsleme, müzik ve daha birçok alana birçok katkıda bulunulduğu dönemdir. Bunun ötesinde Rokoko dönemi artık kilise ve mutlak monarşiyle yönetilen topraklar için bir dönüm noktasıydı çünkü artık kendi devirlerinin güneşi batıyordu. Skolastik düşünceden bağımsız devlet adamları, soylular ve sanatçılar doğmaya başlıyordu dolayısıyla sanatçının tahayyül sınırlarının kalkmaya başladığı, içlerindeki fikirleri ve düşünceleri daha rahat bir şekilde görünür kılındığı bir dönemdi rokoko.
Rokoko terimi kelime anlamı itibariyle Fransızca kökenli “rocaille” (kaya süslemesi) ve “coquillege” (kabuk) kelimelerinden gelmektedir. 18. yüzyıl Fransa topraklarında başlayan Rokoko dönemi daha sonraları İtalya, İngiltere ve Almanya ve hatta Rusya gibi ülkelerde zamanla görülmeye başladı. Ayrıca bu dönemin kökleri Rönesans’tan beri süregelen su çeşme süslemeleri gibi daha fazla detay isteyen süslemelere dayanır.
- yüzyıl genel Avrupa tarihine baktığımızda ise, zaten bütün sanat ve bilim dallarında artık yavaş yavaş başlayan bir laikleşme belirgin biçimde görülebilir. Özellikle Fransa Kralı XIV. Louis’in ölümü ile tahta çıkan XV. Louis, iç siyasette radikal değişimler yapmıştır. Bunların en başında geçmiş yıllardan beri süregelen, hiyerarşik mutlak monarşinin bozulması yer alır. Bu bozulmayla birlikte artık sarayın sıkı yönetiminden kurtulan soylu ve sanatçılar, Paris’i zevklerine göre yaşayabilecekleri bir yer haline getirmeye başladılar. Rokoko dönemi işte böyle bir ortamda başladı.
Watteau, Fransa’nın Valenciennes kasabasında dünyaya geldi. Daha hayatının ilk yıllarında yeteneği anlaşılan Watteau, henüz 18 yaşındayken önce Fransız ressam Gillot’un, daha sonra da Lüksemburg Saray’ının dekorasyonuyla sorumlu olan Audran’ın yanına çırak olarak verildi. Kariyerinin başlarında genelde bir resim atölyesinde cüzi fiyata ünlü ressamların eserlerini kopyalardı ama kendisi çok titiz bir ressamdı. Bir eser ortaya koymadan yüzlerce taslak çizer, bunlar üzerine saatlerini harcardı. Daha sonraları kendi üslubunu oluşturmaya başlayan Watteau’ya halk tarafından olan ilgi günden güne arttı. Bu dönemde yaptığı eserler ile seçkin insanlara birçok tablo satmayı başarabildi ancak bu parlak dönemi erken vuran bir talihsizlik sebebiyle çok erkenden bitti. 37 yaşında verem hastalığına yakalanan Watteau çok fazla dayanamadan genç yaşta vefat etti. En fazla bilinen eserleri ölmeden bir yıl önce yapmış olduğu Mezzetin ve İtalyan Komedyenler adlı eserlerdir.Burada tanıtılan eser Watteau’nun 1717 yılında yapmış olduğu ‘Çuha Adasına Yolculuk’ adlı tablodur. Çuha adası, Yunan mitolojisinde geçtiğine göre Aşk Tanrıçası Venüs’ün doğduğu adadır. Bundan dolayı Watteau eğer bir aşık çift çizecekse, bu ada onları yerleştirmek için en uygun yer olarak düşünmüştür. Resimdeki kişilere baktığımızda hemen hemen herkes kendi çiftini bulmuş, onlarla el ele tutuşup flört ediyor gibi gözüküyor. Tablonun hemen sol tarafında ise altından yapılmış, çiçek süslemeleri ve çeşitli işlemelerle ile dolu bir kayık gözüküyor. Kayığın hemen yanındaki çiftler muhtemelen birazdan kalkacak olan bu kayığa binmeye hazırlanıyorlar. Tepedeki kişilere baktığımızda çiftler birbirlerini aşağı kayığa doğru yönlendiriyor. Eserin adı Çuha Adasına Yolculuk olmasına rağmen ortamda bir ayrılık havası var gibi gözüküyor. Durum böyle olunca sanat eleştirmenleri bu esere birçok farklı yorumlar getirmiştir. Bu yorumlara göre Watteau bu eserde aşkın sonsuza dek sürmeyeceğini, mutluluğun kısa sürede tükendiğini ve eninde sonunda çiftlerin aşk adasından ayrılacağını vurgulamaktadır.