Melda Onur
Bir “16 Haziran” Yazısı: James Joyce, Ulysses, II. Abdülhamit, Filistin
James Joyce’s Women isimli bir dokümanter film (1985 yapımı) izlemiştim. Sıkılıp bırakırım diye düşünürken, Joyce değil ama Nora’ya takılıp kaldım. Joyce’un en sevgili eşi Nora ile karşılaşma sahnesi, aklımda kalan en önemli kareydi. Nora bir temizlikçi. Viktoryan mimari bir apartmanın alt katında başında bonesi, yarı gövdesi dışarıda camları silerken evin önünden geçen genç adamın bakışını görür. Genç adam, yani James Joyce Nora’yı kocaman bir tebessümle selamlar. Bu sahnenin bende takılı kalması sanırım yalnızca bana ait bir duygu değil; bence özellikle bu sahne akılda kalıcı olsun istenmiş.
Yazarın en büyük eseri olarak kabul gören Ulysses’in etrafında dönüp dolaşırken – hayır tümünü okumadım, gücüm yetmez – konunun 1904 yılı, 16 Haziran’da sabah 8’den ertesi sabahın erken saatlerine kadar yaşananları konu edindiğini okumuştum.
Joyce aslında Ulysses’yi 1914 Mart ayında yazmaya başlar, 1922 yılında tamamlar. Bundan böyle her 16 Haziran günü bir çeşit Ulysses’yi kutlama - anma gününe dönüşür. Ulysses’teki ana karakterlerden biri olan reklam afişçisi Leopold Bloom’un adından esinlenilerek Bloomsday adı verilir güne.
Peki yazar neden böyle bir tarih seçmiş. Kaynaklarda tahmin edilen şudur:
16 Haziran 1904, Joyce’un Nora ile tanıştığı ya da ilk kez sevgili olduğu tarihtir. Yani filmden aklımda kalan sahne 16 Haziran 1904 olabilir. Ya da takip eden günlerde Nora ile Joyce’un ilk birliktelikleri olabilir. 1904 yaz mevsiminin de, James Joyce için çok verimli olduğu belirtiliyor; Dublinliler’i de yazmaya başlıyor. Yine 1904’te yaşadığı bazı olayların Ulysses’de kullandığı belirtiliyor.
İrlanda’da 16 Haziran günü kutlanan Bloomsday’e katılanlar genellikle kitaptan karakterler gibi ve dönemin tarzı olacak kıyafetler giyiyorlar. Kutlamalar, okumalar, performanslar ve kitapta atıfta bulunulan yer ve mekanları ziyaret etmek gibi birçok farklı etkinlikler var. Bloomsday Kahvaltısı, 16 Haziran sabahı Leopold Bloom’un tükettiği aynı tip kahvaltıyı yemeyi içeren başka bir yaygın kutlama. Kahvaltı, İrlanda usulü kahvaltının tipik bileşenlerinin yanı sıra karaciğer, böbrek gibi sakatatlar da içeriyor.
Romanda Leopold Bloom bir kasabın önünden geçerken vitrinde gördüğü sakatatlara imreniyor ve böbrek satın almak için kasaba giriyor. Kasap etleri sarmak için gazete kağıtları kullanıyor. Bloom sırasını beklerken gazete kağıtlarından bir tane çekip, özellikle ilgi alanı olan reklamları okumaya başlıyor. Böbreği alıp kasaptan çıktıktan sonra da okumayı sürdürüyor.
Kitaptan aktararak şöyle devam ediyor: “Ağır ağır okuyarak Dorset Street boyunca ilerledi. Agendath Netaim: Plantasyon Şirketi. Türk hükümetinden okaliptüs ağacı yetiştirmeye müsait satılık kumluk araziler. Gölgelik, yakıt ve kereste olarak şahane. Yafa’nın kuzeyinde portakal bahçeleri ve muazzam karpuz bostanları. Seksen mark ödediğiniz takdirde zeytin, portakal, badem ya da ağaçkavunu yetiştirilen bir dönümlük arazi sizin namınıza tahsis edilecektir. Zeytin daha ucuza. Portakal ayrıca sulanmaya ihtiyaç gösteriyor. Peşinat olarak 10 mark, bakiyesini de senelik taksitler halinde ödeyebilirsiniz. Bleibtreustrasse 34, Berlin”
Montana Üniversitesi Profesörü John Hunt’ın Ulysses’i didik didik ettiği The Joyce Project çalışmasına göre; Bloom’un “fena fikir değil hani” diye düşündüğü ilanı veren, muhtemelen Filistin Arazi Geliştirme Şirketi. Zira bu tür ilanlara dönemin gazetelerinde sıklıkla rastlanıyor. Kısa adı ile PLDC, bugün hala yaşayan ILDC’nin öncülü; yani 1987’de kurulan İsrail Arazi Geliştirme Şirketi’nin. Filistin Arazi Geliştirme Şirketi ise 1908-9 yıllarında Büyük Britanya ve İrlanda Siyonist Federasyonu desteği ile kuruluyor. Siyonist Federasyon ise Britanya’daki Yahudiler için kalıcı bir ülke bulmak üzere kampanyalar yapma amacı ile 1899’da kuruluyor.
Üç yıl önce Tarihçi Doçent Sezai Balcı ile Profesör Mustafa Balcıoğlu Osmanlı Arşivi’ndeki belgelerden “Rothschildler ve Osmanlı İmparatorluğu” başlıklı bir çalışma ortaya koymuşlar ve II. Abdülhamit üzerinde karşılıklı bir tartışma başlamıştı. Acaba II. Abdülhamit Filistin’deki arazileri Yahudilere mi satmıştı? Yoksa II. Abdülhamit’i savunanların ifadesiyle bu orada yaşayanların mülklerini satmasıyla mı olmuştu? Davalarının öncüsü Yahudi kanaat önderleri sıklıkla Osmanlı’yı bu konuda yokladıkları aşikar bu yüzden her şey olabilir; ama burayı tarihçilere bırakarak ve James Joyce’dan fazla uzaklaşmadan bir tespitte bulunalım.
II. Abdülhamit tahttan indikten sonra, yani 1908 – 09’da kurulan şirketin verdiği Filistin’deki verimli toprakların satışlarına ilişkin ilanların tarihi ancak 1910’ların başı olabilir. 1914’te savaş başlayana kadar 50 bin dönüm satın alındığı bilgisi var. Joyce kitabı 1914 yılında yazmaya başlıyor. “Eğer Joyce bu ilanları görerek, bunlara dayanarak bu satırları yazdı ise, anakronizmle eleştirilebilir” diyor Hunt.
Yani içinde bulunulan zaman diliminin kronolojik açıdan uyumsuzluğu. Zira Ulysses’ye konu olan olaylar 16 Haziran 1904 ve 17 Haziran 1904 tarihlerinde geçiyor.
Belki Nora ile tanışılan o günde… Filmden hafızama kazınan o karede.