Haldun Solmaztürk
Bilmiyorlar, anlamıyorlar, öğrenmiyorlar…!
‘Apırsan da köpürsen de’ fıkrasındaki gibi, bazı insanların bir türlü öğrenemeyip yanlışta ısrar etmelerinin birçok nedeni vardır ama en başta yaptıklarının ‘doğru’ olduğuna—inanmaları gelir.
Öğrenmemek, kişisel olarak da kurumsal olarak da toplumsal olarak da bir kültürel açmazdır.
Böyle olduğunu, 9 Ocak günü MSB Tank Palet Fabrikası’nda yaşananlarda bir kez daha gördük.
Türk ordusunun envanterinde binlerce obüs var—155 mm Fırtına obüsü sayısı yakında 420 olacak. Altı obüs için bu seviyede, bu katılımla, böyle bir tören yapılması aslında akla ziyan…
Belli ki siyasi propaganda amacıyla, askerler, orduya olan ilgi ve askeri mekân kullanılıyor.
AKP genel başkanı, cumhurbaşkanlığı forsunun arkasında, cumhurbaşkanı sıfatıyla, askeri fabrikada, obüslerin önünde, üniformalı generallere konuşuyor—karşısında oturuyorlar: “Sermaye düşmanlığı yapanlar bugün Amerika’dan İngiltere’ye, oradan Almanya’ya kapı kapı dolaşarak, benzin istasyonlarındaki -- affedersiniz -- restoranlarda, bir şeyler yemeğe gayret edenler, yabancı ekonomi komiserlerinden yardım dileniyor. Biz ise işte bu dev eserleri ortaya koyuyoruz.”
Akaryakıt istasyonlarındaki ‘restoranlara’ yönelik garip eleştiri bu yazının konusu değil ama burada açıkça ana muhalefet partisi genel başkanını hedef alan siyasi söylem var. Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları bunu hep birlikte ve uzun süre alkışlıyorlar—öyle basiret bağlanması filan değil.!
Üstelik, törenin sonunda sahneye çıkıp, iktidardaki koalisyonun milletvekilleri, AKP genel başkan yardımcısı, AKP ve MHP Sakarya il başkanlarıyla—diğer partilerden kimse yok—poz da verdiler.
Dünyadan, tarihten ve gerçeklikten kopuk bir siyasi kadro—ve bazı askerler—altımızdaki zeminin kaydığının farkında olmadıkları gibi anlatılanları da anlamıyor, öğrenmemekte ısrar ediyorlar.
Bakın, çağdaş demokratik devletlerde sivil-asker ilişkileri nasıl yürüyor…!
Dört yıl kadar önce, 28 Mart 2019 günü Avustralya Savunma Bakanı Christopher Pyne, yanında Genelkurmay Başkanı Angus Campbell olduğu halde, basına açık bir devir-teslim törenine katılıyordu. Tören sonunda basın mensupları siyasi sorular sormaya başladığında genelkurmay başkanı bakanın yanına gitti, omuzuna dokundu ve “Özür dilerim ama siz bu tür – siyasi – sorulara cevap verirken askerlerin arkada görünmemelerini rica ediyorum” dedi. Bakan “Elbette.!” demiş, askerler kenara çekilip kadrajdan çıkmışlardı.
ABD’de, üç yıl önce, boynuna diziyle bastıran bir polis tarafından öldürülen George Floyd’u hatırlayanlar vardır. Başkent Vaşington’da protestolar, şiddet ve yağma olayları yaşanmış, sokağa çıkma yasakları ilan edilmişti. O süreçte, 1 Haziran 2020 günü Başkan Trump yanında Savunma Bakanı Carter ve Genelkurmay Başkanı Milley olduğu halde Beyaz Saray’dan çıkarak yakındaki bir kiliseye yürümüş ve elinde tuttuğu bir İncil’le kameralara poz vermişti.
Sonrasında, Genelkurmay Başkanı bir açıklama yaparak “Orada olmamalıydım” dedi ve Amerikan halkından özür diledi. O ortamda bulunuşu “Askerin iç siyasete bulaştığı” izlenimi yaratmıştı. “Biz, milletimizin üniformasını giyiyoruz ve milletten geliyoruz. Askerin siyaset dışı kalması gerektiğini sürekli aklımızda ve gönlümüzde tutmalıyız” diye açıkladı.
Savunma bakanı, “Orada olmamalıydım ama nereye, niçin gittiğimizin farkında değildim” dedi. Yine de Kara Harp Okulu mezunları bir bildiriyle savunma bakanını kınadılar ve ona ‘askerlik yeminini’ hatırlattılar, “Siyasileri memnun etmeye çalışmak utanç vericidir” dediler.
Senatör Lindsey Graham ki Trump gibi Cumhuriyetçi Parti’dendir, “General Milley’e, sadece derin bir hayranlık ve tam bir güven duyuyorum” diyerek Genelkurmay Başkanı’na destek verdi.
AKP Genel Başkanı, iki gün önce Muğla’da, eleştirilere ‘Müstemleke zihniyetlilerin kepazelikleri’ diyordu. Sözde “Türk Silahlı Kuvvetlerinin gücüne güç katacak bir savunma sanayi projemizin açılışında, ordumuzun komutanlarıyla birlikte yaşadığımız sevince tahammül edememişler”.
Yine AKP genel başkan yardımcıları, AKP ve MHP milletvekilleri, AKP MKYK üyeleri, AKP ve MHP Muğla il başkanları ile ‘parti devleti’ pozu verdiler, kurdele kestiler.
Yine diğer partileri dışladılar—her zaman yaptıkları gibi…!
Avustralya savunma bakanı, askerler uyarınca da olsa doğru olanı yapıyor; ABD genelkurmay başkanı ve savunma bakanı eleştiriler üzerine özür diliyorlar, ama buradakilere göre “Bu habis zihniyet, kahraman ordumuzu ve şerefli komutanlarımızı hedef alıyor”.
İşte demokrasiden bu kadar uzak bir anlayışın esiri bir ‘parti devletine’ dönüştük. Bunların demokrasi kültürü Ayder’de sergiledikleri ‘çevre kültürü’ kadar…
Yani ‘yok’ mertebesinde.!
Bilmiyorlar, bilmediklerini de bilmiyorlar; anlatıyoruz, anlamıyorlar; öğrenmiyorlar…!
Hâlâ tek derdi sandık; “Sandıkları patlatıyor muyuuz…?” diye bağırıyor.
Ama apırsalar da köpürseler de öğrenecekler, o da öğrenecek, o askerler de…!