Erhan Karadağ
Bilim şüphelenir gazeteci soru sorar
“Hadi oradan! Haddini bil hadsiz…!” Tv’de tartışma izlerken bir-bir buçuk saat arayla yükselir ses. Kadrolu, seçilmiş ve kontenjandan davet edilmiş konukların ezberiyle, kayıkçı kavgası izlersiniz.
Kimi konukların diyeceği hazırdır, Cumhurbaşkanı ne düşünüyorsa akşam tartışma programında durduğu yer odur. Cumhurbaşkanı ya da parti sözcüleri ne konuştuysa, hangi hararetle savunduysa o konuşma metnine takla attırıp top çevirerek canlı yayında üç saat geçirebilirler. Bilim adamı, stratejist, gazeteci gibi ünvanlarıyla konuşsalar da güçlüyü, iktidarı eleştirmezler. Soru sormamayı gazeteciliğe, şüphe duymamayı, şerhsiz inanmayı bilime yakıştırırlar. İktidar muhalefet tartışmasının tarafı olmaktan çekinmezler.
Kadro çoğu zaman aynıdır… Suriye Libya fark etmez, konu askeri harekat olur açık oturuma aynı isimler çağrılır; İstanbul sözleşmesi, kadın cinayetleri, Ayasofya’da hutbenin nasıl verileceği, en iyi onlar bilir. Bir kişi değildirler; sayıları aynı anda yayını devam eden her tv kanalına yetişecek kadar yeterlidir. Diplomaları ya da bir uzmanlık alanları vardır ama televizyona, canlı yayına konuşmacı olarak seçildiklerine göre belediyecilik, enerji, diplomasi, ceza hukuku, dış politika, islam gibi konularda da fena değillerdir. Kimse merak etmese de bir nevi görevdir her alanda fikir beyan etmek. Ya da hükümetin resmen beyan ettiklerini savunmak.
Salgının yayılması olur, doların yükselmesi ya da düşmesi farketmez, değişmez. Siyaset bilimi, ekonomi ve CHP zaten her birinin esas uzmanlık konusudur. O akademik ünvanları, profesörlüğü CHP’nin içini, İyi Parti ile HDP’nin “gizli ittifakını” görebilmek için almamışlardır, doğal gaz rezervleri ile ilgili de diyecek sözleri vardır herhalde. Bir yere kadar tabii ki. Taşıma suyla top çevrilebilir de, değirmen dönmüyor.
Kadın haklarını kadın olmadan, CHP’yi CHP’li olmadan konuşmaya benzemiyor doğalgaz. Bu sefer kolay değil, sondaj çok yeni. Stüdyodaki sabit yerinden Rektör Profesör Yaşar Hacısalihoğlu, yeni bir dönemin kapısının açıldığını söylüyor, Türkiye oyun kurucu diyor ama ilmi yetmiyor elbette. İki iskemle çekip çay söyleyip 320 milyar metreküp doğalgaz rezervini tartışamayacakları için uzman davet etmek zorunda kalıyorlar. Ve o uzman, Necdet Pamir Karadeniz açıklarındaki kuyuyu, doğalgaz rezervini yorumluyor:
“Evet önemlidir ama şu aşamada, bulgudur. Başka kuyular açmadan, uzun vadede onların debilerini, düşecek basıncı ölçmeden, doğruya yakın rezerv tahmini yapılamaz.”
İtiraz ediyor Hacısalihoğlu TPAO Genel Müdürü’nün verdiği bilgileri, rakamları savunuyor. Yerli diyor, milli diyor, konuşmaya katılmaya çalışıyor ama daha önce genel müdür yardımcılığı da yapmış, kurumu, sahayı tanıyan Necdet Pamir de “Bir dakika Yaşar” diyor. Hem ona cevap veriyor hem ekran karşısında birikmiş milyonların, son yılların gazını alıyor:
“Bırakın kardeşim kuru gürültüyü. Bilmediğiniz konu yok. Nereden biliyorsun. 26 yılımı verdim, sen bir gün çalıştın mı TPAO’da. Sürekli ne yapılırsa övmeniz mi lazım.”
Gece yarısını geçmiş, diğer haber kanalında da kadro farklı ama tablo aynı. Yine bütün konuları bilen yorumcular siyaseti, dış politikayı, enerjiyi konuşmuşlar veda ediyorlar. Mehmet Metiner şiir okuyarak programın finalini yapıyor. “Şiir de okuruz, şarkı da söyleriz” der gibi bir de türkü patlatmasın mı.
Canlı yayında büyük sürpriz, Metiner türkü söylüyor.
Her şeyi iyi biliyorlar da düzgün türkü seçemiyorlar:
Bana ne yazdan bahardan
Bana ne borandan kardan
Aşağıdan yukarıdan
Yolun sonu görünüyor
Geçtim dünya üzerinden
Ömür bir nefes derinden
Bak feleğin çemberinden
Yolun sonu görünüyor