Evre Pestereli
Beyaz Yakalı ve Girişimci Simbiyozu
6 Nisan’da bu köşede “Beyaz Yakalıdan Melek Yatırımcı olur mu?” sorusu irdelenmişti. Ben de bir beyaz yakalı olarak, resmin buradan nasıl gözüktüğünü aktarmak istedim.
12 yıldır kurumsal şirketlerde çalışıyorum. Üniversitede bir dönem, Türkiye’nin en büyük finans kurumlarından birinde staj yaparken, bir yandan da İTÜ Teknokent’teki bir girişimde yarı zamanlı çalışmıştım. Gündüzleri kaynakları ve geçmişten gelen bilgi birikimi olan bir kurumda, akşamları ise belirsizliğin önkabul olduğu, çok az kaynakla iş yürüten ve kararların çok hızlı alındığı bir ortamda çalışıyordum. Gözlemlerimden sonra, sağlamcı karakterimle kariyer rotamı kurumsal hayata doğru çizdim. O küçücük ofisteki dinamizmin tadı ise hep damağımda kaldı.
Yıllar sonra öğrendim ki, girişimcilik ekosisteminde var olmak için illa da girişimci olmaya gerek yokmuş. Melek Yatırımcı olma fikrini ilk duyduğumda “benim etim ne budum ne, maaşımla nasıl yatırımcı olabilirim” diye düşündüm. Sonra finansal kaynağım olmasa da bilgi birikimimi girişimlere bir sermaye olarak yatırabileceğimi öğrendim. Üstelik başta sağlayabileceğimi düşündüğümden çok daha fazla katkım olduğunu gördüm.
Biz Girişimcilere Neler Sağlayabiliriz?
Başarılı olan girişimlerin çoğu, henüz pazarda var olmayan ya da var olandan daha verimli olan çözümler sunuyorlar. Başarıya ulaşmak için yapmaları gereken yatırımcıları, kurumları ve bireyleri sundukları faydaya ikna etmek.
Bizler ise yıllardır kurumsal şirket bakış açısıyla, farklı hizmetler için alternatif kurumları değerlendiriyoruz ve seçim kriterlerinin neler olduğuna ziyadesiyle hakimiz. Tüketici ürün/servisleri alanında çalışanlarımız onların da tercihlerini nasıl etkileyeceğine dair epey deneyim sahibi. Bu bilgilerimizle ve kurumsal dünyada hayati olan hikaye anlatımı, sunum ve ikna becerilerimizle girişimcilere yol göstererek, onların başarı şansını önemli ölçüde arttırabiliriz.
Bunun yanı sıra, çalıştığımız sektörlerden gelen spesifik uzmanlıklar, aynı sektöre yönelik iş modelleri geliştiren girişimler için paha biçilemez olacaktır. Dış göz olarak saptadıkları problemleri ve çözüm önerilerini bizim katkılarımızla güçlendirmek, bir sonraki yatırımcı ya da müşteri görüşmesinden başarıyla ayrılmalarını sağlayabilir.
Yani potansiyel melek yatırımcılar olarak, elimizde paranın dışında da birçok farklı kaynak var. Ayırdığımız vakit ve emeğe bağlı olarak, ileriye dönük farklı işbirliği modelleri de geliştirebilir ve girişimcilerle çeşitli ortaklıklar da kurabiliriz.
Melek Yatırımcı olarak para yatırmaya gelince, yıllar içinde birçok kez piyango bileti almış ya da şans oyunları oynamışızdır. İnanılmaz vaatkar, gerçek olamayacak kadar güzel gençleşme ya da zayıflama programlarına boşa ödediğimiz paralar olmuştur. Kısa süre içinde ihtiyaç olmasa da bir üst modelini aldığımız çokça elektronik eşya olmuştur. Ezcümle, bugüne kadar maaşımızdan artırdığımız limitli kaynaklarımızla, “ölü yatırım” olarak addedebileceğimiz epey bir para harcadık. Başarılı olabileceğine inandığımız bir girişime yapacağımız yatırımın geri dönüşü olma ihtimali, bunlar gibi örneklerin hepsinden daha yüksek olacaktır. O yüzden bu seçeneğe de tamamen sırt çevirmeden önce tekrar düşünmekte fayda var.
Girişimciler Bize Ne Sağlayabilir?
Mesleki bilgilerinizi, dinamikleri çok farklı girişimcilik dünyasında yeniden ele alıp dönüştürerek kullanmak ve bir iş modelinin sıfırdan kurulup hayata geçmesine katkı sağlamak, bakış açınızı geliştirmek için eşsiz bir tecrübe.
Yalnız buradaki fayda, sadece profesyonel gelişimle sınırlı değil. Kurumsal dünya, bireyin katkısını azımsayan ve özgüvenini zedeleyen yapısal sorunlar ve kötü yöneticilik biçimleriyle dolu. En şanslılarımızın bile yıllar içinde duvara toslayıp yara almamış olması imkansız. Bunların sonucunda insan ürettiği değere karşı miyoplaşabiliyor ve bunu da bir kaybolmuşluk hissi takip ediyor. Hayatın anlamını sorgulayalım, mindfulness, yoga vb yapalım, bunların da faydası var kesinlikle. Ama eğer sürekli “ben ne üretiyorum”, “benim dünyaya ne katkım var” gibi sorularla kendini hırpalayan bir beyaz yakalıysanız, ürettiğinizi hissedecek bir şeyler yapmadığınız sürece, yapacağınız hiçbir şey sizi kafanızın içindeki bu cendereden çıkaramayacaktır.
Girişimcilere mentorluk ve eğitmenlik yapmanın bana sağladığı esas büyük fayda tam olarak bu. Haftada 2 saatimi ayırdığım bir girişimin nereden nereye geldiğini görmek, “3 aydır bu işin içinden çıkmaya çalışıyorduk, size ne kadar teşekkür etsek az!” gibi samimi bir takdir cümlesi duymak, bir fikrin hayata geçme sürecine katkıda bulunurken, uzun zamandır hissetmediğiniz bir coşku ve tamamlanma duygusu uyandıracaktır.