Emel Yıldırım
BAHARDA ERKEN SEÇİM
Belli ki önümüzdeki baharda erken seçim var. İktidarın elinde olsa seçimi zamanında yani 2023’de yapar, hatta mümkün olsa hiç seçime gitmez ama şartlar öyle değil. İktidarın içeride ve dışarıda dayanma gücü günden güne azalıyor. Ekonomi hızla çöküyor, uluslararası ilişkiler kördüğüm, dengeler altüst. Her yapılan anket AKP açısından bir öncekini aratıyor, ne yapsalar tutmuyor, her geçen gün iktidarın aleyhine işliyor. Erdoğan’ın “sözünü dinlediği” tek lider ABD Başkanı Trump da 3 Kasım’da seçimleri kaybedince işler iyice zorlaşacak. Yani Erdoğan’da ve partisinde büyük telaş var; erken seçim hesabıyla, bir yandan kendilerince çeşitli güvenlik tedbirleri alıyorlar, bir yandan da “Düşen yanar” korkusuyla din ve milliyetçilik duyguları üzerinden şuursuz hamleler geliştiriyorlar.
Bu yüzden yaza hızlı başladık. Telaş içinde çoklu baro kanunuyla baroları etkisizleştirip, sosyal medya düzenlemesiyle internette sansür dönemini başlatan hükümet, Ayasofya’yı ibadete açarak, kılıçlı hutbe ve hilafet tartışmalarını gündeme taşıdı. Durduk yerde İstanbul Sözleşmesi gündeme getirildi, ortalık ayağa kalktı. İstanbul Sözleşmesi Erdoğan ailesi içinde, AKP içinde ve Cumhur İttifakı içinde de ayrışmaya yol açtı. Açtıkları tartışmalar kendi ayaklarına dolandı.
Yaz aylarında turizm gelirlerine büyük ümit bağlanmıştı ancak salgın nedeniyle beklenti boşa çıktı. Gelecek yaz da durum farklı olmayacak. Turizmden de umudunu kesen iktidarın erken seçim hazırlıkları Ağustos ayında iyice ivme kazandı. Kısaca hatırlarsak;
1 Ağustos: 2020 sonuna kadar iş yerlerinde kira stopajı yüzde 20'den yüzde 10'a, yolcu taşımacılığı, düğün, nikah organizasyonu, konut bakım onarımı, tamir, kuru temizleme, terzilik gibi esnaf hizmetlerinde KDV %18’den %8’e, yeme-içme, sinema-tiyatro-müze, konaklama sektörlerinde ise KDV yüzde 8'den yüzde 1'e düşürüldü.
4 Ağustos: Bahçeli’den Meral Akşener’e “derhal ve çok kısa süre içinde eve dön” çağrısı geldi.
7 Ağustos: Bahçeli’nin çağrısını değerlendiren Erdoğan, birlik ve beraberlik vurgusu yaparak, “makul bir davettir” dedi.
15 Ağustos: ABD Demokrat Parti’nin başkan adayı Joe Biden’ın 19 Ocak’ta New York Times’ta yer alan “Erdoğan otokrattır.Muhalif liderlere destek olmalıyız. Erdoğan’ı mağlup edin, darbeyle değil seçim süreciyle” açıklaması 7 ay geçtikten sonra çok sayıda yandaş medyada haber yapıldı ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı tarafından gündeme taşındı.
21 Ağustos: Cumhurbaşkanı kararıyla saraya bağlı Takviye Hazır Kuvvet kuruldu. Çevik Kuvvet, terörle mücadele polisleri, sivil polisler varken toplumsal olaylara müdahale etmek üzere rezerv polis gücü kurulması soru işaretlerine yol açtı.
21 Ağustos: Karadeniz’de doğalgaz bulundu müjdesi 8.kez ama bu sefer doğrudan Erdoğan tarafından verildi. Tek kuyuyla rezerv tahmini yaparak, alel acele, 2023 yılında, tam da normal seçim tarihinde gazın kullanıma gireceği açıklandı. Oysa uzmanlara göre bu mümkün değil.
25 Ağustos: Yeni bir mıntıka temizliği yapıldı. Türkiye’nin en etkili haber bülteninin anchormani Fatih Portakal, mesleğinin zirvesindeyken sağlık ve huzur için 53 yaşında “emekli” oldu. Yerine Milat Gazetesi’nin ardından Erdoğan’ın uçağına en çok binen 2.gazeteci olan Selçuk Tepeli geçirildi. Aslında Fatih Portakal’ın gitmesinden ziyade Selçuk Tepeli’nin tercih edilmesine odaklanmak ve ona göre Fox TV’nin durumunu değerlendirmek gerekir.
Sırada bir mıntıka temizliği daha var: Seçim ve Siyasi Partiler Kanununda yapılacak değişikliklerle Deva Partisi ve Gelecek Partisi’ni seçim dışına itmek ve iktidarın çıkarları doğrultusunda seçim düzenlemesi yapmak. Bunun da hazırlıkları sürüyor.
Kısacası; iktidarın bu yıldan daha da zor geçmesi kuvvetle muhtemel gelecek yılın başlarında, en geç bahar aylarında erken seçime gitmekten başka çaresi kalmayacak.