Erhan Karadağ
Araba Sevdası
Bir gün önce söylediğini bir hafta sonra kendisi tutmayabiliyor. İktidar neyi nasıl görmek istiyorsa, o anda nasıl göstermeyi uygun görüyorsa öyle açıklıyor gündemin en can alıcı konularını. Nalıncı keseri gibi hep kendine doğru, hep kendisi için… Hükümetin yeni ekonomi modeli gün aşırı değişiyor, sofralara aş olmadan hop bir daha değişiyor.
Emekli, işçi, memur, dar gelirli “Bu gece de kombiyi yakmadan sabah ettik” diye sevinirken, doğalgaza ‘dolar zammı’ yapanlar, ‘Doları düşürdük’ diye seviniyor. Ama zam duruyor orada. 18’e çıkardıkları kuru bir gece yarısı 11’e indirenlerin gücü sütü 5 liraya indirmeye yetmiyor. Dolar kurunu bir saatte düşürmekle övünenler, peynirin etiketini değiştiremiyor, çayı, şekeri, yumurtayı, ekmeği bir kuruş düşüremiyor; ama doların düşüşünü büyük bir coşkuyla zafer gibi yaşıyorlar. Benzini, elektriği, kiraları, dört kişilik ailenin açlık sınırını hesaplamayanların “-dolar düştü- bayramı” o yüzden “ya ya ya, şa şa şa”dan başka bir şey ifade etmiyor. Ve o “çok yaşa”cılarla birlikte ‘Öyle Demek İstemedi Daire Başkanlığı’ kadrosu genişledikçe genişliyor. İtiraz edenlerin sorusu açık, “Madem bunu yapacaktınız, niye dolar 10 lira iken 11 lira iken yapmadınız? 17 liradan kimler döviz bozdu?” Bunlara cevap yok. Faize karşı durup Türk Lirası’nı devlet bütçesinden dolara bağladılar; ama sorsanız hâlâ faize karşılar.
Ne dedi Maliye Bakanı: “Çarpılan küçük yatırımcı oldu.”
Bunu diyebilecek kadar da olayların dışındaymış gibi yapabiliyorlar.
Soru yanıtlamıyorlar ama cevap veriyorlar.
Savunmada kadroları geniş; istedikleri zaman ülkenin sahibi olarak Erdoğan’ı, istedikleri zaman ülkeye sahip olmak isteyen eski Türkiye’nin vesayetçi zihniyetini güçlüymüş gibi gösterebiliyorlar.
Türk Lirası’na kur garantili mevduat hesabının Hazine’den ödeyeceği faize “Faiz değil o” diyecek din adamları bile var.
“Faiz caiz değil” diyenlere Hayrettin Karaman cevap veriyor:
“Caizdir çünkü faiz değildir; devlet faiz vermez, devletin verdiği hibedir…”
Üstüne vazife midir? Ekonominin ihtiyacı mıdır Hayrettin Karaman’ın sözleri? “Hocalar bu işe niye karışıyor” dedirtmek değilse gaye, ne alakası var bu konunun âlimle ulemayla.
Tıpkı pitbull dehşeti üzerine Cumhurbaşkanı’nın söylediği “Beyaz Türkler, hayvanlarınıza sahip çıkın” sözleri gibi.
Ne ilgisi var?
Güç göstermek için, etrafındakileri korkutmak için pitbull yetiştirenler ve onların denetimi yönetenlerin sorumluluğunda değil mi?
Beyaz Türkler kim? Zengin mi? Fakir mi? Muhalif mi? Hayvansever mi?
Tam olarak kimi kast ediyorsunuz?
Aynı dünyayı paylaşan, canlılara saygı duyanların şefkatini, sevgisini şiddete ortak etme çağrışımı oluyor mu hiç?
Siz değil misiniz her fırsatta “Yaradılanı severiz yardandan ötürü” diyen; üstelik hayvanseverler koşulsuz şartsız seviyor ve paylaşıyorlar. Mesela onlar aylardır hayvan hakları kanununu çıkarın, canlılara eziyet edenleri cezalandırın diyor. Ekmeğini, market alışverişini can dostlarıyla paylaşanlar “Kedi köpek mamasından KDV‘yi kaldırın” diyor. Çünkü “Bugün gücümüz yetiyor yarın yeter mi bilmiyoruz” diyorlar.
Sahiplenmediğiniz duygulara sahip olanların tek derdi bu; bir gün o mamaları alamayacaklarından korkuyorlar.
Sahiplendiğiniz bütün manevi duyguların temsilcisi Diyanet İşleri Başkanı’nın derdiyse çok bilindik:
Araba sevdası.
Yeni makam arabası istemekten korkuyor, altındaki devlet aracını yenileyememekten şikâyet ediyor. Türk Lirası’na dolar garantili faizi “hibe” diye veren devlet, araba peşine düşmüş Diyanet İşleri Başkanı’na yapsın bir kıyak.
Madem derdiniz bu, gözünüzün baktığı yer sadece etrafınızı ışıldatıyor…
Üç günlük dünya; değiştirin arabasını, üzmeyin Hoca’yı.