Bilmek bir yana yaşıyoruz aslında ama onlar söylememekte, gerçeğe hazırlamamakta direniyorlar. Ekonomi iyi mi kötü mü? Gerçek cevabı verin. Kamu kaynaklarıyla “sorun yok” süsü verdikçe toplumun kafasını karıştırıyorsunuz, geleceğinden alıyorsunuz. Bari şaşırtmayın, söyleyin; borçlanmasınlar.
Korona ile mücadelede başarılı mıyız değil miyiz konusu da öyle. Pandemi yasakları, adamına göre girdiği toplantıya göre farklı yürüyor. Bu ölçüsüzlük, bu çifte standart sadece yönetenlerin ayarının bozuk olduğunu göstermiyor; bir yandan da toplum davranışını bozuyor.
Kalabalıklar nerde toplandığına bakılarak eleştiriliyor. 30 kuruşa kavanoz kapağı satın almak için omuz omuza kapışan kadınlar tv haberi oluyor, onlarla alay ediliyor, ama Cumhurbaşkanı’nın geçen haftaki mitingine katılıp, attığı çay poşetlerini kapışanlar seçkin kalabalık oluyor. Oluyor maalesef, başka şeyler de oluyor.
Liyakat meselesini geride bırakalı çok oldu. Ölçü ilk orada kaçtı bir kere… Bir zamanlar iktidar “vasatın iktidarı, iktidarın vasatları” gibi kavramlarla eleştiriliyordu. Şimdi ara ki bulasın vasatı. İşlerin başında o işleri iyi yapanlar değil, seçilmiş, kollanmış, ödüllendirilmiş adamları var. Çok yerden maaşlı eski vekil son örnek. Eski milli sporcu milletvekili bakan yardımcısı kamu bankası yönetim kurulu üyesi cumhurbaşkanı başdanışmanı… Kartvizitini nefes almadan okuyamazsınız, ama bilmiyor. İstanbul’daki Göztepe Şehir Hastanesi’ni “İzmirlilere dev hizmet” diye müjdeliyor. Adam kayıran, kendisi gibi düşünmeyeni uzaklaştıran anlayıştır kaliteyi düşüren, bilimi, adaleti, eğitimi, yerlerde süründüren.
Ayarı bozuldu her şeyin. Dışa bağlı bir ekonomide kurun hızla yükselişini “ne işiniz var dolarla” diyerek sorun değilmiş gibi göstermesi ülke yönetiminde ölçünün kaçtığını zaten gösteriyordu da, sokağın da pusulası şaştı, kafası karıştı. Bu, hiçbir problem yokmuş gibi yapma hali her yerde davranış bozukluğu yarattı.
Bu hafta Ankara’da süpermarketlerde domatesin 1.5 TL’den satıldığını gördüm; salçalık. Kartal’daki organik pazarda kilosu 15 lira dedi arkadaşım. Konserve yapmak için 15 liradan 30 kilo domates alana şaşırmadım da bir anneanne ile üniversiteyi kazanmış(!) torununun hikayesini dinledim ona çok yandım:
“Baba işsiz, annenin maaşıyla ev dönmüyor. Günlerdir çocuklarını ikna etmeye çalışıyorlar, etme eyleme evladım gücümüz yetmez bu özel üniversiteye, bir yıl daha çalış gelecek yıl devlet okulu kazan diyorlar ama olmuyor.”
Allah uzun ömür versin, anneannenin emekli maaşından kredi çekiliyor, ilk yıl tamam… 36 ay taksitle ödeyecekler.