Emel Yıldırım
AKP KİMLERİN PARTİSİ?
İktidarda 19 yılı geride bırakan AKP, hâlâ birinci parti konumunu koruyor. Ancak özellikle son yıllarda parti tabanında hızlı bir çözülme ve oy kaybı olduğu aşikâr. Araştırma şirketleri, AKP oylarında erimenin yüzde 10-12’leri bulduğu görüşünde. 2002’de yüzde 34.28 ile tek başına iktidara gelen, 2011 seçimlerinde yüzde 49.83 ile zirveyi gören, her iki yurttaştan birinin oyunu almayı başaran AKP, 2018’de yapılan son genel seçimlerde yüzde 42.9 oy aldı. Bugünlerde ise AKP’nin oy oranı yüzde 30 civarında seyrediyor.
Burada ortaya çıkan soru; ekonomi, hukuk, demokrasi, özgürlükler, insan hakları gibi yaşamın hemen her alanında dibe vurmamıza rağmen AKP hala nasıl birinci parti çıkıyor, AKP’yi kimler, niye destekliyor? Parti tabanından kimler koptu, kimler kaldı?
AKP 2001’de bir “dava partisi” iddiasıyla kadro hareketi olarak yola çıktığında, ön planda Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Beşir Atalay, İdris Naim Şahin, Ali Babacan, Abdülkadir Aksu, Cemil Çiçek, Erkan Mumcu gibi isimler, arkasında ise başta kadınlar ve küçük esnaf olmak üzere, istikrar arayışındaki hemen her kesimden geniş halk desteği, bir çeşit koalisyon vardı. AKP, o günlerde batı dünyasının da gözdesiydi.
2010’lardan itibaren durumlar değişmeye başladı. Erdoğan’ın partiyi tümüyle kontrol altına almasıyla önemli isimler partiden koptu veya geri plana itildi. AKP, kadro hareketinden hızla uzaklaşarak Erdoğan’ın tek belirleyici olduğu kişi partisi halini aldı. Erdoğan güçlendikçe parti mekanizmaları zayıfladı, ortak akıl terk edildi, “başüstüne reis” dönemine geçildi, siyaseti biçimleme gücü kaybedildi. Bugün artık AKP, bir siyasi parti olma vasfını yitirmiş, Erdoğan’a hizmet eden, Erdoğan’ın taleplerini karşılayan bir organ durumuna düşmüştür.
AKP sadece kadrolarını değil, davasını da yitirdi. Siyasal İslamı üretemeyen AKP, iktidarda mafya örgütlenmesi üretti. Erbakan, başbakanlığı döneminde tarikat şeyhlerine Başbakanlık Konutunda iftar yemeği vermiş, yemeğin görüntüleri ülkede ciddi sorunlara yol açmıştı. Erdoğan ise mafyanın önemli isimleri ile görüntüler veriyor. Rıza Zarrab, Sezgin Baran Korkmaz, Sedat Peker, Alaattin Çakıcı gibi isimler “iş insanı” sıfatı ile Erdoğan’ın yanında yer alıyor. Suça karışan faillerin Erdoğan’la, Soylu ile yanyana fotoğrafları çıkması sadece tesadüf diye açıklanabilir mi?
Davanın din değil, para ve güç olduğu çok açık. Yoksa en basitinden “bakara makara” diyen Egemen Bağış partide bu kadar önemli bir yer tutar mıydı? Bir yanda rüşvetler, çökmeler, kadın ayarlamalar, uyuşturucu işleri, haksızlıklar, adaletsizlikler, sınır tanımayan yalanlar sürerken bir yandan da samimi dindar olunabilir mi? Bu ülkenin anayasasını bile, İranlı uyuşturucu baronu Zindaşti ile yemek görüntüleri ortaya çıkan, Zindaşti’yi tahliye ettirdiği iddia edilen, ölümü üzerinde şüpheler olan Burhan Kuzu hazırlamadı mı?
Tepede bunlar yaşanırken tabanda kopmalar başladı. Vicdanlı dindarlar, samimi muhafazakârlar, istikrar diye gelenler, liberaller, kadınlar, gençler partiyi hızla terk etti, terk ediyor. AKP, bu gelişmelerle yaşanan çözülme sonucu, varoşların, lümpenlerin, sistemden nemalananların, yaptıkları yanlarına kar kalanların partisi halini aldı. Bu kitlenin Erdoğan’a ve AKP’ye böylesine sadık olmasının başlıca sebebi, AKP iktidarı sırasında en rahat dönemlerini yaşamış olmaları. Şimdiye kadar hiç böyle bir şansları olmamıştı. Erdoğan sonrası, onlar için de bastıkları zeminin kayması demek.
Böyle bir yapı ve anlayış, ülkeyi her alanda ağır sorunlar yumağına çevirdi. Yaratılan hasarın onarımı kolay olmayacak ve belli ki zaman alacak. Tek çare, bir an önce erken seçime gidilmesi, demokratik, laik, hukuk sistemine geçilmesidir.
Yapacak çok iş var.