ACİL YARDIM ŞERİDİ

Adı "emniyet şeridi" oldukça, çakarlı siyah arabaların ekspres yolundan başka bir şey ifade etmez. Önce bu yandaki yolun adını "Acil Yardım Şeridi" koyalım, sonra hazır mıyız, bir felakette bu yolu boşaltabilecek miyiz ona bakalım. Toplanma alanlarına depreme dayanıklı gökdelen yapmaktan başka ne yapıldı deprem adına, ölçülebiliyor mu?
Beklenen-beklenmeyen doğal afetlere, kazalara toplumu, görevlileri bir parça hazır tutan bilgidir, tatbikattır. Biz hazır olmayı bırakın, sallanmadığımız her gün unutuyoruz depremi. Ege’de, Yunanistan’da, Anadolu’da yer sarsılmadıkça da hatırlamıyoruz depremi. Geçen hafta deprem haftasıydı, AFAD da hatırlattı ve vatandaşları, “kendi hazırlıklarınızı yapın” çağrısıyla uyardı.
Herkes ne kadar hazırlık yapar, o hazırlık sorunu çözer mi bilmiyorum ama insan asıl devlet ne kadar hazır, acil durum için sorumlular ilgili kurumlar ne planlıyor onu merak ediyor.
15 – 16 milyonluk İstanbul, imara açılmış, üzerine avm’ler yapılmış, olmayan toplanma alanlarıyla, gökdelenleriyle ve duran, hiç ilerlemeyen trafiğiyle pek hazır görünmüyor bir afete. Bir kentte, olağan bir günde 10-15 kilometrelik bir mesafenin saatler sürmesi felaketin çoktan geldiğini, yakıcı sonuçlarının da kaçınılmaz olduğunu göstermez mi?
Daha önce de yazmış önermiştim; bu hafta sonu İstanbul’daydım ve trafikle boğuşurken haberleşme ve ulaşım konusunun hesaba katılmayan bir kabus olduğuna bir kez daha emin oldum. İstanbul’un çok büyük bir tatbikata ihtiyacı var. Öyle zil çalınca binaların boşaltıldığı, itfaiyenin merdiven dayadığı, masaların altına girilen bir tatbikat değil kast ettiğim. GSM hatları, iletişim cihazları ve araç trafiğinin yasaklandığı bir tatbikat şart.
Hazır insanlar devletin aldığı kısıtlamalara uyma eğilimindeyken, pandemi yasakları hayatımızın parçası olmuşken, bir zaman dilimi belirlensin, kimse çıkmasın trafiğe, kimse telefonla konuşmasın. Sadece kamu görevlileri ve toplu taşım araçları olsun. Olur mu? Yapabilir miyiz? Belki yılda bir iki kez yapmalıyız. Arabasından ve telefonundan kopamayan bir toplum için en azından ilk saatlerde kullanmama konusu pekiştirilmiş olur. Sıradan bir günde emniyet şeridini boşaltamıyoruz, hatırlayınız; İstanbul’da 5.8’lik depremde bile cep telefonları çalışmadı, İzmir’de ulaşım felç oldu. Daha büyük bir darbede iletişim dahil bütün trafiğin kilitleneceğini biliyoruz. Hazır değiliz.
Şehircilik Bakanlığı’na göre 300 bin bina alarm veriyor. 1.2 milyon insan riskli evlerde yaşıyor. Sigortacılar İstanbul’da poliçesi olan bütün evler zarar görse dahi DASK’ın hepsini karşılayabileceğini, yaklaşık 40 milyar lira ödeyebileceğini söylüyor. Kağıt üzerinde konuşmak kolay, mümkündür; er ya da geç ödenir. Ambulansa yolu kim açacak, kurtarma ekibi enkaza nasıl ulaşacak. Bir gün de buna kafa yorsak ne olur ki. Bir alo demeye, bir boş emniyet şeridine ihtiyaç duyduğumuz gün çok geç olabilir.
(Dünya yerinden oynar, kadınlar özgür olsa… Saygı ve hayranlıkla, Dünya Emekçi Kadınlar Günü insanlığa kutlu olsun.)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Erhan Karadağ Arşivi