Memetcan Demiray
Yeter ki profilim 'gerçekçi' ol!
TikTok'ta yeni akım: Kadınlar cinsel cazibelerini artırmak için vajinal sıvılarını 'parfüm'e dönüştürüyor! Instagram'a 'selfie' çekenler yüzünden New York sakinleri isyan ediyor. Bu şartlar altında ortaya çıkan BeReal, sosyal medya kullanıcılarına özledikleri sadeliği vadediyor. Peki tutar mı? İnsanlık şimdi 'doğallık ve samimiyet'i çift kamerayla arıyor!
Açık konuşalım: Instagram'dan çoğumuz artık bıkmadı mı? İşte günün ilk paylaşımı: Starbucks'ın karton bardağı... Ama detaya dikkat lütfen: Melis'in bugünkü ojesi beyazdı!
İşte üst komşumuz Batuhan... Çok sportif biriydi ve yine arabasına atlamış, kendini doğaya atmıştı. Jogging arasında orman manzarası yayınlarken fonda Taylor Swift çalmaktaydı. Nilden'in kedisi bugün de pek sevimliydi. Baksanıza... Bu sefer de koltuğun sol tarafına yatmıştı! Sinan Abi esprili sloganlar ve özlü sözlerle "like" alırken araya gençlik yıllarından bir "TBT" atmıştı. Ve az önce Twitter'da iklim krizi, "mülteci sorunu" hakkında esip gürleyen Ecesu... Şimdi Caddebostan'da lise arkadaşlarıyla "kavuştay"da, Martini kadehi tokuşturmaktaydı.
Tıklayınca ne çıkacağı belli "story"ler, her gün kendini tekrar eden bir slayt gösterisi... Sahi, "gerçeklik" bu "sefahat şov"un neresindeydi?
Buradan yola çıkan yeni sosyal medya platformu BeReal, kullanıcılarına doğallık ve samimiyet gibi sanal âlemde çoktan unutulmuş iki duyguyu vadediyordu. Ve "anti-Instagram" olarak son dönemde büyük ilgi gören uygulama, geçen hafta App Store'da en çok indirilenler arasında 1 numara olacaktı!
İKİ DAKİKADA ÇEKTİN ÇEKTİN!
BeReal de tıpkı Instagram gibi fotoğraf yayınlamak üzerine kuruluydu ama radikal farklarla... Her şeyden önce bu platformda günlük sadece bir paylaşım hakkınız vardı ve o paylaşımın ne zaman yapılacağına BeReal karar veriyordu! Günün lalettayin bir anında, örneğin akşamüstü 17.53'te ekranınızda "Time to BeReal!" (Gerçek olma zamanı!) uyarısı belirebilirdi: Şimdi derhal kolları sıvamanız lazımdı.
Uyarıya tıkladığınızda önce arka kamera devreye giriyor, sizden ortamı çekmenizi istiyordu. Ardından ön kamera açılıyor ve o anki yüz ifadenizi kaydediyordu. Ve en önemlisi... Tüm bunların iki dakika içinde olup bitmesi gerekiyordu! Eğer gecikirseniz hem o gün başka bir şey yayınlayamıyor, hem de arkadaşlarınızın "anlık"larını göremiyordunuz.
Şu durumda ne etrafı düzenleyecek, ne de saçınızı başınızı düzeltecek vakit vardı! Dahası... Fotoğraflar çekildikten sonra filtre, kesme-biçme gibi bir imkân da yoktu. Sonuçta ortaya çıkan, ofiste bilgisayar başında çalışan, toplu ulaşım kullanan ya da akşam pijamalarıyla televizyon izleyen, "gerçek" insanlardı.
HERKESİN Mİ HAYATI SIKICI?!
BeReal fanatiklerine kendilerini iyi hissettiren de tam olarak buydu. Öyle ya, "süslü" pozlar vereceğiz, evimizi şık göstereceğiz ve tabii en havalı filtreyi seçeceğiz derken Instagram keyiften çok eziyete dönüşmeye başlamıştı. Özellikle "Z kuşağı"... "Instagram yorgunluğu" yaşıyordu ve BeReal sadeliğiyle onlara ilaç gibi gelmişti. Ve en güzeli... Diğer sosyal medya platformlarında insanların ne kadar "kaliteli" bir hayat yaşadığını "gözetleme" devri bitmişti. BeReal'de herkes bizim gibi, oldukça sıradan ve işinde gücündeydi.
Ama aksini düşünenler de vardı. Rolling Stone'da uygulamayı eleştiren yazar Ej Dickson, BeReal'i indirdiğinden beri hayatının ne kadar sıkıcı olduğunu fark etmişti! Zira günlük paylaşım uyarısı geldiğinde kendini hep rutin işler yaparken buluyordu!
WIRED'a ortak bir makale kaleme alan iki iletişim bilimci, Cornell Üniversitesi'nden Brooke Erin Duffy ile Sheffield Üniversitesi'nden Ysabel Gerrard'ın görüşleri de hayli olumsuzdu.
MİNİMALİZM: TUTMAZ Kİ...
BeReal'in tanıtım metninde "Influencer olmak istiyorsanız TikTok ya da Instagram'da kalın!" demesi örneğin... Apaçık saygısızlıktı. Kaldı ki mükemmellik kaygısından ne kadar bezmiş olursa olsun, bir BeReal kullanıcısı da kendi "dijital ben"ini en iyi şekilde yansıtmak isteyecekti. Tamam, bazılarımız Facebook'un "özgün ve samimi" olduğu ilk günlerini özlüyordu. Ama büyük şirketlerin işi de "nostalji" arzusunu paraya çevirmek değil miydi? Hem rekabet şartlarında BeReal ne kadar reklamsız ve bugünkü gibi "naif" kalabilecekti? Tamam, şimdilik teknoloji yorgunlarının bir soluk alması için güzel bir fırsat sunmuştu. Ama sosyal medya platformlarının birbirlerinden özellik çalarak, "çeşitlenerek" ayakta kaldığı bir ortamda minimalizm... Ne kadar direnebilirdi? İşte baksanıza... Instagram daha şimdiden BeReal'in çift kamera konseptini "Dual" özelliği getirerek "sahiplenmekte"ydi!
The New York Times'tan John Herrman'ın soruları daha da ağırdı: Snapchat'in bizden her gün iki dakikamızı talep ettiğini düşünelim: Tepkimiz ne olurdu? Ya da TikTok... Başka videolar görmek için bizi içerik üretmeye zorlasa?.. İşte BeReal'in yaptığı tam olarak bu tür bir zorbalıktı.
ŞİMDİ MODA 'ÇİFT KAMERA'!..
Görüldüğü gibi "Covid sonrası" dünyada da insanlık, mutluluğu ekranda aramaya devam ediyor. TikTok'ta başlayan "vabbing" akımı mesela, kadınların vajinal sıvılarını alıp bileklerine, boyunlarına "parfüm" olarak sürmesiyle dünyayı kasıp kavuruyor! Jinekologlar, "Ama dikkat edin, mikrop kaparsınız!" diye TikTok'çuları uyarsa da nafile... Bu "özel koku"nun cinsel cazibeyi artıracağı düşünülüyor.
Turizm yasaklarının kalkmasıyla New York'a akın edenler, "selfie" çekeceğiz diye Manhattan'ı mahşer yerine çeviriyor. Ama bu kez bir fark var: Salgından sonra "home office" çalışanlar evlerindeler ve camdan her şeyi görüyorlar! Hatalı park edenler, yere çöp atanlar, seyyar satıcılar derken mahalle bir anda karışıyor!
Ve bir haber de Türkiye'den... "Online bankacılığa" başvuran bir teyzeden ekrandaki memur arka kamerasını açmasını, evini göstermesini istiyor. Sebep?.. Kadına etrafta baskı yapan biri var mı diye kontrol etmek, yani güvenlik mi? Yoksa düpedüz mahremiyetin ihlali mi? "Gerçeği" 40 megapiksellik görsellerde arayan insanlık şimdi de "çift kamera" ile sınanıyor!
Bir yanda James Webb Uzay Teleskobu... Elde ettiği her görüntüyle evrende ne kadar küçük, ne kadar önemsiz olduğumuzu hatırlatıyor. Diğer yanda Melis, Batuhan, Nilden, Sinan Abi ve Ecesu... Kendilerini hâlâ dünyanın merkezi sanıyor.