Memetcan Demiray

Memetcan Demiray

Ve pandemi öksüz kaldı!

Covid-19'u İçişleri Bakanlığı genelgesiyle bitiren (!) bizlerin pek haberi yok ama şu sıralar tüm dünya salgında "4. dalga"yı konuşuyor. Özellikle Avrupa'da vaka sayıları rekora koşarken önlemler yeniden sıkılaşıyor. Peki "suçlu" kim? "Aşısızlar" mı, etkisi düşen aşılar mı, yoksa toplumların aşırı rahatlaması mı? Maalesef aradığınız sorumluya şu an ulaşılamıyor!  

Ülkece çok şanslıyız ama kıymet bilmiyoruz. Baksanıza, tüm dünyayı kasıp kavuran Covid-19'u İçişleri Bakanlığı'nın tek bir genelgesiyle 1 Temmuz günü bitirdik, yine de motorin ve gıda fiyatlarından şikâyet ediyoruz.
Oysa hükûmetimiz ne kadar basit ama kararlı bir önlemle etkisiz hale getirdi salgını... Gece 12'den sonra müziği yasakladı ve her şey bir anda "normal"e dönüverdi! Şimdilerde Sağlık Bakanlığı'nın Covid-19 istatistikleri sosyal medyada üç-beş dakika konuşulup derhal unutuluyor. Hatta arkadaş sohbetlerinde "Korona muhabbeti" açana "sıkıcı" ve "geri kafalı" gözüyle bakılıyor. O kadar ki... Günde 30 bin vaka ve 250 civarı can kaybına "fikslenen" tablo, Ekşisözlük'te kendine futbol kadar bile yer bulamıyor. Evet, Beşiktaş 4 gol daha yedi ama olsun... Atölyede üretilen yerli otomobilimiz dosta güven, düşmana korku salıyor!

AŞI VE REHAVET


Gelin görün ki dünya basınının manşetlerinde maalesef yine Covid-19 var. Geçen hafta 1,8 milyon vaka açıklanan Avrupa'da 24 bin can kaybıyla yeni bir "rekor" endişesi belirdi.  Dahası, böyle seyretmesi halinde salgının önümüzdeki üç ayda yaklaşık yarım milyon kişiyi öldüreceği söyleniyor! Adeta bir savaş manzarası... Adına da "4. dalga" deniyor.
Bu durum ister istemez "Aşılar işe yaramıyor mu?" sorusunu beraberinde getiriyor. Öyle ya, henüz Biontech'in kullanılmadığı geçen yıl bu zamanlar daha az vaka vardı. Nasıl oluyor da nüfusun yüzde 70'ini aşılayan ülkelerde hâlâ Covid patlaması yaşanıyor?
Uzmanlar öncelikle aşıların hastaneye yatışı önemli ölçüde azalttığını hatırlatıyor. Ama aşılı olmak ne yazık ki virüs kapmayı engellemiyor. E bu arada okullar da açıldı. Hal böyleyken Almanya'da "Covid pozitif" tanısı konanların yaklaşık yüzde 40'ını "tam aşılılar" oluşturuyor! Şoke edici bir bilgi değil mi?
Leipzig Üniversitesi'nden epidemiyolog Prof. Dr. Markus Scholz, aşıların zamanla etkisini yitirdiğinden de söz ediyor. Yani... Rehavete kapılmamak çok önemli... İyi de herkes tam da bu "rehavet" için koşa koşa aşıya gitmedi mi? Yoksa statları, kafeleri ve konser salonlarını yeni "kapanmalar" mı bekliyor?

ASIL VİRÜS 'AŞISIZLAR' MI?!


Cevap "kısa vadede" hayır... İnsanlar özgürlüğün tadına tekrar varmışken devletlerin böyle radikal önlemler alması beklenmiyor. Nitekim Hamburg Üniversitesi'nden Prof. Dr. Stefan Kluge de artık vaka sayılarına değil yoğun bakım doluluk oranlarına baktıklarını açıklıyor. E hastanelik olanlar da çoğunlukla "aşısız" ise... Şimdi tüm "kabahat"i onlarda mı aramak gerekiyor?
Yunanistan, İtalya ve ABD, tam da bu yolu tercih eden ülkeler... Üçü de Covid sertifikası ile "aşısızlar"a hayatı dar etmeye çalışıyor ve ciddi protestolara sahne oluyor.
Yine aşısızlara kapalı alanları yasaklamak için bu ay referanduma gidecek İsviçre'de anaakım partiler "Evet" cephesinde yer alırken "Hayır" diyerek "özgürlükleri savunmak" popülist sağa (!) düşüyor!
Kosta Rika ise daha ileri gidip, 8 Ocak 2022'den itibaren turizmi sadece aşılılara açan ilk ülke olmaya hazırlanıyor. Orada da sektör temsilcileri huzursuz... Aşısız "müşterileri" Küba gibi rakiplere kaptırmaktan korkuyor! Korona'nın bize öğrettiği en önemli şey belki de bu... Koyun can derdinde, kasabın gözü etten başka bir şey görmüyor!

3. DOZU OLMAYANLARIN PANDEMİSİ!..


The New York Times'ın Yeni Zelanda muhabiri Natasha Frost da benzer bir çelişkiye dikkat çekiyor. Birçok ülkede ölümlerin "yeni normal" haline geldiğini belirten Frost, pandemide yaklaşık 30 (otuz) can kaybı yaşayan Yeni Zelanda'nın işleri hâlâ çok sıkı tuttuğunu bildiriyor. Auckland'da nüfusun yüzde 90'ı aşılanana kadar kapanmaların süreceğini, bunun da ayları bulacağını söylüyor.
Avrupa genelinde de umutlar aşılamanın artmasına bağlanmış durumda... Bağışıklığı 6 ayı dolduran kişilerin şimdi "hatırlatma" (booster) diye bilinen "3. doz"u yaptırması ve böylece kış aylarının da minimum zararla atlatılması umuluyor. Ya sonra?.. Her 6 ayda bir aynı şeyi mi konuşacağız? Alman yazar Don Alphonso, "Aşısızların pandemisi bitti, şimdi 3. dozu olmayanların pandemisi başladı" diye tatlı tatlı dalgasını geçiyor.

ÇARE SİZSİNİZ TÜRKİYE!..

Aşıların ölüm riskini büyük ölçüde azalttığı bilimsel bir gerçek... Ama virüsün yayılımını biraz incelediğimizde altından hep insan faaliyetleri çıkıyor. İşte ABD'nin en büyük yerli kabilesi Navajo'lar... Şeflerinin de baskısıyla 400 binlik nüfuslarının neredeyse tamamını aşılıyorlar. Derken ne zaman turistler geliyor ve Navajo gençleri iş için komşu eyaletlere gidiyor; virüs hortluyor!
Keza Hindistan... "Delta" varyantından dolayı Covid'den ağır zarar gören ülke, bu hafta "ışık festivali" Davali nedeniyle sokaklara, yollara dökülüyor. Şimdi herkes şölenin sonuçlarından endişe ediyor.
Ama insan da böyle bir varlık işte... Sosyalleşmeden edemiyor. Salgınla geçen iki yılın sonunda kimileri "Bana bir şey olmaz!" rahatlığında, kimileri "Yeter artık, ne olacaksa olsun!" diyor. Alaska ya da Arjantin... Fark etmiyor.
Güzel yurdumuz, Türkiye'miz ise bambaşka! Her şeye kolayca çözüm buluyoruz. Doğalgaz mı pahalı, kombiyi kısıyoruz. Çiftçiler iflas ederken Bakan Pakdemirli'ye göre "tarımda liderliğe oynuyoruz"! Eh, virüse karşı da hâlâ güçlü bir silahımız var. Ne yapıyoruz? Yakalanmıyoruz. Ha, bir de saat 12 dedi mi müziği kapatıyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Memetcan Demiray Arşivi