Tuğçe Küçük

Tuğçe Küçük

POPÜLER KÜLTÜR ÇAĞINDA ÇOCUKLUK NEREDE?

Çocukluğun yetişkinlikten ayrı bir kategori olarak ortaya çıkması modern zamanlara tekabül eder. Sanayi Devrimi’ne kadar çocuk, tarımda üretime destek olmasıyla emek gücüyle işlev görmekteyken Sanayi Devrimi sonrası kendine ait özel ve disiplinli bir alana ayrılmıştır. Günümüzdeyse teknolojinin içine doğan çocukların yetişkinler kadar sosyal mecralara maruz kalması dolayısıyla yetişkinlerle aynı şeyleri görüp öğrenmesi çocukluk denen alanı flulaştırıp çocukluğu yetişkinliğe yakınlaştırıyor.

Çocukluk, sosyo-kültürel pratiklerin çıktısıdır, içinde barındığı kültürün şeklini alır. Farklı kültürler içinde çocukluğa atfedilen anlamın değişkenlik gösterdiği gibi aynı toplumun farklı zamanlarında da çocukluğun anlamında farklılaşmalar görülmektedir. Öyle ki kültürel bir inşa olarak söz edebileceğimiz çocukluğun izlerine ilk defa modern zamanlarda rastlarız.

Erken modern dönemde özellikle matbaanın icadından sonra çocukluk kavramının ortaya çıkmaya başladığı söylenebilir. 17. yüzyılda çocukların kıyafetlerinin yetişkinlerden farklılaştığı ve çocukların oyuncaklara sahip olduğu bilinmekle birlikte bu ayrıcalık yalnızca burjuvaziyi kapsamakta, köylü ve alt sınıftan çocuklar için hâlâ çalışmak ile oyun arasında bir fark bulunmamaktaydı.

Modernleşmenin simgesi çocukluk

Ancak sanayileşmeyle birlikte üretim şekillerinin, iş gücünün değişmesi, kentleşme, ailenin ve toplumun yapısındaki değişiklik çocuğun ve çocukluğun da içinde bulunduğu duruma kayda değer nitelikte etki etmişti. Hatta 19. yüzyılda çocukluğun, modernleşmenin ve ilerlemenin simgesi haline geldiğini söylemek hiç de yanlış olmaz. 19. yüzyıla gelindiğinde artık çocukluk, yetişkinlerin yaşam pratiklerinden ayrı bir kategori olarak var olmaktaydı. Yetişkinlik öncesi döneme tekabül eden çocukluk, çocuğu yetişkinlik rollerine hazırlayan süreci işaret ediyordu. Öyle ki erken dönemlerden beri var olan oyuncaklar da bu işlevi görmekteydi. Yani çocukluk bugün de dahil olmak üzere tüm zamanlarda yetişkinler tarafından belirlenen, yönlendirilen, sınırları çizilen bir dönem olarak karşımıza çıkmaktadır.

Çocukluğun tek tipleşmeye işlevi

Kapitalizm öncesi dönemlerde çocuk, tarımda üretime destek olma işleviyle, emek gücüyle öne çıkmaktayken modern zamanlarda çocukluğun, özel ilgi, duygusal yaklaşım, öğrenim ve disiplinli bir hayat temposu içinde yeniden tanımlanmış olduğundan, artık çocukluğun yetişkinlikten ayrı bir kategori içerisinde yer aldığından söz ettik. Sanayi Devrimi sonrasını ise çocuğun bir özne olarak değerlendirmesinden ziyade çocukluğun sömürü düzenine eklemlendiği bir dönem olarak okuyabiliriz. Öyle ki modernleşme ile birlikte ortaya çıkan çocukluk olgusu tek tipleşmeye katkı sağlama işlevini pekâlâ üstlenmiş ve böylece modern devletler ideal, ehlileştirilmiş vatandaşlar yetiştirme işini kontrol altına almış bulunmaktaydılar.

İdeal vatandaşlardan ideal tüketicilere

Bugünse tüketim toplumunda yaşarken aynı durumun bir adım öteye taşınarak ideal tüketicilerin yetiştirildiğini söyleyebiliriz.

Artık çocuklar teknolojinin içine doğuyor ve ebeveynlerinin hayatlarının büyük bir parçasını kaplayan sosyal mecralara maruz kalarak büyüyor. Popüler kültürün içinde yetişmekte olan bu çocuklardan eskiden çocukların bilmediği, yetişkinlere ait olan büyük büyük cümleler duyabiliyoruz. Ya da çocukların kıyafetlerinin yetişkinlerin kıyafetlerine ne kadar benzediğini, artık yetişkinlerin kullandığı eşyaların her birinin küçük bir muadili olduğunu sıklıkla görüyoruz. Şimdilerde genellikle çocuklar için arkadaşlarıyla bir araya gelmekten çok daha keyifli olan çevrimiçi oyunları var. Bu da onları sanal ortama daha da bağımlı hale getiriyor.

Çocukların yetişkinler ile aynı mecralarda bulunduğu dolayısıyla aynı şeyleri görüp öğrendiği günümüzde çocukluk denen dönem yavaş yavaş flulaşıyor ve çocukluk yetişkinliğe yakınlaşmaya başlıyor.

Modern zamanda ortaya çıktığından bahsettiğimiz, yetişkinlikten ayrı bir alan olarak ele alınan çocukluk olgusu artık kendine ait bir kategori olmaktan uzaklaşıyor. Yetişkinler gibi konuşan, davranan, giyinen çocukların çocuklukları görünen o ki erken yaşlarda bitiyor.

Sözün özü teknolojinin, sosyal mecraların, popüler kültürün hüküm sürdüğü çağımız, çocukluğu yok ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Tuğçe Küçük Arşivi