Tuğçe Küçük
MABEL MATİZ’İN ‘SARMAŞIK’I ÜZERİNE…
Ayrıştırmanın, ötekileştirmenin, düşmanlığın bağırtısını çok dinledik. Öylesine dinledik ki, birleştiriciliğin, önce kendimizle sonra farklı her kimlikle barışmayı yankılamasını duymadık bile… Oysa bu aydınlık ses bir yerlerde yankılanmaya devam ediyor, artık onu duyalım diye!..
“…Aynı daldaydık aynı daldaydık
Aynı daldan düşüp ayrıldık…”
Asırlardır siyasetin ‘öteki’ aracılığıyla inşa edildiğini biliyoruz. Bunu destekler nitelikte tarihten örnekler Batılı devletlerin kendi kimlik argümanları için Doğu perspektifini ‘öteki’ olarak kullandıklarını gösteriyor. Yaşadığımız coğrafyada da benzer şekilde bazı kimlikler üzerinden ‘ötekileştirmeler dolayımıyla siyaset inşa edilmekte. Yaratılan bu kutuplaşma farklı grup ve kimlikleri birbirlerine katlanamaz hale getirdi. Son zamanlarda dil, din, cinsiyet ve toplumsal cinsiyet üzerinden oldukça sık gündeme gelen ayrıştırma, kültür çeşitliliğinin olduğu ülkemizde gruplar arasında keskin çizgilere yol açtı.
Uçların kavuşması
Bu tabloyu yaşarken, ayrıştırmaları birleştirmek için gayret eden, tahammülsüzlüğün kucaklaşmayla yer değiştirmesini dileyerek yapılan işler elbette umut oluyor. Bu umut ışıklarından biri, Mabel Matiz’in 2018 yılında çıkardığı ‘Maya’ albümü.
‘Maya’, Matiz’in kendi ifadesiyle,“Uçların kavuşması… Eski-yeni, iyi-kötü, siz-biz diye adlandırılan bütün uçların...” Yaşadığımız coğrafyadaki çok kültürlülüğü karmaşa olarak görmekten ziyade kültürümüzün zenginliğini göstermeyi amaçlayan çalışmasında Matiz, şarkılarının sözleriyle, albüm kapağıyla, etnik motiflerle moderni harmanlayarak ve kliplerinde kullandığı metaforlarla bu amacına ulaşıyor. Özellikle ‘Sarmaşık’ın klipini ilk izlediğimden bu yana içimde bir yerlere dokunuyor, her defasında beni düşünmeye sevk ediyor o… Bazı durumların kelimelerle izahı zordur, işte bu klip de kelimelerin varamadığı yerlere varıyor… Kelimelerin eremediği yerlere ulaşmayı başaran sanat, buna kollarını sıvayan sanatçı iyi ki var!..
Çok kültürlü topraklar, çeşitlilik sunan motifler
Klipin başında birbirinden farklı halılarla bezenmiş bir tarlanın ortasında tam bir halı sığacak bir boş alan görüyoruz. Sonraki sahnede de Mabel Matiz bomboş tarlada büyük bir halı üzerinde tek başına uzanıyor. Diğer taraftan LGBTİ+’ları temsil eden uzun bir gökkuşağı renklerinden oluşan halı üzerinde yürüyor. Bir başka sahnede de üzerinde halı ve el yapımı yorganların olduğu bir sedir üzerinde oturuyor. Sonra, kendi halısını alıp halılarla dolu olan tarlada yürümeye başlayarak halısına yer arıyor. Bir yer bulup halısını serdiğinde diğer insanlar onun etrafından halılarını toplayıp gitmeye başlıyorlar.
Bütün bu metaforları bir araya getirdiğimizde, farklı motiflere sahip halılarla dolu tarla, yaşadığımız çok kültürlü coğrafya içerisindeki farklı deneyimlerle bezenmiş insanları temsil ediyor.
Bütün renklere yer var!
Mabel Matiz de bu coğrafya içerisinde harmanlanmış insanlardan biri. Sedir sahnesinde gördüğümüz çok çeşitli halı ve yorganlar onun bu coğrafyadaki yaşam deneyimi ile elde ettiği benliğinin unsurlarını temsil ediyor. Aynı topraklarda doğup büyümüş, benzer acı ve mutlulukları tatmış olmasına rağmen, farklı kimliklerin kültürel değerlere sahip olamayacağı önyargısına karşılık bu kültürün bir parçası olduğunu gösteriyor.
Böyle bir tutumun ortasında kendi kimliğini aşikâr etmek elbette kolay değil. Bu zorluğu ve ikilemi de gökkuşağı renklerinden oluşan halı üzerinde ileri geri yürüdüğü sahnede görüyoruz. Aynı şekilde halılarla dolu tarlada dolaşırken boş bir yer bulduğunda halısını hemen sermekten çekiniyor. Sonunda, kendi benliğini barındıran halıyı sermeye karar veriyor. Ancak farklılıklara olan önyargıyı kademe kademe yıkabilmek inancıyla özünün tamamını barındıran, o başta arazide tek başına gördüğümüz büyük halı ile değil, kimliğinin bir parçasını sembolize etmek için kullanıldığını düşündüğüm daha küçük bir halı ile bunu yapıyor. Öyle yapıyor bile olsa halısına yer bulduğunda diğerlerinin halılarını toplayıp gitmesi, birbirinden bambaşka motiflere sahip insan çeşitliliğinin olduğu coğrafyamızda kültürel kodların kimlik farklılıklarına alan tanımadığını muazzam bir şekilde ifade ediyor.
Bir halı eksikse motifin bütünü eksiktir!
Bu noktada genelleme yapıp bütün azınlıklar için konuşacak olursak, bu gruplara çoğu zaman kendi ‘öz kimlikleri’ ile çeşitliliğin bir parçası olma hakkı tanınmıyor. Ancak ‘azınlık’ olarak bahsettiğimiz farklı kimliklerden her biri bu coğrafyanın içinde harmanlandı, olgunlaştı, büyüdü. Ülkemizde dil, din, cinsiyet, toplumsal cinsiyet bağlamında farklı her grup, tarlaya kuşbakışı görüntüdeki rengarenk motifin bir parçasını oluşturuyor. Klipin başında da gördüğümüz gibi bir halı eksikse motif eksik kalıyor.
Bu motifin tamamlayıcısı olan kimliklerden, klipteki metaforda da olduğu gibi kendi halısını alıp uzaklaşmaktan, ötekileştirmekten, nefret beslemekten artık yorulmadık mı? Her insanın kendine has renkleriyle mutlu olduğu, var olduğu bir dünya, sevgisizlik ve öfkenin kol gezdiği bir dünyadan daha mı zor?..
Bütün bunları bana tekrar tekrar düşündüren Mabel Matiz’i, ‘’ albümünü ve Sarmaşık klipini, aidiyet duygusu elinden alınmaya çalışılan herkes adına kucaklıyor ve selamlıyoruz!..