Burak Soyer
“‘Döner Dünya’, sizin, bizim, hepimizin hikâyesi”
Bundan 25 yıl önce İstanbul sokaklarını müzikleriyle beraber arşınlayan, adını Günter Grass’ın baskılara ‘çocuk aklıyla’ direnen Oskar’ı anlattığı Teneke Trampet kitabından alan grup dördüncü albümünün ilk teklisi ‘Döner Dünya’yı yayınladı. Basit hayat döngüsü içinde toz zerresiyle aynı kefede duran insanın kendini sorguya çekişini anlatan şarkıyı ve 25 yıl öncesinden bugünlere gelen Teneke Trampet’in yolculuğunu konuştuk.
Grubun kuruluşunun üzerinden 25 yıl geçmiş. Sokaklar, barlar, festivaller, insanlar… Neler geliyor bu 25 yıl içinde gözünüzün önüne?
Cem: Bize, “İyi ki yıllar önce müzik yapmaya başlamışız ve iyi ki bırakmamışız,” dedirten çok şey yaşadık, çok insan tanıdık. Bazen insanların karşısında sözcüklere dökemediğimiz duygularımızı, öfke ve sevinçlerimizi şarkılarla ifade etmeye çalıştık. Tanımadığımız insanlarla müzik sayesinde kurduğumuz bağlar geliyor tabii ki aklımıza. Bunun yanında, şarkıların yazılış süreçleri, yıllar içinde düzenlemelerini değiştirirken çarpıştırdığımız fikirlerimiz, grupça verdiğimiz emekler geliyor. Üretmek ve paylaşmıak kısacası…
25 yıl önceyle günümüz arasında bir karşılaştırma yapmanızı istesem hangi mevzular kafaya oynar?
Cem: 25 yıl önce sokakta müzik yaparken herhalde en önemli derdimiz şarkılarımızı seslendirmekti. Bunu nasıl yaptığımızı, ürünümüzün niteliğini o kadar da çok önemsemiyorduk. Zaman içinde çok iyi müzisyenler ile bir araya gele gele müziğin içeriğinin yanında niteliğinin de çok önemli olduğunu hisseder olduk. Teneke Trampet’e katılan bizden daha genç müzisyen arkadaşlarımız sayesinde grubun müzikal olarak çok ilerlediğini düşünüyorum. Bir de ürettiğimiz şarkıların içeriğinde de ilerleyen yıllarla birlikte kişisel sorgulamaların daha arttığını söyleyebiliriz.
Ergin: Müzikal yolculuğumuzda kimi zaman 90’larda yazılmış bir şarkı, kimi zamansa 2020’lerde yazılmış bir şarkı bize eşlik ediyor. Teknik anlamda gelişimimiz ve duygusal olgunlaşmamız müziğimize ister istemez yansıyordur. Ama son provamızda “İşçilerin Sesleri” şarkımızı çalarken fark ettik ki şarkı yayınlanalı 10 sene olmuş olsa da hala güncelliğini koruyan bir hikâyesi var. Hem bu gibi durumlar hem de yeni ürettiklerimiz, müziğimize hâlâ heyecan duymamızı sağlıyor.
Bugüne kadar yaptığınız çalışmalarda hem tür hem de şarkılarınızın içeriğinde yelpazenizi çok geniş tuttunuz. Ama ayağınızı bastığınız yerin sabit olduğunu düşünüyorum. Yani orada bir kayma veya oynama yok bana göre. Katılır mısınız bu görüşüme?
Ergin: Teşekkürler görüşünüz için. Katılıyorum. Kimi zaman yemek farklı baharatlarla yapıldı. Kimi zaman farklı yemekler benzer baharatlarla yapıldı.
Yine yukarıdaki soruyla bağlantılı olarak bahsettiğim yelpazenizin genişliği müzikal olarak daha rahat hareket etme imkanı sağlamıştır muhtemelen ama onun da şöyle sakat bir tarafı var bana göre: İpin ucunun kaçması. Böyle durumlarla karşılaştığınız oldu mu? Savrulduğunuz diyeyim özetle…
Ergin: Değişim çok kovalamadığımız ama kaçmadığımız da bir kavram. Son dönemde özellikle Ozan’ın aranjeleriyle hazırladığımız şarkılar daha modern bir çizgide duruyor. Sanırım yelpazenin genişliği aslında daha rahat hareket etmektense daha detaylı çalışmalara savurmuş olabilir bizi. Ama bu da müzikal açıdan zenginleşmemiz için oluyor.
Yeni şarkınız ‘Döner Dünya’ yayınlandı. Var mı bir hikâyesi? Nasıl ortaya çıktı?
Cem: Mahir Ünsal Eriş’in bir öyküsünde geçen “gece batıya gider” sözünün akılda kalıp üzerine düşünülmesiyle, ufuklara takılan gözlerle, sonra sözün söylediğinin ve gözün gördüğünün sesle kaynaşmasıyla ortaya çıktı şarkı.
Oğuz: ‘Döner Dünya’, sizin, bizim, hepimizin hikâyesi. Kendi koşuşturmasına kapılıp giden insanın aslında dünyanın kendisini zerre kadar umursamadığını hissettiği kısa bir farkındalık anının türküsü.
‘Döner Dünya’ hem çok büyük, içi dopdolu bir konuyu hem de aslında çok basit, sıradan bir olayı işliyor. Bu iki nokta birbirine ne kadar zıt görünse de ikisinin birbirini tamamladığını ve ikisinin iç içe olduğunu, mevzuyu malum hırslar yüzünden bizim büyüttüğümüzü düşünüyorum. Siz neler söylemek istersiniz?
Cem: Kelime anlamıyla bakıldığında konu aslında oldukça büyük, evet. Dünya dönüyor, hem Güneş dediğimiz yıldızın çevresinde hem kendi çevresinde. Biz ise sık sık onun kendi çevremizde döndüğünü sanıyoruz. Onun bundan haberi yok tabii. Kendimizi bu gezegende misafir gibi hissettiğimiz, onun geçirdiği döngünün çok küçük parçaları olduğumuzu hissettiğimiz zamanlarda sorular sorarız ya bazen, bu şarkı da bir soru diye düşünülebilir herhalde.
Bir de biz dünyanın işini görmeye devam edeceğini, esas bizim onunla artık çok da uzun sayılmayan süreler içinde işimizin biteceğini unutuyoruz değil mi? Ve tam da sizin anlattığınız şekilde bir döngünün içinde yaşarken, bunun içinde yine gayet doğal bir hayat bizden habersiz kafasına göre takılırken kendimize biçtiğimiz rol yüzünden o ‘doğal hayat’ döngüsünü pas geçiyoruz galiba… Ne dersiniz? Sizde nasıl vuku buluyor bu durum?
Cem: Evet, insanlık kim ki bu gezegende? Onu sömürmeye çalışan, yaptıklarının gezegenden çok kendisine zarar vermekte olduğunu, senin de söylediğin gibi kendi işini bitirmeye doğru gittiğini fark etmeyen bir tür. 10 yıl önceki ilk albümümüze adını veren ‘İzin Verme’ isimli şarkımızda “Dünya her zamankinden hızlı dönüyor” demiştik, Yıldırım Türker’in yeni sosyal hareketleri konu aldığı bir yazısından mülhem olarak. İçimizde memnun olmadığımız şeylere, dünyamıza yapılan doğal olmayan müdahalelere bir karşı-müdahale isteği var en baştan beri. Yeni şarkımız ‘Döner Dünya’nın konusu, geleceğimize sahip çıkma adına yapılan böylesi davranışların zıddı gibi tınlıyor olabilir, ama bazen insan içine dönüp kendini sorgulama isteği de duyuyor işte.
Sırada neler bekliyor dinleyicilerinizi?
Ergin: Aralık ayında yeni şarkımızı yayınlayacağız. Hem hüzün hem de umut saçacağımızı düşünüyorum. 2023 yılında da 6 şarkımızı daha yayınlamayı hedefliyoruz. Dinleyicilerimizi daha sık şarkı yayınlayan bir Teneke Trampet bekliyor.
Oğuz: Dördüncü albümümüzde genç ve dinamik bir şirket olan Nana Yapım’la çalışacağız. Onların heyecanının bizim üstümüzde de son derece olumlu etkisi oluyor. O yüzden önümüzdeki dönemde Nana Yapım’dan çıkan sanatçıların katılımıyla gerçekleşecek olan Nana konser gecelerinde de sahne alacağız. Pandeminin araya girmesiyle uzun süredir ayrı kaldığımız seyircimize kavuşacağımız günü iple çekiyoruz.