Memetcan Demiray
Bize her gün 'yeni normal'!..
App Store'da 1 numaraya yükselen "Poparazzi" adlı uygulama, insanları "selfie"den kurtarıp sosyalleştirmeyi hedeflerken Instagram'ın tahtını sallıyor! Zoom toplantıları ve sanal alışverişten bıkanlar, bir an önce interneti kapatıp "gerçek hayat"a dönmek için gün sayıyor. Tüm dünya "Covid-sonrası"na hazırlanırken bize de 10,5 liralık avro kuruna şaşmak ve Taksim Meydanı'nı gül suyuyla yıkamak düşüyor!
"Tünelin ucunda ışık göründü"... Son dönemde Batı medyasının en sık kullandığı cümle bu... Ve elbette birçok "ama"yı da beraberinde getiriyor. Ya varyantlar, mevcut aşıları etkisiz bırakırsa... Ya hızlı açılmalar nedeniyle Covid-19 yeniden ve yeniden patlarsa...
Buna karşılık tüm hazırlıklar, iyimser senaryolara göre yapılıyor. Özgür günler iyiden iyiye ufukta belirirken "yeni normal"in "eski"sinden ne farkı olacağı da yavaş yavaş netleşiyor. Ve insanları "selfie"den kurtarıp daha fazla sosyalleştirmeyi amaçlayan "Poparazzi" adlı yeni uygulamanın tam da böyle bir dönemde ortaya çıkması hiç de tesadüfe benzemiyor!
INSTAGRAM'IN YENİ RAKİBİ!
Henüz geçen pazartesi kullanıma sunulan ve Apple App Store'da en çok indirilenler arasında hızla 1 numaraya ulaşan Poparazzi, tıpkı Instagram gibi fotoğraf paylaşımına dayanıyor. Ama Instagram'dan farklı olarak Poparazzi'de kullanıcıların profillerini kendileri değil, arkadaşları oluşturuyor! Yani bu yeni sosyal mecradaki fotoğraflarımızı biz değil, ancak arkadaşlarımız çekip yayınlayabiliyor! Tabii bunun için daha çok kafeye, restorana, plaja ve bara gitmemiz, daha çok insanla temas kurmamız icap ediyor! Bu da Covid-19 salgınının muhtemel final arifesinde Poparazzi'nin neden büyük rağbet gördüğünü açıklıyor!
BURADA 'SELFIE' YASAK!
Nitekim yaklaşık 16 aydır eve kapanan insanların pijamalı "selfie"lerini, kedilerini ve yaptığı yemekleri paylaşmaktan bıktıkları bir sır değil. Bu anlamda sırf "kendini onaylatma" üzerine kurulu Instagram, giderek tekrara düşüyor, "eski normal"le özdeşleşiyor. Sonuçta hiçbir "like", dostlarla karşılıklı içilen bir kahvenin yerini tutmuyor.
İşte bu ihtiyaçtan yola çıkan Poparazzi'de telefonun ön kamerasıyla yapılan "öz çekim"lere izin verilmezken fotoğraf filtreleri ve "like"lar da yer almıyor! Böylece insanların suni paylaşımlardan kurtulup birbirlerinin doğal hallerini yakalayarak eğlenmeleri hedefleniyor. Hatta kimilerine göre Poparazzi, bu yönüyle Facebook'un kuruluşunda var olan "arkadaşları kaynaştırma" amacını günümüz şartlarında yeniden üretmeyi başarıyor.
İNSANLAR İNTERNETE DOYDU
Peki Poparazzi "yeni normal"in favori uygulaması olabilir, Instagram'ı tahtından edebilir mi?
Bu soruların cevabı, pandeminin seyrine bağlı gibi duruyor. Eğer yaz ayları güvenli ve hareketli geçerse Poparazzi'nin sadece "Z kuşağı"nı değil, aynı zamanda izolasyondan kurtulan milyonları etkilemesi bekleniyor.
Her hâlükârda insanların "yeni normal"den daha fazla sosyalleşmeyi anladığını McKinsey'nin Avrupa çapında yaptığı son araştırma da doğruluyor. Araştırmaya göre yaklaşık 65 milyon Avrupalı, salgın biter bitmez "online" hizmetleri bırakmaya; özellikle de gıda alışverişi ve bankacılık işlemleri için yüz yüze ilişkilere dönmeye hazırlanıyor. Nitekim davetiyeyle girilen (!) pandeminin son yıldızı "Clubhouse"un karantinalar kalkar kalkmaz nasıl çabucak demode olduğu da akıllardan çıkmıyor. Dijitalleşmeye doyan insanlık, "yeni normal"de çok daha "offline" olacak gibi görünüyor.
BİZ ZATEN 'OFFLINE'IZ, AĞLAYANIMIZ YOK...
Türkiye'de ise durum her zamanki gibi farklı bir seyir arz ediyor. Güne Youtube'da mafya videoları izleyerek başlıyor, 24 saat Twitter'da uyuşturucu skandalları tartışıyoruz. Eurovision Şarkı Yarışması'nı ancak yurt dışı sitelerden izleyebiliyor, oy vermek istediğimizde cep telefonumuzda "Üzgünüz, bulunduğunuz bölgeden oylamaya katılamazsınız" yazısıyla karşılaşıyoruz! Sürekli internetteyiz ama bir türlü lâyıkıyla "online" olamıyoruz.
Bir yandan Biontech aşısı bekliyor, sonrasında belki Balkanlar'ı gezeriz diye hayal kuruyoruz. Sonra avro kurunun 10,5 lira olduğunu hatırlıyoruz!
Bırakalım gidip gezmeyi, Avrupa ülkelerine şu an vize başvurusu (!) bile yapamazken "eski normal"i mumla arıyoruz. İşin en fenası, bu korkunç izolasyona hiç fark etmeden alışıyoruz.
Her gün daha da "yeni" bir "normal"e uyanırken çoktan "offline" olmuşuz; kendimiz çalıyor, kendimiz ağlıyoruz.