Ardından, Gıyabında Komet Hakkında

Komet şiir yazma tutkusundan dolayı figüratif resim yapıyordu. Kendisi de resimde şiiri aradığını söylemişti. Nitekim şairane bir duyarlılıkla resimler yaptı. Onun resimlerinde şehrin cadde ve sokaklarında aylakça gezen bir sanatçının gündelik olay ve sahnelerden etkilenmesiyle kurduğu düşlerin anlatıları vardır.

Frederic Jameson, geçtiğimiz günlerde hayata veda eden Jean-Luc Godard için, “O olsa olsa sinemanın ta kendisiydi; tam ortadan kayboldu derken yeniden keşfedilen sinemaydı. Sinema gerçekten ölüyorsa, Godard da onunla birlikte öldü; ya da daha iyi bir ifadeyle, sinema onunla birlikte öldü.” dedi.[1] Ben de geçen hafta ölen ve Godard’ı seven ressam Komet için benzer şeyler diyeceğim: O resmin ta kendisi değildi; ama figüratif resmin bir kahramanıydı. Çünkü tam ortadan kayboldu derken figürü yeniden keşfetti. Bugün resimde figüratif gerçekten ölüyorsa, Komet de onunla birlikte öldü; ya da başka bir deyişle, figüratif onunla birlikte öldü.

Önce bir açıklama yaparak sözlerime devam etmek istiyorum. Sanatta “ölüm ilanları” Hegel’den bu yana hep yapılıyor. Arthur Danto, Donald Kuspit, Jean Claire, Jean Baudrillard vs. Ama sanatın yaşadığı, hatta daha canlı bir şekilde yeniden geldiği, sürekli yeniden doğduğu da bir gerçek. Bu durum sanatın hemen her biçimi ve şekli için geçerli. Ne realizm öldüğü için empresyonizm ortaya çıktı, ne de figüratif öldüğü için soyut ortaya çıktı. Hepsi hayatlarına devam ediyorlar ve edecekler; nitekim sanat sonsuzdur. Ama sanatın sonsuzluğu bir biçimin sürekli aynı şekilde yinelenerek devam etmesi ve böylece sanat tarihinin sonunu getirecek şekilde katılaşması veya sanatın merkezine yerleşmesi anlamına gelmiyor. Sanat bilakis sanat tarihinden sürekli geri çağırmalarla ve geri çağırılanın yeniden bir bağlama yerleştirilmesi, güncelleştirilmesi (aktüalizasyon) ile üretiliyor. Dolayısıyla elbette figüratif de resimde yaşamaya devam edecek, fakat eski ve eskimiş olarak.

Komet’in saklı figürleri

Komet bununla ilgili şunu demişti: “… figüratifte ısrar ettim. Çok zor bir şey. Resmin bütün olanakları tüketilmiş durumda. Hâlâ resim yapmak çok zor. Hele pentür; eğer gelmiş geçmiş pentür geleneğini düşünürsen. Ama düşünmeden, ben bunu yapacağım, benim buna ihtiyacım var diyorsanız yapabilirsiniz. Ona da bir şey demem. Nasıl olsa bir şeyler oluyor, onlardan kurtulup özgün bir şeyler yapmak çok çok güç. Çok zorlanıyorum.”[2]

Ben bu ifadedeki zorlanmayı, biraz mahcubiyet olarak anlıyorum ve onun resminde karakteristik olan sisle, grinin tonlarıyla flulaştırılmış, silüetleştirilmiş figürleri Komet’in tuvaline yansıttığı bir mahcubiyet olarak görüyorum. Hâlâ resim yapmak, üstelik figüratif yapmak isteği var ama bu istekten bir mahcubiyet de var, daha doğrusu şimdi aklıma geldi, saklanma ya da çekingenlik var. O yüzden Komet, figüratifte ısrar etse de, onları sislerin arkasına, mümkünse karanlığın içine saklayarak yapıyordu, figürleri büyülü ve düşsel bir ortamın içinde “soyutlamayı” deniyordu belki de. Figürü algılanamaz oluş sürecinde belirsizleştirmeye çalışıyordu, ama bilakis figür daha belirgin ve imgesel olarak kendini ifade ediyor Komet’in resminde. Çünkü şairdi de Komet. Bu meseleye geri döneceğim.

Komet, Türkiye’de resmin Batı sanatına kıyasla gecikmiş olduğunu ve figüratif resim yapmakta geç kalınmış olduğunu, hatta resmin bütünüyle gecikmiş bir biçim olduğunu kabul ediyordu ve bunu ifade de ediyordu. Aslında sanat hayatının başından itibaren gelenek ve kurumlara karşıydı ve çağdaş olanı takip ediyordu. Enstalasyon gibi çağdaş biçimlerde de işler üretiyordu. Buna rağmen, kendisinin dediği gibi, onun buna ihtiyacı vardı ve resim yapıyordu, kendini resim yapmaktan uzak tutamıyordu, çünkü şairdi ve sözlü ifadeyi, sözün imgesel ifadesini tercih ediyordu. Figür de aslında gerçek ya da temsili olmaktan çok imgeseldir, resimde şiirselliği figür sağlar. Komet şiir yazma tutkusundan dolayı figüratif resim yapıyordu. Kendisi de resimde şiiri aradığını söylemiştir.

Ben sanatta modern ve çağdaş arasında şöyle bir ayrım yapıyorum: Modern resim, özellikle figüratif resim ki figürün içinde geometrik şekiller de vardır elbette, şiirseldir. Buna bütünüyle renk kompozisyonlarından oluşan soyut resmi de katabilirim. Ama çağdaş sanat ve resmin onda aldığı postmodern biçim felsefi ve teoriktir. Resimde figür ve rengin şiirsel imgeler gibi anlamları vardır, ama çağdaş sanattaki her şey kavramsaldır. Komet her ne kadar çağdaş sanat da yapmış olsa, şiire bağlılığı onun her zaman resme ve figüre sadık kalmasına neden olmuştur. Çünkü şiirin ve resmin eskiliği ona göre değerliydi; şiir ve resim eskiydi ama eskimiş değildi onun için.

Şairane duyarlıklı ressam

Komet şairane bir duyarlılıkla resimler yaptı. Onun resimlerinde şehrin cadde ve sokaklarında aylakça gezen bir sanatçının gündelik olay ve sahnelerden etkilenmesiyle kurduğu düşlerin anlatıları vardır. Genellikle sisli bir havanın içinde saklanan figürler seyirciyi tabloya daha dikkatli bakmaya ve detayları aramaya zorlar. Tablolardaki kişiler, seyircinin bilinçdışında saklayarak unuttuğu anıları hatırlatmaya çalışan birer hikâye anlatıcısı gibidir. Onun resimlerine bakanlara büyülü gibi gelen de bu; kimi fısıltıyla konuşan kimi uzaktan seslenen figürlerin imâlarının neden olduğu enigma ve içinde bulundukları absürd durumlar…

Sahneler acayip durumları gösterse de aslında gündelik hayattan kesitler içeriyor ve böylece bize gündelik hayatımızın içindeki rutin olayların olağanüstülüklerini sezdirmeye çalışıyorlar. Komet, düş gücünden esinlenerek hikâyeler anlatan veya felsefi düşüncelere dayalı eleştirel bakışla insanlık durumunu grotesk ve alegorik şekillerde anlatan resimler yaptı. Komet’in resimlerinde absürdlük var ama ne sürrealistlerdeki gibi gerçekdışı ve düşsel figürler ne de fantastik figürler var. Onun resimlerinde romantizm de yoktur. Aynı Godard’da olduğu gibi sadece imgeler var. Saf halde düşünce imgeleri. Gerçekten resimlerinde hep kentli ve orta sınıftan insan manzaraları görürüz. Gerçek hayattan izlenimlerin düşsel imgeleri… Bize şaşırtıcı gelen ise onun imgeleri kullanma şeklidir.

Ruhu şad olsun.


[1] Fredric Jameson, “Godard’a Dair”, punctumdergi.com

[2] Akt. Orhan Koçak, Modern ve Ötesi, s. 132

Önceki ve Sonraki Yazılar
Süreyya Su Arşivi