Haldun Solmaztürk
‘Tayyip Erdoğan sonrası’ Gün gelip bazı şeyler ortaya çıkabilir…!
Türkiye’den bürokratların da oralardan diploma ‘satın aldıkları’ bir süredir konuşuluyordu, sonunda patladı. KKTC’nin YÖK’ü YÖDAK’ın başkanı dahil tutuklananlar var. Onlardan biri de Cumhurbaşkanı Tatar’ın—tek bir derse girmeden bölüm birincisi olan—koruma şefi…!
Olay o kadar büyük ki, üzerine gitmek yerine “Polisi ve yargıyı yormayacak bir formül” bulup kapatmaya çabalıyorlar. ‘Formül’ dedikleri, hasır altına süpürmenin bir yolu.!
Çünkü, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’a göre, “Aksi halde, gün gelip bazı şeyler ortaya çıktığında, çok tatsız olaylar [a.b.] yaşanacak”; yaşanabilir demiyor, yaşanacak diyor—herşeyi biliyor.!
Tersten okursanız; aslında söylemek istediği şu: O bazı şeyler (!) ortaya çıkmamalı...!
Herkes, telaş içinde eteğindeki taşları döküyor…
Kefaletle serbest kalanlardan eski YÖDAK Başkan Vekili yaşananları, “Burada [KKTC’de] bir dönüşüm var. Birileri Tayyip Erdoğan sonrası için hazırlık yapıyor” diye açıklıyordu.
KKTC’de başka gelişmeler de var ama dönüşümün ‘Erdoğan sonrasına’ bağlanması ilginç.!
İlginç; çünkü Erdoğan da on gün önce benzer ifadeler kullanmıştı…
TÜGVA il temsilcilerine ‘seçimde’ görevler (!) verirken söylediği “Benim için bu bir final. Bu seçim, son seçimim” lafı çok tartışıldı ama önüne arkasına pek bakılmadı.
Erdoğan da, üstüne basa basa “Dönüm noktası; çok önemli bir dönemin arifesindeyiz” diyor. O dönüm noktasında “Tüm İslam dünyasının gözü AK Parti'nin seçimlerde alacağı neticedeymiş”.
O netice “Ondan sonra geleceklere emanetin devri” olacak, “Yeni bir dönem” başlayacakmış.!
TÜGVA’nın misyonu, sözde ‘Yenilikçi ve nitelikli insan kıymetinin oluşumuna katkı sağlamak’.
Ama Erdoğan onlara parti teşkilatı gibi “Gerek ana kademe, gerek kadın kolları, gerek gençler, beraberce bir çalışmayla” seçimlerde sandıkları patlatma (!) görevi veriyor—Gençlik Vakfı’na.!
Sadece TÜGVA değil; TÜRGEV, Ensar, İhlas Vakfı, Birlik Vakfı, Deniz Feneri, İlim Yayma Vakfı gibi çok sayıda vakıf ve dernek AKP’nin uzantıları olarak açık siyasi misyon üsleniyorlar.
Hepsinin yönetiminde ya çocukları, ya akrabaları ya da AKP’yi kuran kadrolar var.
Hepsi vergi muafiyeti, kamu yararına dernek statüsü, izin almadan yardım toplama yetkisi gibi yollarla devlet kaynaklarından doğrudan ya da dolaylı katkı ve teşviklerle destekleniyorlar.
Hepsi tarikat ve cemaatlerle bağlantılı…
Hepsi yerel seçimler için seferber oldular.!
Sadece onlar değil, Diyanet, bakanlıklar, valiler, kaymakamlar, RTÜK, TRT, Anadolu Ajansı, TOBB, TESK, TİM, BİK hepsi ayakta…
Yüksek Seçim Kurulu bu seferberliğin neresinde; 2017’de, 2019’da, 2023’te olduğu gibi tam göbeğinde mi, onu sonra göreceğiz…
Kendisi, Cumhurbaşkanı ünvanını, makamını ve kaynaklarını kullanarak “Ardı arkası kesilmeyecek şekilde çalışıyor, nefes almaksızın koşturuyor” ama onlar daha çok koşturuyorlar.
Çünkü hepsi birbirlerine girift, iç içe geçmiş, çok güçlü ‘duygusal’ nedenlerle bağlılar.!
Büyük bir çıkarlar piramidini yerinde tutan, o piramidin en tepesinde oturan kişi…
O yüzden, beklenmedik “Bu seçim, son seçimim” lafı panik yarattı. Telaşla öyle olmadığını anlatmaya çabalıyorlar. Bir mecnun, hızını alamayıp “Ölüm bizi ayırıncaya kadar” bile dedi.
Düşüncesiyle bile panikledikleri duygusal nedenleri ‘dava’ olarak kodluyorlar—Ümmet davası.!
Ümmet davasında İstanbul, Ankara ve İzmir’e hayati önem atfediyorlar.
TÜGVA’da “Başta İstanbul; Ankara, İzmir, buralarda dönüşümü yapalım; gözler burada" diyordu. Erzurum’da, “AK Parti ve Cumhur İttifakı kökü peygamber efendimize uzanan bir medeniyet davasının bugünkü temsilcileridir” deyip, “İstanbul'daki, Ankara’daki, İzmir’deki Erzurumluları arayın; 31 Mart'a giderken sakın bir yanlışlık olmasın” diye uyarmalarını istedi.
Ama ‘Tayyip Erdoğan sonrası’ dönemin yaklaştığını o da biliyor, hissediyor, çaresizce izliyor.!
Rüzgarın döndüğünü ‘dava’ arkadaşları da görüyor, “Gün gelip bazı şeyler ortaya çıktığında” yaşanacakları biliyorlar. Sinan Ateş cinayetinin bir türlü yazılamayan iddianamesi gibi, polisi ve yargıyı yormayacak (!) formülleri bugün var ama ‘Tayyip Erdoğan sonrası’ onlar da olmayacak.!
Sadece birer ‘hiçe’ indirgenmeyecekler, büyük kaybedecekler; üstüne bir de hesap verecekler…
Birilerinin “Ayrılamazsın…!” diye atarlanmaları, Ümmet davasının bayraktarına “Türk milletinin kurtarıcı lideri” misyonu biçme abukluğu ondandır.
Korkuyorlar; Erdoğan sonrası onları çok korkutuyor ama korkunun ecele faydası yok.!
Yeter ki halkın gerçek bir dönüşüm yönündeki iradesi sakatlanmadan sandığa yansıtılabilsin…